Çalacak kapýsý kalmayýnca adamýn,
kendine dönüyor mecburen.
Bu sebepten;
her akþam,
doðrusu sabah ilk ýþýklarýný vurduðunda suratýma,
baðrýmýn kapýsýný çalýyorum...
Kaybolan baharlarým adýna...
/
Ýçimi titretiyor gecenin ayazýnda,
sokaklarda dekolte mecburiyeti taþýyanlar
Belki de ondan sýðýnýyorum onlara...
Ucuz karakterlerle saklambaç oynamak acý,
ama her seferinde kendimi sobelemek;
suç üstüyken hem de,
inan daha baþka bir acý gözüm...
Kendime kaldýðým zamanlar ,
hep orijinal bir hüzün perdesine saklanýyorum.
Her býçak yarasý sanki kanýmýn rengini deðiþtiriyor.
Belki de ben öyle sanýyorum...
Bir de sabahý oluyor iþin tabi
komidine terk edilmiþ mendiller buluyorum,
içlerinde rengarenk hap kalýntýlarý...
/
Gözümü güne akþama yakýn bir vakitte açtýktan sonra
kapýya her yaklaþtýðýmda göz yuvalarým eziliyor.
Yürüyecek vasfýmýn bile kalmadýðýný görüyorum...
Sanýrým,
ayaklarýmý çalmýþlar, seni alýp götüren masallar
Beni bir gün sana getireceklerine söz veren ayaklarýmý...
Nerde bir batakhane
adýmý sayýklýyor geceleri
Ayaklarý olmayan,
elleri tutmayan,
gözünde yaþ, kalbinde kramp eksik olmayan ,
kavga etmek bir yana, dayak yemekten yorulan bir adam...
Arkanda býraktýðýn öyle bir adam...
/
Sonra gece
yine derin bir dekolte...
Sonra yine ürküten müezzin
ve yine o adam
þu çalýntý masallarýna aðlayan...
Hüseyin Özkaymak
Þubat 2011
Ayvalýk