nasýl bir oyunsa bu, içindeki çocuklar hep
dal kýrmaca oynuyorlar...
ne söylese þiir olur þimdi
çocuksu mevsim
unutulmuþ binlerce neden
hazýr tutulmuþken Ekim baþlarý
hafifliyor yürüdükçe insan kalbine suskun
kandýrým taþlarý
avucumda güngecem rüzgarý
yakýn þehirden fýsýldayan gölgem
seçilmiþ bir saniye
kaç çiçek sonunda
böyle sarýdýr gözleri umudun söyle
taþ kesilir baktýkça yüzün
kalmýþsan küskün yolcular þeridinde
gün kurusu takvim
bu oynama kusursuz
her þey tastamamdý oysa
kalmasaydý günahý boynuma huysuz
bu aþk /sanmam
yolcuyuz ben
ve ardým sýra düþen yelkovan
güneþi böler sesin bilirim
bilirsin ölümü /aldýrma
zaman þakaklarýna uçan uçurtma
epriyen bir tutam dua gülüþün
döner yaþamak parmak uçlarýnda
döner geriye özlenmeyen türküm
sürüyecek kanatlarýný
kuþlar çýkmazýnda e s k i b a h a r
sesleniyorum gürlüðüne
öperken yaðmuru ýrmaklar
bir seviyi sermedim dudaklarýna doðru
ver özgürlüðüme, yanýnda kal
bakýþlarýný çýkar içimden
nokta kadar eksileyim izinde /üzül
dumanýna yükselen zehir bu þehir
yoksan içinde þiir deðildir
say ki ölmüþüm...
Ekim 2013