...dur ve dinle!
âh hasret divânýnda beyhûde bozuk sicil,
dinmeyen bir öfke mi, ýslâhý geç asap mý?
mülâyim gözlerime sürgülediðin tecil,
kuþluk sarhoþluðunda kestiðin bir hesap mý?
vurur solgun suretin gölgem kelâma durur;
kalem kaðýt nâzende tekmil selâma durur.
bensiz mi gökte damla, yerde buðday tanesi
yahut kimin tesiri alnýmda ipek sedir?
ya levhâ üstü mahkûm aþkýn bedî hânesi;
buse buse süsleyen imzâm deðil de nedir?
sorarým evvel senden çaldýðým o ýþýktan,
yalnýz beni bendeden sana meftûn âþýktan.
zerresi hazinemdir, gül yanaðýnda apak;
sen olunca tâc û taht, saltanat durulur mu?
alaz tohuma toprak, çaðlayan suya sapak
yahut sefir mecnuna güzergâh sorulur mu?
devrân içinde devrân, bedrin sâhi nesiyim?
‘belâ’ dedim aþk ile aþkýn rehinesiyim.
ne depremler gizlenir, levhimahfuz gizinde;
nice fýrtýna keyfi, meþkle maruf okyanus.
gönül hicrân teknesi her tövbenin dizinde;
kýyâmet sende mutlâk, dirilmek kime mahsus?
ademe benden midir bir tadým zenn û minnet,
yoksa bakýþlarýn mý cehennem yahut cennet?
ruhum ruhunda tecrit günâhlarým boynunda;
hem tutacaksýn dehri hem yakacaksýn beni...
korkarým kaç sabahýn, kaç akþamýn koynunda
hep böyle boynu bükük býrakacaksýn beni...
âh o yalým figânýn, bir hâl sükuna gülüm...
bir hâl seher düþmüþüm, o mis kokuna gülüm!
5 Kasým 2010 – Gaziantep
Hakan Ýlhan Kurt