Penceremin ýssýzlýðýnda cama kenetli gözlerim.
Dýþarýda renk cümbüþü var, alabildiðine coþku.
Güzel bir yaz sabahýnda, ýslattýðým camýn gerisinde,
Yine her zamanki yerimde, sessiz gemimdeyim.
Maviler akýyor ufukta,
Deryadan semaya, semadan deryaya.
Bir döngü ki ruhumu sarmakta…
Az ilerde aðustosböceði konseri,
Camýn önünde öfkeli insan sesleri…
Biliyorum; yine gece olacak bir zaman sonra,
Karanlýk nehir, yýldýzlar doðurup fýrlatacak,
Umut oyuncaklarý sunacak bana, çocukluðumdan kalma.
Akýyor zaman, gitmeye yakýn artýk yaz.
O’nun çilekeþ odasýnda dolaþan hüzünlü ruhumun,
Ulaþamadýðým telefonlarýnýn,
Yangýnlarýmýn sonu artýk…
Bugün, özlemle beklediðim, doðum günü O’nun.
Ah be dostum! Ne gerek vardý teselliye?
Yalan söyledin bana uykusuz sabahlarda.
“Hadi hazýrlan” dedin, “Kutlayalým birlikte”…
Kutladýk ya sabahtan, öfkeli gök gürültüleri eþliðinde.
On dakika kaldý günün bitimine
Ve hala umut aþýlamaktasýn;
Saðlýk diline!
Gelmez dostum gelmez!
Kaldým ektiklerimle.
Hala umut vermektesin be dostum.
Demiþtin ya “Arada bir ay bile yok”.
Hani birlikte kutlayacaktýk benimkiyle?
Ýþte beklenen gün; bugün benim doðum günüm.
Saat 23.59! Kaldý sadece bir dakika.
O yok, can dostlarým yok, akraba yok, arkadaþ yok…
Müzik yok, mesaj yok, telefon yok, kutlama yok.
Haydi þerefe! Þerefe! Þerefe!
Ah o gurur… “Hatalýyým, affet!” desene…
Demez misin? Haydi, öyle ise türkünü söyle.
“Eðilmez baþýn gibi, gökler bulutlu efem!”…
Eline ne geçtiyse?