hiçbir Ay’da doðdum
beni içinde yalnýzlýk geçmeyen bir þiirin kalbine gömün
Annem diyordum Nisan’a
gözlerimdeki yaðmurla içimdeki çöle umut taþýma telaþýydým
dudaklarýmýn çatlaðýna konan her damlayý yorup seraba
kumlara karýþan her gölgeyi sen sanýp öpüyordum
emanet iklimlerden tel örgü taþýrken gecelerime zebaniler
bitmeyen öyküme özgürlük hayalleri gömüyordum
kýrýlan kanatlarýna ýþýk ararken gök kubbede yýldýzlar
ipini terk etmiþ her uçurtmanýn oðlu olurdum
Ay düþmüþ doðarken yüreðimin üstüne
hangi harfe imdat çýðlýðý olsam
baþýma leþ kuþlarý konardý
tutulsam gözlerinin rengine
sanki kýyamet kopardý
babam hep hazirandý
içindeki düþmana barýþ aþýlama savaþýnda yenildi
tetik parmaðýna güvenirdi en çok
bir cehennem giydirip çocukluðuma
olmayan cennetine koþardý
nerede sisli bir karartý görse
omzuna bir dað alýp eþkýya dolaþýrdý
güneþ ne zaman bir bulutu arkasýna alýp kaybolsa
kendine yatacak bir mezar bulurdu
ben hep eylül ertesiydim
ne vakit satýrlara yüklensem
kalem ikiye bölünürdü
ne vakit birine seviyorum desem
ertesi gün ölürdü
Ay’ýn bulanýk yüzünde yaþýyorum þimdi
beni hiçbir Tanrý aramasýn!
Faik Danýþman