sen bilmezsin!
her gün
her akþam üstü ve her gece
sonra her sabaha karþý
rüzgarýn peþine düþüp gelen kokundan tanýr bu þehir seni...
tabiri caiz deðilken düþünden düþmelerim
kalbi kýrýlýp can içinde kalan þiirler yazýlýyor geceye
olmadý
bir þarkýnýn peþine düþüp gidiyor sýrýlsýklam bir yaðmur
ve tren garlarý ölüyor sessizlikten
kalabalýklýðýn kuþatýrken içimin bütün þehirlerini
ve fikrinin istilasýna uðrarken aklým
’elimi sallasam yalnýzlýðýna deðiyor’
sonra
avare bir kýrlangýç havalanýyor göðsümden
oysa
sen ve ben ayný cümlede kullanýlan iki fiildi
öznesi yüklemden sonra gelen bir hikayede
yar’i yarasýna denk düþüyor temmuzun
cumartesi tepeden týrnaða yokluk
yoksunluk boylu boyunca
hoyrat bir hissizlik
sonra sensizlik
kimsesizlik biraz...
’cumartesi
üzerime devrilen bir tutam hüznün gölgesinde sevmek seni’