biliyorum
bu daðýnýklýðým sana göre deðil
yaþanacak bir yer kalmamýþ aþk için
gitmeyi deneyelim
devrimlere deniz taþýmayý
içimde bir yumru
sanki kocaman bir kaya oturmuþ gibi ölümlerime
intihar heveslisi deli gözlerinde öfkeli bir þehir
biz seninle bir düþün koynunda yarýnlarý uyuttuk
gece eylemlere koþuyordu
mide aðrýlarýyla sabah oluyordu voltalarda
þarkýlarýmýz dað çýðlýklarýnda
sýcak ve lacivert bir temmuz gecesi
herkes gitmiþ içimizden
biz gitmiþiz avuçlarýndan baykuþlarýn
tiz bir ýslýk aðaçlarýn yamaçlarýnda
yapraklarýn kýyýlarýnda gergin diriliþler
týrnaklarýyla topraðý deþen solucanlar
her yer bizim bu gece
bir kýz ve oðlan çocuðu sevinci
bardaktaki güllerin boynu bükülmüþlüðünde
masum bir pencere düþü
belki dakikalarýn gök gürültüsü
yýldýrým düþmesi horonlarýmýza
karaya çarpmýþ deniz yýldýzlarý
çoban uðultularý soluklarýmýzda
þurada duruyordu dün
kýrmýzý daðlar ve mor ýrmaklar
balýklar oltalara isyan ederken
tapýnaklarýn mermer boþluklarý
kývrýlýp yatan bir kedi yavrusu
ýslak
gece aðarmadan kulaklarýmýza deðen
ezan sesi
akrep bekleyiþleri var göðsümde
yengeç kýskançlýðý
yelkovan hasretliði
al bu karanlýk sesleri üzerimden
bir mavi çýkar ceplerinden ansýzýn
kelimelerimi tut yoksa düþeceðim
bir romanýn çýkmayan sayfasýndan
zaferlerim bir leylak kýpýrtýsý dallarýmda
patlýyor sabahýn namlusu
ucundayým yaþamýn
zincirlerimde çekirge sýçrayýþlarý
prangalarýmla
ben her sabah böyle kanarým
ve bu þehirde her gün sabah oluyor
bir arý kovaný
düþün ki
ben bir akrebim
zehrim yetmiyor
yaþamak için
...
fulya/temmuz2011