Sevmek seni
Mevsimlik iþçilerin kamyon kasalarýnda söylediði
yanýk türküler kadar içli
Açýlýp kapanan kiprikler adedince anýmsamak
dudaðýndan düþen her bir cümleyi
çýkarmak için boðazýnda düðümlenen seni
Karanlýk ile karnýný týka basa doyuran
gecenin sýrtýna sýrtýna vurmak
Açlýktan aðlamasýn diye çocuklar
ölümü adýmlamak metrelerce yer altýna
Ekmek gibi, ýþýk gibi sevmek seni
Sevmek seni
Bilâl’in okuduðu ezânlar kadar hisli
Hacer’in Ýsmail’e su aradýðý gibi
yönlere parçalamak yüreðini
hirâya sefer eyleyen çýplak ayaklar misâli
Sesinden efsûnlu bir vahyin telaþýna düþerek
hüzünlü bakýþlarla arþýnlamak göðün mavilerini
Ayakta rabbini zikreden kullarýn seslerine
esâmeni fýsýldamak seherlerde
Ýman gibi, dûâ gibi sevmek seni
Sevmek seni
Bir çiçeðin yaþatmak için neslini
yapraðýna böceðin konmasýný beklediði gibi
beklemek
Bir anne’nin kaybettiði yavrusunun yüzünü
bir kez olsun görmeye râzý olduðu gibi
Kadere ram edip nimetten sayýp hayalini
Ah vah edip yinede düþünmek seni
toprak gibi, su gibi sevmek seni
Sevmek seni
vurdum duymazlýðýn ezdiði bir hayvan cesedini
kýbleye döndürüp
nemli topraklar örtmek üstüne
Gölgesinden gülücükler vasiyet eden
bir memleket ormaný gibi
Boylu boyunca uzanmak kollarýna hasret ile
Sen ýþýmayan yýldýzlara inat
Daðlara çizmek hayalini
Nefes gibi, isyan gibi sevmek seni
Muharrem Küçük