Seni görmek,
yýldýzlarýn yüzünü göstermediði bir gecenin,
aslýnda
bulutlarýn, gökyüzünün yýrtýk pýrtýk bir perdesi olduðunu farketmek gibi.
Yani gerçekçi
bir o kadar da þehvetli...
Senin elini tutmak,
bulutlarýn
þimþeðin ýþýðýndan, göðün hýrýltýsýndan korkup
aðladýðýný bilmek gibi.
Yani þair ruhlu
bir o kadar da derin...
Seni öpmek,
topraðýn kokusunun
aslýnda bulutlarýn korkusu olduðunu fark etmek gibi
Yani bilimsel gerçeklerin alayýný veto eder gibi
bir o kadar da hayalperest...
/
Oysa ben deliyim, ben hastayým
konuþurum her gece
aslýnda duvardýr o...
Duvarlarý görmenin, tutumanýn veya öpmenin
pek de þiirsel bir yaný yok...
En kötüsü de,
neyin duvar, kimin yar olduðundan benim haberim yok...
Hüseyin Özkaymak