Hafızanın Kırıkları
Gölgelerin dilini öðreniyorum,
her sabah ayný pencerede,
ardýnda sýrlarýný saklayan aðaçlar,
ve buðusuyla konuþan fincan.
Bir çocuk gülüþü düþüyor sokaklara,
rüzgâr savuruyor yankýsýný.
Bilmiyor henüz,
bütün þarkýlar yarým kalýr,
bütün kahkahalar bir gün susar.
Penceremin kenarýna iliþen bu þehir,
bana eski bir kitabýn kokusunu getiriyor,
karýþtýrýlmýþ ama okunmamýþ cümlelerle dolu.
Bir köþesinde yalnýzlýk var,
ince, keskin bir býçak gibi kesiyor.
Þimdi, gölgelerle dolu bir masada oturuyorum.
Fincanýn kenarýndan dökülen duman,
bana bilmediðim kýtalarý anlatýyor.
Ama hangi rüzgâr götürür beni,
hangi yelken taþýr bu aðýrlýðý?
Her gece, yýldýzlarýn sessiz tuzunu serpiyor üzerime gökyüzü.
Ýnsan biraz gölge, biraz ýþýk biriktiriyor teninde,
ve her gölge, bir baþka aðýrlýðýn yankýsý.
Gölgeler diyorum,
bazen bir hatýra,
bazen eksik bir kelime.
Hayat, gölgenin tuzunu yutmayý öðrenmekmiþ.
Ve sonra, bir çocuðun gülüþünde kaybolmak.
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.