susmalý mýydý vefasýz hayata karþý hiçbir þey olmamýþ gibi...
yahut, “can”ýný mý haykýrmalýydý isyan edercesine...
ortalýðý yaygaraya vermektense o koca bedenini eritmeyi göz önüne alýp kendinden bekleneni yaptý ve susmayý tercih etti...
o sustu; benimse çeneme vurdu, birbirimize hep muhaliftik çünkü ve hep öyle de oldu... fenerbahçeliliðim de, halk partililiðim de ona muhalifliðimdendi... týpký onun babasýna olduðu gibi...
gerçi; muhaliflik hep kanayan yaramýz oldu: “özellikle halk partisinde”... bitmek tükenmek bilmedi... ama bu seferki hiç beklenmedik bir damardý bedenine muhalif olan...
asýl kanayanýn beyninin içinde olduðunu fark edemedik! o heybetli taþlardan oyulmuþ binalar içerisinde dolaþan yüreksiz beyazlýlar ise fark etmek istemediler...
yine de o barýþtan yana tavrýný koydu ve zeytin dalý uzatýrcasýna “ege”ye beynini emanet etti... onlar ise bir damara sahip çýkamadý...
kederini çekmekti belki de kaderi...
kader ve keder! korka korka yaþadýðýmýz bir masala dönüþüverdi birdenbire ve istemediðimiz baþrolü sundu...