MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

Sarmaşık
balıbey

Sarmaşık


Yað satarýz, bal satarýz, baðban verir biz satarýz,
Tellalýz gül pazarýnda, gülü verirse satarýz.

Baðý bostan baðbanýndýr, gül gözleriz gül baðýnda,
Dikenine karþý öten, bülbülüz gül budaðýnda.

O sevgili güller Þahý, gülüverince bülbüle,
O da geçti figanýndan, canýný verince güle.

Sevmeseydi gül bülbülü, sevemezdi bülbül gülü,
Kargayý gül budaðýnda, kim görmüþ beklerken gülü.

Biz aþýðýz, hem de aþka sýrýl sýklam aþýðýz,
Gönül semasýna doðru filizlenen sarmaþýðýz.

Aþký bilmez haramiler, beyhude aþk diyorlarmýþ,
Kendi beyhude olanlar, aþka dil uzatýyorlarmýþ.

Derler ki; ’Allah’ý inkâr edenlere denir kâfir’,
’Aþký inkâr edenlerse, kâfirin de kâfiridir.’



TAÞKENT’TE BÝR KIZ SEV DE, ONDAN SONRA GEL BÝZE!


Vakti saadetlerinde, Mevlâna dergâhýna bir Türkmen genci gelir ve huzura çýkmak istediðini söyler.

O kadar ýsrar eder ki; gerek devlet erkânýnýn ve gerekse dünyanýn her yöresinden gelen binbir türlü insanýn derdine derman olmak için, kendi özel hayatýna bile zaman ayýramayan gönüller sultanýnýn, kayalardan akan kaynak sularýnýn berraklýðýndaki ses tonu ve þiirler gibi akýp giden konuþma üslubuyla;

─ ’Evladým, hoþgeldin. Gözümüzden de, gönlümüzden de yücesin. Baþýmýza taç geldin. Buyur ne istersin bizden? ’ sorusuna muhatap olma bahtiyarlýðýna eriþir.

─ ’Sultaným! Adýnýz, ününüz Diyar-ý Rum’u aþýp Ýran’ý da, Turan’ý da istilâ etti. Dillerimizde tesbih, gönüllerimizde aþk ve muhabbet oldunuz. Bu aný nice zamandýr umut ettim, bekledim. Lûtfedip kabul buyurursanýz eðer, bendeniz sizin öðrenciniz olmak, yolunuzda izinize basarak yürümek istiyorum. Bunca yolu aþýp gelmemin sebebi budur.’ dediðinde, güzel yüzünü aðlamaklý bir hüzün kaplayan Mevlâna tevazuyla;

─ ’Oðlum! Nereliyim demiþtin, nereden gelmiþtin, bir daha söylermisin? ’ der. Delikanlý;

─ ’Türkmenim ben, Taþkent’ten geldim.

─ Ya öyle mi ? Peki þimdi sana birþey sorsam bize gücenir misin ?

─ Estaðfurullah efendim ! Ne siz kimseyi gücendirirsiniz ne de kimse size gücenebilir. Zira siz; zehri, yaðý bal eden kutlu nefesin sahibi, bu vaktin sultanýsýnýz.

─ ’Peki söyle bize evlâdým. Sen, Taþken’te hiç bir kýz sevdin mi ? ’ buyurduðunda, o ana kadar sevincinden yerinde duramayan Türkmen yiðidi, bir anda dumura uðrar, þaþýrýr, dili tutulur. Utancýndan yüzü kýzarýr. Baþýný öne eðip sükût eder, susar.

Mevlâna;

─ ’Oðlum kaldýr baþýný ! Duydun mu bizi ? ’ deyince;

─ ’Evet efendim.’ diyebilir ancak.

─ Söyle öyleyse, Taþkent’te hiç bir kýz sevdin mi ?

─ Hayýr sultaným, sevmedim.

─ ’Güzel evlâdým! O zaman git, Taþkent’te bir kýz sev de, ondan sonra gel bize. Zira bizim yolumuz Aþk yoludur.’ buyururlar.

Neler olup bittiðinin cevabýný bir türlü bulamayan ve þaþkýnlýðý gittikçe artan delikanlý, elinde olmadan gayri ihtiyari yerinden kalkýp, kapýya doðru ilerlerken, Mevlâna;

─ Dön evlâdým, dön! Anladýn mý bizi ?

─ Hayýr sultaným anlamadým.

─ Belli anlamadýðýn. Otur þimdi ve bizi çok iyi dinle. Taþkent’te bir kýz sevip de onun konaðýnýn, evinin etrafýný, herkes tatlý uykusunda uyurken, hacýlarýn kâbeyi tavaf ettikleri gibi, geceleri sabahlara kadar onlarca kez tavaf edip dolanmadýysan... Yine onun hasret firakýyla, sabahlara kadar uykuyu gözüne haram edip de, sicim gibi yaþ ve kan dökmediysen... Yemekten aþtan kesilmediysen... Vesselâm sevmediysen oðlum... Sen bizim yolumuzda bir adým dahi atamazsýn. Çünkü bu yol Aþk-ý sevda yoludur.

Hangi gönül ki Aþk’a müptelâ olur; o gönül sahibindeki mevcud olan bütün çirkinlikler, çirkin sýfatlar bir bir yanar, kül olur. Nedir bunlar dersen; cimrilik, korkaklýk, haset, kibir, gurur, kin, þan, þöhret, þehvet gibi say sayabildiðin kadar. Onlar yanýp bittiðinde ise Aþk’ýn çocuklarý olan þu güzel sýfatlar görülmeye baþlar. Asalet, letafet, zerafet, nezaket, þefkât, merhamet, incelik yani ince ruh, cömertlik, cesaret ve adalet gibi. Bunlarý da say sayabildiðin kadar. O kiþi iþte o zaman sevmeye ve sevilmeye lâyýktýr. Zira kendisine ait hiç bir varlýðý kalmamýþtýr. O gönül sahibinden görülmeye baþlayan güzellikler ve bu güzel sýfatlar, hep Allah’ýndýr da ondan. ’Çünkü Allah güzeldir ve güzeli sever.’ hadisi kudsisindeki sýr tecelli eder de, o insaný herkes sever. O da herkesi sever. Bu sýfatlarýn kâmil manâda sahibi olan eðer bir bey ise, o tam bir erkektir, beyefendidir. Þayet haným ise o da tam bir inceler incesi hanýmefendidir. Onun dýþýndaki beyleri de, hanýmlarý da say sayabildiðin kadar. O kadar çokturlar ki sürü ile. Ben de Aþk’ýn çocuðuyum. Annem Aþk’týr benim. Çünkü Allah; kâinatý Aþkýndan yaratmýþtýr. O yüzden kâinatýn var olmasýna sebep ettiði, güzeller güzeli ahir zaman peyamberine, ’Habibim yani sevgilim, Aþkým Muhammed’ demiþtir. Yani bizim aslýmýz Aþktýr, muhabbettir evlâdým. Vallahi baþkasý deðil.

Kim ki Aþk’a burun kývýrýr, inkâr eder, bil ki kendini inkâr eder. Ýþte onlar pek kabadýr, hoyrattýrlar. Sevimsizdirler. Eþek arýsý tabiatlý olduklarýndan, kýrýp dökmekten keyif duyarlar. O kadar çokturlar ki, sanki arzý istilâ etmiþlerdir. O yüzden; bal arýsý huylu, ince ruh sahibi Aþk ehli olanlar, bunlardan, Ýsa Peygamberin ahmaktan kaçtýðý gibi kaçarlar. Kaçmak da lâzým. Çünkü onlara nasihat da kâr etmez.

Bu sebeptendir ki; dünyada güzel gönlün sahibi olan Aþk ehlinin gamý hiç bitmez. Çünkü onlar ucu bucaðý olmayan gönül ovasýnda lâle, sümbül, mormenekþe yeyip gezerken avcýnýn tuzaðýna düþüp de, eþekler ahýrýna hapsedilen ceylanlar gibidirler. Devamlý o aþk yurdunu özlerler,. Yani inceliði, letafeti, zerafeti ve diðer bütün güzellikleri görmek isterler ama, dünya ahýrýndaki eþeklerde bu sýfatlar yoktur ki görüp de sevinsinler. Onlar hâl lisanýyla konuþurlar. Pek ince ve kibardýrlar. Gönlü güzelliðe yatkýn olanlar, onlarý çok sever ama bilemezler niye sevdiklerini.

Ýþte Zeliha’nýn Yusuf Peygamberde gördüðü bu güzellikti. Mecnun’un Leylâ’da, Ferhat’ýn da Þirin’de gördükleri de O idi. Baþka birþey deðildi.

Ya güzel evlâdým! Anladýn mý þimdi ne demek istediðimizi? Yoksa bir kýz sev de gel derken, Taþkent de onun bunun namusuna, hanýmýna, kýzýna sarkýntýlýk et demedik elbette. Sevgiden haberdar ol da, öyle gel demek istedik.

Bu Aþk’ý, Allah kime murat ettiyse ona verir. Taat ibadetle, sayý gayretle, çalýþmayla elde edilen birþey deðildir. Allah aramakla bulunmaz ama bulup kavuþanlar ise sadece onu isteyenler ve arayanlardýr. Anla...

Hakiki gönül sarrafý Sultan Mevlâna’nýn, dilinden dökülen paha biçilmez inci mercaný, yine kendilerinin yüce himmetleriyle basiret ve gönül kovanýnýn kapaðý açýlan Türkmen genci, anlayýp fehmederek bir ömür huzurda kalma bahtiyarlýðýna eriþmiþtir.

O derde düþenlere müjdeler olsun!

Muammer BÝLÝM


Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.