Durup durup yanýyor küçük aðaçlar
ayaz karýþýyor çiçek saçlara
kendine karýþýk sokaklardan
puslu camlardan bakýyor eski perdeli evler
solgun güneþi öteleyip arsýz sýzý
ýþýðýn sýzan yerinden süzülen
bulutlarýn gözlerinden çalýyor çisentileri
buruk zamanýn eðirdiði nakýþlara bakarken
kendine vura vura
içini acýtýyor saatler…
imbikten süzülüp yokluk suyu
çocukluk yerlerini yýkýyor;
þeker yiyen dudaklarýný
ve gülümseyen yüreklerini
en çýplak yerlerini acýtarak
arýnýyor zamanýn gözlerinde hayat…
Balat sokaklarýna alýþýk hüzünle
hatýrsýz ruhlarýyla dikleþiyor yokuþlar
köþe baþlarýnda karýlýyor siyah beyaz azlýk
ýslak rüyalara uyanan küskün sabahlarla
ekmek kokulu sýcak yüreklerinde
avunuyor insan yanlarý…
suskun dillerini söküyor söz
tel tel saçlarý hayat daðýnýðý
gözleri kurum karasý
sýk kirpikleriyle
Balat kýzlarý geçiyor sokaklardan
taþ basamaklara yaslanýp oturan
düþleriyle oynuyor gölgeler…
kimsesizlik avlusunda
çaresizlik çanlarý!
sonrasý sakar söz yaðmuru
kayýp ada misali
göðüslerine dolan rüzgârla
Haliç gözlü kadýndý her birinin yüreði…