Kendi yalanlarýmla doluyken aðzým, öfkeyle kesildi soluðum Haksýzlýðýmýn gururlu çabasý, o inkarýn kara mürekkebi akciðerlerime kadar sýçradý Üstelik benden gizlediklerin boyumu aþmasýna raðmen, derin bakýþlarýnýn bulanýklýðýna dalýp kaldým Yaþama cesareti için gerekli olan hayati sývý kalp odamýn çatlaklarýndan hýzla dýþarý sýzýyordu Olsun!.. Dibe vurmak yeniden doðmak demektir Ve su götürmez bir gerçektir Hicr suresi 26. ayetin biyolojik ayetler arasýnda en geçerli olduðu Oysa bir gün bana "senin kalbin çocuk havuzuna benziyor" demiþtin Gözaltlarýnda biriken yaþlar evrimsel geçmiþin verdiði son nefestir Þunu da bil ki gözyaþlarýn artýk suyun ka(n)dýrma kuvvetidir Benim yaralarým hak ediyorken, senin tuzla arandaki iliþki tamamen çýkara dayalý Ne yapsam güldüðünde açan güneþ balçýkla sývanmýyor ama Ýnan ki dilim damaðým çamur, kirpiklerim paslý Bakma yine o damlalarda kýrklandým ve kýrka dayadýðým merdivenler ayaðýmýn altýndan kaydý
Sözümü tuttum...
Akþam ezaný okunmadan yenilgiyi kabullenmiþ mahalle aralarýndan canevime dönüyorum O iki kanadýnýn altý da rutubetten çürümüþ kapýnýn önünde bekleyip, gelenin de gidenin de ayak seslerinden vazgeçtim Hemen içeride aynada asýlý kalmýþ bir çocukluk, bana bakýyor yüzünün yarýsý Ahþap korkuluklara tutunarak yukarý çýktýðýmda, sen belki de hayatýnýn en mahcup penceresinde, Topraðýn altýyla üstünü eþitlemeye çalýþýyorsun, elinde kemik filtreli bir bakkal sigarasý Adeta yaradanýn güzel sanatlara meraký seninle tescillenmiþken, çirkinlere de söz hakký vermek adýna 35 ekran bir televizyon da diyor ki Parliament sinema kulübünün sunduðu pazar gecesi sinemasý ; "Mathilda býrak büyüsün onlar, býrak unutsunlar bulutlarý izlemeyi" Saçlarýnda çok eskiden kalma benden almadýðýn bir þefkat izi Katlanmýþ tül aralarýnda biriken, öðle sýcaðýndan kalma desenler vuruyor yüzüne Gel gör ki eteðinin ucundaki fýrfýrlarýn süpürdüðü ne varsa aslý astarý yoktu iþte Ve ben hýrka dediðimde çok güldüðün, yani en az kelime kökeni kadar Fransýz kaldýðým sarý renk bir boleroyu iliklemiþtin göðüs hizanda Ne kadar sustuðun þey varsa yazdýðýn iman tahtaný, belki de bu yüzden hiç okuyamadým Bak yine gülme ama zaten moda dediðin insanýn yaþadýklarýna yakýþaný giymesi deðil mi.? Çaprazda bir masa, akþam yemeklerinin tam ortadan bölünüp lokmalarýn sayýldýðý Eðer ki bir de dünden kalan papatya ekmek varsa son kopardýðýn parça kesinlikle sevmiyor çýkýyordu Ýnan bana ýþýðý açacak gücüm olmadýðýndan deðil, teneke bir sopa kapaðýndan duvara vuran gölge oyunlarýný seyretmeyi tercih ettim hayata Mesela mimarlar hiç hesaba katmaz ama, Tavan dediðin yeryüzü ile gökyüzü arasýndaki tarihi sahnedir aslýnda Ve bana kalýrsa kapý arkasýnda çivilenmiþ seccadeye sýrtýný dayayarak, karanlýk odalarda bir baþýna sabahlamak kiradan düþülmelidir Sonra kabuslara sünger çekmek adýna açýlan yer yataklarý, uzanmýþýz günahla sevabýn tam ortasýna Aydýnlýk günlerin hayalinden de tasarruf etmek adýna, baþucumda idare lambasý Ýnanýr mýsýn,? bir gram uyku yok gözümde Bari sen terk et zamaný, uzun uykulara düþsün bu hayata hep lüzumundan fazla zarif kalacak olan boynun Gün geçtikçe deðer kaybetmesin diye rüyalarýn, üzerine altýn rengi atlas yorgan çektim Nolur benim için düþlerini bozdurma sakýn, zarar edersin Nasýl olsa bu mýrýldanmalar uyuyacak ama hiç büyümeyecek bir ninni, kýymýk gibi batan annenin dudaklarýnda Ah þu evler!. çatýsýndan ahmak ýslatan damlayan, koca göðün yükünü kalaylý bir tencerenin çektiði Duvarlarýný kýrýp geniþlettik de bir türlü içine sýðdýramadýk þu emanet yaþamý
Dilek tuttum...
Hýdýrellezi kutladýðýmýz bir akþamda Yýkadýðýn bir aðacýn altýnda bütün þimþekleri üzerime çekiyordum Gölge etmekten baþka ihsaným da yoktu üstelik Herkesin vazgeçtiði yerden geçtim defalarca Hava tahmin raporlarý saðanak yaðýþtan gönüllere su serpmek olarak bahsediyor fakat adýna attýðým bütün ayak izleri siliniyordu Tek göz ýþýðý yanan bir evin su birikintisine yansýmasýný içiyordu sokak köpekleri Her kalp atýþýmýn arasýna diken batarken, insanýn tutunacak son dalýnýn ince bir gül fidesi olmasý ne acý Kadife devrimden yaptýðým kesenin aðzýný açmýþ ama bölüp parçalayýp bir türlü yönetemediðim konforlu hayat rezervasyonlarým iptal edilmiþti Dileðimin robot resmini çizip yani kahkahalarýnýn kötü kopyalarýný þehrin en iþlek caddesinin duvarlarýna asmýþtým Anlayacaðýn kaþ yaparken göz çýkarmýþtým yine Þimdi yerle gök arasýnda ne idiði belirsiz bir boþluk Oysa ki onca kuþ beslemiþtim seni daha iyi anlayabilmek için Zaten bu kadar özgürlük fazlaydý bana Doða kanunlarý gereði, hem suçlu gibi durmayayým diye orada Gen haritasýndan yer beðenip, aþý çakýsýyla açýp kalemin ucunu sürgün vermek lazým kýrýlan dallara En sahici görünen naylon çiçekleri eritip damlatýyorlar üstüme, cezam ertelenmesin doðadan kaybolma sürem neyse razýyým ben Zaten gökyüzünün mavi olmadýðýný öðrendiðimden beri, bu kirli havayý temize çekiyorum ensemde siyah endüstri tozlarý Fabrika sirenleri çýnlýyor kulaklarýmda, boynumda maske O gece ateþin üstünden 3 deðil 13 defa atladým,býrakmasýn kara bulutlar peþimi Talihsizlik bardaktan boþanýrcasýna yaksýn genzimi Kýrýlmýþ tuðlalar üstündeki eski katý yað tenekelerine ekilen ama kalp damar saðlýðýna iyi gelen keten tohumlarýyla, iki laf edeyim diye bekledim saatlerce Ve unuttuðum bir fotoðrafta, bakýþlarýmýn karartýlmýþ bir lunapark mahcubiyetinden panayýr çakallýðýna geçiþini izledim çaresizce Ama þunu da bil ki kolonya kokulu ve kumaþ mendilli erkek efendiliðinde , her resmi bayramda bir tören suskunluðunda çelenk býrakacaðým yokluðunun üstüne Silme sis olan ve bu defa þiirini yazamayacak kadar az kaldýðým Ankara, bir öncekinden daha soðuk geldi bana Oysa o kýþ hiç bitmesin diye, yaz mevsimine ihanet ettiðim cemrenin düþeceði o yerde bekledim Kirli ve çatlamýþ ellerimle o bembeyaz bitki örtüsünü sonsuz uçurumlara sürükledim Nasýl olsa bereketli bir riyakarlýkla yeþil çimenlere defnetmedik mi Nevruz’da ölülerimizi.? Bense Nevroz bayramýmý her gün toplumsal tavýr ve davranýþlara bilinç dýþý tavýr sergileyerek, ruhsal iç çatýþmalarý vurula vurula kaybederek kutluyorum Ve henüz yasaklanmamýþken renkler, bir þeylerin si mgesi haline gelmemiþken gökkuþaðý Aramýzdaki o rengarenk köprü, altýnda hazine arayanlarýn deðilde benim üzerime devrildi Biliyorum sen herþeye raðmen silkeleyip eteðinden gün ýþýðýný,eylüle ertelersin düþlerini Kalbinin sýnýr çizgilerine çektikleri tel örgüleri, gümüþi sarmaþýklarla örtersin Kimsenin eriþemeyeceði yükseklikteki uçurtmalarýnýn çýtasýný daha yukarýlara çekersin Merak etme ateþ böcekleri illa eritecektir o sessiz çýðlýklarýn da düþürebildiði çýðlarý Hem "belki de aldatýldýk belki Dünya hiç dönmüyor" demiyor muydu o þarký.?
Yasýmý tuttum...
Karalar baðladým aramýzdaki bu baþka uzaklýða Yüzümü örtüp kahkahaya da tebessüme de Bu defa kimsenin çiðnemediði o yolda saplanýp kaldým Þimdi eflatunla ölümün uyumu kadar biçimsizim Hüzünlü cümlelerin gizli öznesini yazdýrma bana durduk yere Ýnceltme iþareti ile ayýr bu mesafeli sözlerini, deðerleri inceldiði yerden kopsun gerekirse Biliyorum hep kendi lehine çektiðin göz kaleminle bileyliyorsun keskin ifadelerini Gözünden bile sakýndýðýn kelimelerin kökünden ayýr beni, nasýl olsa bende sürükleniyorum bu kültür erozyonunda Biraz piþmanlýðýn kaldýysa o da eriyip gitsin aðýr konuþmanýn dayanýlmaz hafifliðiyle Týrnak içine aldýðým her satýr uzuyor zamanýn müdanasýzca budadýðý yöne Dil’i geçmiþ zaten bu anlattýklarým, ne söylesem yaþlanmýþ kaçýyor Ve sürç-i lisan ettiysem eðer affetme beni nolur Koynuna sýðdýramadýðýn hikayelerini bu defa sað göðsümden baþla yazmaya ve mümkünse boþluk býrak her kaburga aralýðýmda Ne de olsa "ayaküstü" yapýlan tüm edebi müdahalelerine raðmen 29 kýrýk var kalbimde Allah affetsin o tüm ramazan boyunca gece gündüz içinde sakýz rakýsý geçen o þarkýyý dinledim Adaba aykýrý belki ama bardaðýn boþ tarafýný diktim tek nefeste Son bir defa daha camiiden çaldýðýmýz avize elmaslarýndan baktým dünyaya Menzili belirsiz simsiyah bir beddua dolaþýp durdu damarlarýmda 11 ay boyunca Ölüm orucu tutanlarýn dudaklarýnýn kesildiði yerde ezan çiçekleri açýyordu Korkma bende ki bu Karsakoff sendromu içimin senle tok olmasýyla alakalý Peþinen gülmenin kýrýþýklýðý, göz açýp kapayýncaya kadar geçen ömrün kefaretidir Beni kötü bilme nolur Nolur ellerimi saçlarýnda hatýrla, dokunmanýn pervasýzý da kötüdür Ben Feliçita Mehmet’in uydurduðu þarký sözlerinde yaþýyorum hala Sende haklýsýn, takdir gördüðün anlara yaslanmaktýr belki de en doðrusu Görüyorsun iþte "Unutacaksýn" milyar yýl sonra bile en geçerli kehanettir Sana bir türlü duyuramadýðým adýnýn geçtiði o þarký "teleften bir gece masalý" ydý.. "Firkati bir telaþ gibi olunca insanýn, sýrra kadem basýyor dikkati"
Dünya bir yüklük Ve kýsa geldi o atlas yorgan bize Ateþe attým kendi yazdýðým bütün orta oyun senaryolarýný Þimdi sýrtýmda kýzgýn yaðmur damlalarý Belki de her þey, aslýnda senin daha en baþýnda söylediðin gibiydi ; "Bizimki sadece bir isim benzerliði"...
Sosyal Medyada Paylaşın:
Beridze Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.