’Ölür ise ten ölür canlar ölesi deðil!’
’Bana öldü demeyin, yoruldu gitti deyin!’
Gülümseyen her yürek, kalpten gülesi deðil,
Coþkun akan ýrmaktý, duruldu gitti deyin!
Alýr mý uzaklýðý, ruhum uzaklýðýndan
Kurtulur muyum bilmem, beden tutsaklýðýndan
Hayatýn çözülmeyen, bu bulanýklýðýndan
Rüzgârlarla beraber savruldu gitti deyin!
Her çaresizlik sanki, biraz da ben kokuyor
Her yalnýzlýk, gölgemi gördüðünde korkuyor
Her ayrýlýk içimde depremler býrakýyor
Gönlü göçmen bir kuþtu, vuruldu gitti deyin!
Unutulmuþ bir yýldýz kayýyorken göklerden
Bakýþlarým mecalsiz düþüyor yükseklerden
Sonsuzluða uzanan biçare dileklerden
Suâlsizce vazgeçti, darýldý gitti deyin!
Sessiz bir hýçkýrýða gömerek vedalarý
Kimsesizliðe mahkum o mahzun edalarý
Çöllerin hayalinde býrakýp vahalarý
Mecnun’un hasretiyle kavruldu gitti deyin!
Kadim tarihe sordum, ’hükmü hicran!’ dediler
’Evvelkiler çok yandý, þimdi sen yan!’ dediler
’Vuslat mahþere kaldý; sabret, dayan!’ dediler
Kupkuru bir kefene, sarýldý gitti deyin!...