hayat yokuþunu týrmanýrken bir baykuþ tünemiþ aðacýmýn dalýna görmedim hangisi sað, hangisi sol karýþtýrýrken ayakkabýmý üstüne al yorgan örtülmemeli dedi hocalar oyun oynuyordum gölgemle yakalýyordum duvardaki ýþýðýmý kahve piþiriyordu cinler kendi kendilerine evimizin küçük penceresinde henüz uzun uzun uyuyordum
eteðimde ziller çaldý ilk uyanýþ üstüme döküldü sokaklar artýk baykuþlarýn gözlerine dik bakýyordum hesap sorarak alnýma yazýlan yazýdan anlamýyordu hiç kimse neden çýkmak ister bu ay yörüngesinden
neden tenimi yakan güneþ bu denli uzaktý benden bir kedi patisi kadar yumuþacýktý ellerim sevgi deren ellerde. sevgi uzak ve soðuk bir gezegendi düþlerde girilirdi ancak sevgili odasýna leylak kokularý dolardý penceresinden içeri
belliydi önceden kadýnlarýn kaderi baba isimli tanrýlar yazardý buz tutmuþ elleriyle sonra baba baba adamlar imza atardý bu kanunlara sonumuz yazýlýrdý titrerdi küçük yüreðim acýsýndan tutulurdu ay susturulurdum
dilim dönmezdi bazen benden alýnanlarý istemeye türküler yakardým sulara aðaçlara yataðýný arardý su aðaçlar güneþe uzanýrdý bir çoban arardým kavalýyla türkümü d/inletecek coþkun akan gönlümde sevda örgütleyecek
kalýrdým sanki çýkmak istedikçe altýnda duvarlarýn eli kýrýlsýn isterdi bütün kadýnlar dayakçý kocalarýn çocuk masumuyetini unutmuþ hazýrladýklarý mapusanelerde eriyip giderken kadýnlar kendi çerçevelerinde
20. 6. 2013 / Nazik Gülünay
Sosyal Medyada Paylaşın:
glenay Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.