kuþ kýrýntýlarýndan kalbime yama yaptýðýmda
kaç yaþýndaydým..
hatýrla!
dedim...
efsunlu ümitlerim
yakýlasý dar aðaçlarýnda
sallanýyordu bulduðumda
umduðumdan acýnýlasýydý
þükürler dolusu
hamd olsun dedim
hadým ederken sensizliði
yaþamak dedim
seninle
iki cambaz
keskin bir býçaðýn
saydam ölümlerinde
ikimiz birden sevebiliriz seni
sen diliyle, ben(cil)ce
ikimiz birden anlayabiliriz
yakýcý bir tat býraktýðýnda dimaðýmýzda
özlemlerin manasýný, arttýrabiliriz
ben ’sen’ derken ölebilirim örneðin
sýcak bir akþam üstü
ve doðabilirim
sesinin týnýsýnda
týknaz bir kadýnýn
týka basa karanlýðýnda
kalabalýklarda kaybolabilriz
sonu aydýnlýk bir tünelde
hiç olmadýðý kadar delirebiliriz
aklýmýzýn pervasýzlýðýyla
hadi gel! demem
her geliþ bir ayrýlýk getirir
sen orada öylece dur
ne gel, ne git ben(liðim)den
ne dokunacak kadar yakýn ol
ne göremeyeceðim kadar uzak
bir orta yol bulalým
ben bu kadar siyah
sen böyle beyaz
dengemizi sarsalým
bütün olduðumuzda
gri kaplý
aþk ile..
fulya/temmuz2011