Sukûta nâzır bir nûn düştü gönlüme
Mürekkebi ufka çalan kızıl
Yansırken asil duruşu kaleme
Mime döndü kifayetsiz sözler...
Vuruldu mührü
Ve kalem sustu.
Kıyamete sakladı sırlarını...
Söndü yıldızların alevi bir bir
Sevgiyi tüketti kısık mum ışığı
Eridi kor süzgecinde imanın
Donuklaşan bir hayal efsunlu gözlerinde
Kayıp şehirlerin ıssız gemisiydi
Sevda saçağı...
Suskun bir vâveyla koptu umut denizinden
Kavlinde teslimiyeti kuşandı *ikra*
Ahlakın râyihâsında yıkandı ummanlar
Bir avuç nilüfer yaprağı
Kayboldu o nurla
Zifiriydi gece akıp gitti sonsuzluğa...
Vakit en masum şafakta karar kıldı
Çöle döndü o yemyeşil bahçeler
Tekebbür mahrum edilmiş kavmin ezikliği
Teslimiyet son tespih tanesi...
Mahzun güle ab-ı hayat bahşetti
Kudretinden teselli sundu bir nebze...
Sen üzülme ey sevgili!
İnkarı vird edinenlere
Yunus’un niyâzı gibi
Nûn ve sabır hürmetine...
Mübine râm oldu kordan yürekler
Pası silindi kirlenmiş seslerin
İkram olunan öğütle
Gözyaşı eğildi kırık dal gibi
Şükür edâsıyla suskundu âlem
Bir hikmet-i âlâ ahsen-i beşer...
Züleyha Özbay Bilgiç
Kütahya