/ “Bir ölüm kaldý özü sözü bir“
Diyecektim, demedim... /
...bunlar ellerin deðilse
halüsinasyon görüyor olmalýyým
bu sýcaklýk ve beyazlýk
þizofreni olsa gerek...
cesetler geçiyor içimden
soðuk cesetler
kendime rastladýðým morglar buluyorum
sokak köþelerinde
çýkmaz bir beden
çelimsiz panik hali var yüzünde
çabucak kaybettiðim
sabýrlar dilerken merhamete aç
pansumana muhtaç yaralara
ezilen azýnlýðýn kardeþ çocuklarýna ithafen
kalabalýk halklarla binaen
akýl ile kalp hizasýnda artçý deprem
sömüren insanlarýn gaddarlýðýna hitaben
biraz kalp diliyordum beni bulduðunda
vicdandan yoksun saðýrlara bulaþmýþ öfkeye kastederek
öyle ki, hasretten soyutlanmýþ gurbet gelinlerine
aþk dili-mli-yordum dilim dilim kýrmýzý gelinciklerle
satýrlarla cümleleri doðrayýp somutlayana dek
-yoktu kimse-
heyecandan yoksun kalabalýklara telaþ diye direttim
çok sonra geçmiþ bir zaman diliminde
sýkýcý günlerin ýssýzlýðýna istinaden
dostluk diledim
bayram bahanesini bekleyen küskün yalnýzlara
çok istedim
çoktan daha çok bir þey bulamadým
barýþtan daha güzel bir his büyütemediðim gibi
hüzün açlýðý çeken þairin
þiirdeki saðanak yaðmuruna
bulut...
buhran buhran bulut
þimþekler çaksýn istedim
yýldýrýmlar düþsün düþüme
damarlarýmý yarsýn
daðlarý yaran ýrmaklar gibi
kanatsýn nasýrlý kederlerimin bileklerini
kelebek kanatlý saydam aþklarýn
güneþe yolculuðu sürüyordu
beklenilen kalbin yurdunda
daðlara yemiþ taneleri
daðlara çiðdem saklý düþlerin
daðlara meneviþ soluðu utangaç gülüþlerin
ben gecelerde yaþýyordum
ölmeye niyeti olmayanlar kadar açtým karanlýða
kalsýn istiyordum
cehennemlere baðrýnda ateþ biriktirenler
gözlerinden siyah kuþku fýþkýranlar
buraya deðsin, tam solumdaki aðrýya
kaderini aðlatsýn, yarsýn ýssýz günlerin geleceðini
adam olmak kimi zaman
aklýný kalbinle asmayý gerektirir
mantýk ipliklerini boðazýna geçirebilmeyi
bundan sebep
istiyordum ki cancaðýzým
assýn birileri
kendini feda edip
yaþamak uðruna
hatta ölmek için
’canlarýn caný’ diyordu
sultanlarýn sultaný!
canýma kastý varmýþ gibi
ilk kez
belki böylesine çok kez
soluk gamzelerim tebessüm etti titreyerek
uyandým
soluk soluða
güneþ adýnýn baþ harfleri gibi
gülümsüyordu
parantez, soru iþareti ve yine parantez
boþluða yuvarlanan bir sýkýmlýk nida gibi
üzerime yüklenerek
devrilirken savaþ vagonlarým
hür ve tek
bugün her þey senli olacak
uzak ve acý / yakýn ve tatlý
bir mizansene öykünerek
-sandým ki biz, bin asýrlýk bereket-
fulya-mayýs2011