güneþi yiyen sessizlik çarpýyor duvarlara
kýyamet kopmasý içime konuþanlar
bir þey var orada
býçak gibi keskin
ölüm gibi acý
hissediyorum
göç bir hüznün coðrafyasýna
yoksulluk taþýnýyor
ateþ böyle mi yakar ayaklarý
yaðmurlar böyle mi ýslatýr çocuklarý
bir þey var orada
Sivas türküleri söyleniyor
tarih çamurlu bir an’a imza atýyor sanki
dilerim yanýltsýn beni rüyalar
kalabalýklar içinde gördüðüm kadýn
simsiyah
konuþamadýklarýndan sýzan kördüðümler
ruhuma asýlmýþ gibi
ayýn kýymetine bak aþk
aðýt yakýyorlar beynimde
gülüyorlar köylü kadýnlarý
diyorum gülmek aðlamaktýr
yalnýzlýðýnda bir þehri var
içerime dallanýyorsun
çiçeðin olayým
gülün
dalýn
her þeyin...
sanki dua etmek vakti
beyaz bir gemiden
yolculuða hazýrlamak bilinmeyeni
yine de toz konmasýn üzerine aþk
bu þehrin kelebek kanatlarýnda
sana ölürüm
derinden sesler
çaðýrma beni
güneþi yiyen sessizlik çarpýyor duvalara