hüzünlere öykünürken ikindi
hayal bu ya
kapatsam gözlerimi
akþam kuþlarý Ýskele’deki çýnara tünerken
düþen bir balýðý kapsa Tekir limandan
sonra telaþla çýksa Kýrkmerdivenler’den
sokaklarda ýzgara balýk kokusu
pencerelerin dulunda yediveren gülleri
kapý önünde akþam sefasý
týkýr týkýr tulumba sesi duyulsa kuyulardan
yankýlansa sokaklarda Girit’li Meryem’in sesi
“len..! yaneþ, bicez öpem yaneðinden gari..!”
cebimde iki buçuk kuruþ
soðuk gazoz alsam Muhacir Mustafa’dan
nal sesleri yankýlansa surlarýn duvarlarýndan
kýr atlarýn çektiði Arafa’nýn faytonu geçse
Kale Ýçi’nin dar sokaklarýndan
geçip Ýki Kapýlý Han’dan
odun yüklü bir eþeði sollayarak
avluda çamaþýr döven kadýnlarýn
kapýp tokuçlarýný
koþsak renk renk
ve de yalýnayak çocuklar
yan sokaklardan
koþun koþun Þekerci Sýtký’da
hepimize yetecek akide þeker var
uyansam sabah erken
portakal bahçesine bakan cumbada
kahvaltý yapsak
konu komþu gün doðarken
fesleðen koksa akþamdan tellere asýlý elbisem
ünlesem sonra
balýkçýlar dönerken
-hey Dido! Ýskele’ye inelim
doyasýya çimelim mi..?
ah Kale Ýçi’m
rüzgar hep sert esti
sana sýðýnmak istiyor içim
görsen ne çok deðiþtim
elim ayaðým saçým
küf kokuna hasretim
þöyle bir geçsem arastalarýndan
gül gibi ferahlar içim
Sýtký Özkaya
25-09-2012-Antalya