saat karanlýk
vakit
gecenin dibi
kavimler halinde göç ediyor ruhuma
gözleri turuncu karabasanlar
etim kemiðimin cinnetine maruz
serçe parmaðýndan kesiliyor aklým
kýsýk sesli
bir günün sonrasýnda
öfkem dudaðýma yapýþýyor
korkum sýrtýma
terli bir bahanenin
soluðu kesiliyor
gýrtlaðýna takýlýyor unuttuklarý
her kelime
yanýtý Azrail’in
kanlý býçaklý bir kavganýn
orta yerinde sabahlýyor
düþlerinden düþen düþlerim
ne kadarýný toplasam
o kadarý ölüyor
ayaklarýnýn tabanlarýnda
kaygýlý bir inilti peydahlanýyor
alacakaranlýk tarafýnda sokaðýn
biri daha ölüyor diye geçiyor içimden
biri daha
gidiyor diiðerinden
yavan bir harf kalabalýðýnýn
arkasýna saklanýyor içimin sesi
görme
bakma
duyma
’ben özledim galiba seni’