...
þehrinde bir aðýrlýk var gibiydi
’peki ya sizin þehriniz?’ diye sordu
’herkes neden uykulu?’
bulutlarca bir buhran uçurtmalarýn ebruli kuyruðu
dolunayýn içinde yumru gibi bir aðrý
güneþin kasýklarýnda piç olmuþ bir sancý
ve rahminde doðmamýþ çocuklarýn amaçsýz çýðlýðý
gece omuzlarýndan soyunuyordu þairin günahýný
oysa sevmeye aç gelmiþti
cepleri tebessüm doluydu
manalarý boþluklara gömmüþtü düþmeden
siyah bir kuþku yapýþtý þiirine
’üzme beni gülümset bu gece’ dedi
çünkü yalnýz geceler kimsesizliðine aðlayabilirdi
sevinci koynunda sakladý kimseye sezdirmeden
biliyordu her gece yeniden büyüyeceðini
þahane bir çoban yýldýzý gibi gökyüzünde
hep kendi için-e aydýnlatacaktý yolu
birilerini öldürürken
birilerini doðuracaktý soðuk duvarhanelerinde
birileri unutacaktý puslu bakýþlarýný
ama o hep hatýrlayacaktý gömdüðü feryatlardaki zavallý ruhlarý
hazin bir dünya biçti iyi dileklerle
fallarda çýkan o haberci kuþa ulaþacaktý
hayat ömrü üzerinden kumar oynarken
mutluluk zar tuttu baþýný çevirdiði her boþlukta
ve düþeþ bir u-mutsuzluða düþtü yenilirken
her defasýnda
hoyrat severdi severken, bayýlýrdý kanat(lan)maya
...
geceydi
kadýn camýn önünde elinde kemanýyla yýldýzlara þarký söylüyordu
neden sonra aniden durdu
baþýný yataða çevirdi
kocasýyla derin ve sýmsýcak uyuyordu
.....
fulya/haziran2011