mukavvanýn dörte biriydi payýmýza düþen
gözlerin yaþlý garýnda
tahammülsüzdü kabul
arayýþlarýn bini bir parça
hep merak ediyordu kahrolasý endiþe
ulaþmaya çalýþtýkça karþýsýnda
yalnýzca bir kimlik kaðýdý deðildi isimlerimiz
ayrýca ütopya, þarký, ar
köpüðü bol bir kahvenin kokusuydu neþe
yine de capcanlý adýný söylemediðimiz günlerde
bir taþ otururdu kalbimize
yalnýzca bir iz
söylenirdi nefes arzuhalince
ne tahammül, ne endiþe; teskin edemedikçe
büyüyordu bülbülün efsanesi
toprak yiyen, gözleri sürmeliydi aþkýn
mukavva dört köþeydi
dört köþeden biri bizim
ölmek yalandý, yaþatmak için mutluluk
kalbe kapanmayan yaralar beslerdi mesafe
kapanmayan her leke küskünlük
severdik çiçekleri
siyah zigon sehpa, ölü kanarya
bir de lale tabi
mukavva niyetlere
biraz kibrit
ve kolonya
sadece tenezzül ettiðini biliyorum, sadece tenezzül
lâm gibi dans ederken kalem kaðýda
çocukluktan kalma bir bozgun idi
içi küf, dilinde aþk, notu hiç verilmemiþ mukavva