"kollarý olmayan bir çocuktan öðrendim isminin doðru yazýlýþýný
beni kör eden sýzýlarý
dizlerimi kanlar içinde býrakan sendaþ yaralarý."
tüm masumiyetimi bir karanlýða hibe ettim ferzê
ve
seni anarken cehennemimin en dibinde
gömleðimin üst düðmelerini koparan bir acýyla
yitirdim tüm düþlerimi ferzê
dilimi sürdüm eski bir sevgilinin göðüslerine
piþmanlýðýn o kavurucu sýcaklýðýný içtim
senelerce bir odanýn içinde gezindim
bensiz/lik o kadar masumdu ki içinde
hep böyle kalasýn istedim
sonra
zaman durdu karanlýðýn senfonisinde
hem yaylýlardan sonra ne gelir ki
belki biraz þarap belki
biraz sen/acý
aylak bir baþýboþluk bulaþtý yüzüme
ve sustu gözlerini görünce
ki ben susarken , ýslak dilim olurdun sen
bir gunaydýnýn þafaðýna banýp istanbulun çöpçül tüm martýlarýný
kanlý kaldýrýmlara savurdum öfkemi, geriye
yüzümün yarasýný öpen bir güneþ kaldý
oysa
sarýp sarmalayýp tüm sensizliðimi
yüzlerce yýl doyurabilirdim seni
ismin fikrimde ferzê
yüzünü gördüðüm her alýn terimde
bir hiçim sadece
bir ölüm çaðýran
bas bariton bir ses.
tohumlar ekiyorumdum göðüslerine
ve büyüsün istiyordum içimde
içinin kýrmýzýyý çalan direniþi.
sensizliði bir kýþ ikindisinde unuttum ferzê ,
seni hiç doðurmamýþçasýna unuttum
saçlarýnýn rengini,
gülmeyi beceremeyen gözlerini
unuttum ferzê
yüzünü bile
unuttum
...