Þuur bitse volta kalýyor
Kaðýt kalem serbest diyor kýskanç bir dil
Aynada aðýr kusur
Çatlak bir yüz, kendini bilmez cüret
Bu ne hiddet, bu ne cinnet
Kaskatý kesilmiþ ruhunuz hayret
Terbiye etmek gerek bu hoyrat gýrtlaðý
Sýzýyor dýþýna içinin karanlýðý
Alným olabilirdiniz
Ellerim sizdiniz
Göðsümü gererken dað gibi hayata
Direncim de sizdiniz
Avuntularý yudumlarken billur kadehlerde
Tesellileriniz gecelerime meze
Bu öyle bir sarhoþluktu ki
Merhametten hallice
Þimdi nedamet hak getire
Bu bir çað idi geçti
Bu bir yüzyýl gibi geçti
Her kahraman korkusuz sanýlmasýn
Siz bir yara idiniz
Bense pansuman mühendisi
Varlýðýnýzda yaþadýysam
Yokluðunuzda daha neler neler yapabilirim
Düþünün bunlarý, bunlarý, en çok bunlarý..
Yeni bir soluk açýldý, kapý aralýk
Aylardan temmuz, gök aydýnlýk
Kafam bozuk, içim bulanýk
Yan tesir, ön tesir bilemem neyin nesi
Ah aþýk olacaðým, bir baþ dönmesi
Bir dostluk hilesi, ötesi berisi, korku nöbeti
Sizi sevebileceðime inanmak istemiþtim
Aþk süsü vermiþtim bakýþlarýnýza
Þahsi bir kaybediþ deðil bu, evrensel bir tat var ayrýlýkta
Dua ediyorsam inancýmý kýrmak içindi
Endiþe þüphenin þüphesiz ki öz kardeþi
Hangisi ölürse ölsün diðeri alt ederdi bizi
Uykumun uslanmadýðý gecelerde
’Biz’ yetmezliðinden kaybettim gözlerimdeki yaþlarý
Siz öyle sessiz yaþýyordunuz ki, kýyamadým öldürmeye..
fulya/temmuz2015