Öyle veya böyle filizlenmesi gerekiyordu bu aþkýn Kokusu avucuma geçmiþ bozuk paralarla,leblebi tozu yerine çiçek tozu alýyordum artýk sana Bakkalýn veresiye defterinin arkasýnda “peþin sevdalara zararýna satýþlar” yazýyordu.. Boynuna karýnca duasý asmýþ bir aðustos böceðiydim yazýn ortasýnda Dengesiz beslenme çantalarýmýz gizlice aralanýrken okulun en ücra taraflarýnda Bir gün sana verilmek üzere katlý yerlerinden yýrtýk Natürmort çizilmiþ bir yasak elma iç cebimde DNA þifremizin gururu kýrýldý kolayca Zaten bizim gen havuzu problemlerinden anladýðýmýz, musluk akýyorken doldurmaktý Kaldý ki arz-talep meselesiydi bu neticede Yaptýðým bütün vicdan muhasebelerinin sonunda fazla geliyordun bana Anarþik Mustafa abilerin arka bahçesinde ki yýkýntýda, yanan teneke baþýnda eksi 10 derecede öðrendik biz artý deðer teorilerini O akþamlarda Mevlüt yine çok konuþmazdý, sevdiði kýz Taziye’yle isimlerinin de anlamlarýný yaþatmak adýna tinerle siliyordu genzinde kalanlarý Yani bu yerel þartlarda bir taraftan da bilimsel bir temele oturtmaya çalýþýyordum, ahþap evlerde çatýrdamaya baþlayan sevgimizi Kaným kaynýyor ve bütün fiziki birikimim olan Fahrenhait ibresi 212’yi gösteriyordu Bak Allah’ýn adýný andým, seni her gördüðümde maddenin en katý hali göðsümün hemen altýna saplanýyor ama içim eriyordu Aksi gibi sözelciydim ben, bulunan bütün formüller toplasan bir gülüþün etmedi Zaten etrafýmýzda onca yük altýnda ezilene þahitken “eþit aðýrlýk” pek inandýrýcý gelmedi Matematikçiyle Dinci de takmýþtý bana, hesabým kitabým yok o günden beri Hýzla deðiþmeye baþlarken iliþkilerin kimyasý Sana verdiðim deðeri si mgeleyecek bir harf aradým da günlerce bulamadým Kaldý ki alfabem de hala 40 yýllýk kölelik eksikti Yani Bulgar göçmeni bir kýzdan öðrendim ben “E” harfini Yoksa bugün bile isminin sessiz uyumu seslenirken ahengini kaybedecekti Fakat senin aðzýndan çýkan her manasýz kelime bile kurul kararý gerektirmeden Çaðdaþ Türk Edebiyatýna baðýþlanabilirdi bence Tabi bana pek pas vermiyordun haklý olarak, senin gözün yükseklerde benim gözüm senden sonra Bakkal’ýn kapýsýnda asýlý duran meþin yuvarlakta Karþýdan gelen babamýn elinde Pazar filesi, o topun o aðlarla buluþmasý aylar alacak belli ki, Ayaðýma kadar gelen son þansým Nuri Leflef sponsorluðunda kösele ayakkabý, o da baþlý baþýna futbol katili Zaten böyle beraberliklere ilk adýmý atan erkeklerin bir çoðu ofsayta yakalandý Zararý yoktu ama devamlý geriye dönüyorlar diye ben hep defans oyuncularýný sevdim, benim için erkekliðin %90’ý boþa kaçmaksa %10’u Matthias Sammer’di Yani daha sonra kapladýðým tek yer olan beton sahalardan 3 asist 1 golle takýma yaptýðým katký ve kanlý dizlerimden henüz ayýklayamadaðým çakýl taþlarýyla, Kaldý ki yalnýz müfettiþ denetlemelerinde doldurulan sýnýftaki ecza dolabý, hiçbir öðrencinin yürek yangýnýna dahi merhem olmadý Gençlik Bayramýnda sana uygun olmayan adýmlarla uzaklaþýrken bedensel eðitimden, Ruhuma sahip olabilirdin ama bende ki bu tiple bedenime asla Biliyorsun ki “aþkým çok hýzlý gitmiyor muyuz sence de“ sorusuyla beraber, bazý zevkler problem yaratýyordu “A noktasýndan G noktasýna” Mesela bir Zahide vardý sýnýfýn en arka sýrasýnda, üç senede öðrenemediðimiz Sanat Tarihi’nde ki sütunlarý, bacak bacak üstüne atarak bir tenefüste öðretti sýnýfýn yarýsýna
Özür dilerim o okulun koridoru hiç sonlanmayacak, ben seni hiç sevmiyeceðim sandým..
Ama hemen hemen her gece ayný çocuk, Kainat’ýn camýnda Ay’ýn yüzeyini düzeltiyordu týrnaklarýnýn ucuyla, Cenin pozisyonunda uyuyup damarlarýmýz yaklaþýk olarak üç kere dönerken Dünya’nýn etrafýný Sabahýnda bir atlýkarýnca üstünde Güneþ’in çevresinde ki dönüþümüz üç milyon liraya tamamlandý Uzaydan gelen prens Zeki Müren “Dünya yalansýn” derken, daha yeni yeni anlýyorduk rakýnýn neden bu coðrafyadan çýktýðýný Senden bi haberken ; Televizyonun üstünde annemin ördüðü dantellerle süsleniyordu Ana Haber Bültenlerin de ki ölüler Yine de TRT reklamlarý sayesinde, ýsrarla esenlikler dileyecek bahaneler buluyorduk birbirimize Cumhuriyet gazetesiyle bezeli siyah beyaz dünyamýz, Blue Jean dergisiyle emperyalist bir renklilik kazanýyordu En çok da þarký sözlerine kanýyorduk doyasýya Bazý öðretmenler baba mesleðine göre sýnýflara ayýrýrken çocuklarý, 5/C’ den Mory Kante Emre “Yeke Yeke” diye baðýrarak Okulun kapýlarýný Afrika müziðine sýnýf ayrýmý gözetmeksizin sonuna kadar açtý Ve ev ahalisi olarak hiç hazýr olmamamýza raðmen, ablam bir akþam alman malý kasetçalar yardýmýyla bizi Bryan Adams’la tanýþtýrdý “All for love” þarkýsý bize aþkýmýzý canlý tutmayý öðütlerken Hiçbir sayýya tam bölünemeyen 45’lik bir Cem Karaca plaðý tam ortadan kýrýlarak can verdi Zaten zaman önce, üzerinde 1 Mayýs yazan Tamirci Çýraðý vatandaþlýktan çýkarýlmýþtý Yüce milletimiz bu hadisenin üzerine de kararlýlýkla gidemedi Referandum da halk ezici bir üstünlükle Deniz’in mavisini reddetti Oy pusulalarý 17 yaþýnda Eren’lerin son bakýþýný gösterdi Kimse özgürlüðün tanýmýna sözlükten bile bakmazken Kenan Evren anayasasý gökyüzünü susturdu Bir saðdan bir soldan asýldýk da düzeltemedik bu diyarý Mahallede ki bisiklet tamircisi dahil, herkes kontra pedala basmýþ kýþla düzenine geçmiþti ki Kara kýþla en toplumsal mesaj içeren mücadelemiz, babamýn evde gizlediði yasaklý kitaplarýyla soba tutuþturmaktý Çiçekli muþambalarla kapatýlýrken mutfaðýn kurak taraflarý Çýradan baþka çýt sesi çýkmýyorken kimsede Neyse ki evde tek kamusal kimliðimizi sorgulatan diyalog “baca kurumu” ydu Bir spiker kliþesi olarak, o geceden beri aralýksýz devam eden kar yaðýþýnýn tadýný en çok çocuklar çýkardý Fakat bir kadýnýn sýrtýnda ki talaþ çuvalý ve bir anne yüzünde ki utangaç gülümseme yine bir çocuðun aklýndan uzun bir süre çýkmadý Sonra aman dokunmayalým suya sabuna derken bakýþlarýmýz bile kirlendi Ýðneyi en çok kendine batýran pikap, içinde ki “Hayat filmlere benzemez sevgilim” sözleriyle beraber Plastik kur üzerinden, çocukluðumuzun yýkanacaðý ve inatçý lekelerimizin asýlý duracaðý mavi leðenle bir kaç mandal karþýlýðýnda eskiciye verildi Ne de olsa sinema kültürümüz geniþti Ramazan ayýnda açýk lokanta basan abiler, Bayramýn birinci günü “üç erotik film birden” tabelasýnýn altýnda sýrýtarak sýraya girdi Zerrin Egeliler’in “Yüzme bilmiyorsan ne iþin var aðaçta” afiþi, bütün çýplaklýðýyla seçim arabalarýna slogan olacak nitelikteydi Nasýl olsa zamanýnda rol arkadaþý Öztürk Serengil ayný arabalardan “Komüniste kanma Zühtü” diye baðýrmýþtý Oysa Sadýk Þendil’in bir tavsiyesiydi bize ; fabrikalar sahibi Saim beyden büyük olan Yaþar Usta’nýn unutulmaz tiradý Ondan sonra da zaten böyle ustalar pek yaþamadý Dallarý kuruyan Yeþilçam, Münir Özkul’un da vefatýyla kökünden üzerimize devrildi Mahkümlarla cezaevinde kendi sinemasýný yapan Çirkin Kral güzel þeyler býrakmak istedi bence de geriye Birleþtirdikleri beyaz çarþaflarla Dünya sinemasýna açýlamamak uðruna “The End” yerine onun kendi deyimiyle ”Burnundan öpmek istiyorum” yazýlmalýydý sevgilim Çünkü koskoca Ýzzet Günay bile utanarak “bu sana hissettiðim hoþlanmaktan da beter mi ne” diyordu vesikalý yarine Kaldý ki uzaktan kumandasýz dönemlerde, hem izleyenlerin yüzü kýzarmasýn hem Türkan Þoray kurallarý devam etsin diye, bendim parmak uçlarýmla son veren bütün senaryo gereði öpüþmelere Allah affetsin böyle benzetmelerimi ama Sende en azýndan kamera arkasýnda aðýr bir dille eleþtiri getir öpüþmelerimize
Kusura bakma n’olur o beyaz perde hiç kirlenmeyecek, sen güzel olduðun kadar küstah olmayacaksýn sandým…
Sonra sana yakýþan bütün renkleri aþýrýp yataðýmýn süngerinin altýna sakladým Arkasýnda “gülümse çekip gidiyorum” yazan, çok mutlu göründüðüm ama baktýkça istenmediðimi anladýðým bir fotoðrafý da yanýna býraktým En çok güldüðüm tarafa denk geldi çürük diþlerim Neyse babam en son bodrum katta ki Gençlerbirliði lokalinde, sosyalist býyýðýndan bira köpüðünü baþ parmaðýyla sýyýrdýðýndan beri bütün ideolojiler birbirine girdi Ta o zamanlar yasalken bile, kapalý alanda sigara içip ülkeyi kurtaranlara en aðýr cezayý Liboþ’lar verdi Ulan senin dinin imanýn yok mu? “Amaca giden her yol mübahtýr” diyen Makyavelli En kötü Tanrý bile senden daha iyi Nihayetinde omurgasýzlar kazandý sevgilim, dik duranlar eðildi Dava adamý solcu abilerin birçoðu yeþil parkalarýný çýkartýp reklam þirketlerinin baþýna geçti Geride kalanlar da kahve köþelerinde kupa kýzýný bekledi Boðazý yýrtarcasýna atýlan sloganlar Amerikan tütünüyle temizlendi Devlet organlarýnda ki duvar grisi, bütün renkleri kendi bünyesinde eritti Ama her þeye raðmen yýllar sonra Kýzýlay’ý Güneþ’inden alýkoyan sarýlmamýz vardý hatýrlarsýn sabahýn ayazýnda Bu olay kan tutulmasý olarak geçsin Uzay Araþtýrma Enstitüsü kayýtlarýnda Hala gözün kesiyordu ki bileklerime bakýyordun Ýliði kemiði kurumuþ, sana göre iflasýn eþiðindeydi bütün kan bankalarý Týp dünyasý þaþkýndý bana kalýrsa, yüzde yüz uyumlu olmamana raðmen bu hayata Kanda çok az rastlanan i(yi)lik nakli için, erkenden sýraya girmiþtin tanýmadýðýn bütün çocuklarý hayatta tutmak uðruna N’olur yine bir hemþire edasýyla, þahadet parmaðýnla kapat dudaðýmý Keza Diyanet Ýþleri Baþkanlýðýnýn resmi sayfasýndan yayýmlansýn, girilecekse eðer besmeleyle girilmeli kalbine Bilim ve Din bu tip ortak yürütülecek projeler için sýk sýk bir araya gelmeli bence Gözleri kaçýrmaya baðlý rahatsýzlýklara yol açan bakýþlarýnýn caiz olmadýðý Oftalmoloji cephesince de doðrulanmalý Ne kýskanmasý benim adaletine güvenim sonsuz sevgilim, ben yanýnda ki kaderden þüpheliyim Sende takdir edersin ki ; beni Ya(þ)ama Yürütme konusundaki insafýn Yargýlama hususunda ayný ýlýmlýlýkta tecelli etmedi Gerçi böyle ucu açýk beklentiler zabýt da denilen sabit kalemle yazýlmalý Ne de olsa herkese üç dilek-çe hakký vermiþ yaradan Ýç iþlerin desen bulaþýlacak bir yer deðil, oldukça þeffaf olmalýsýn diyeceðim ama Ýçinin görünmesi bütün iç karýþýklýklarýn ayný anda çýkmasýna neden olabilirdi Milli Eðitimde de görev almalýsýn bence, Madonna’nýn kürk mantosundan soðukta kalmýþ her öðrenciye daðýtýrdýn birer tane Kim bilir Sabahattin Ali görseydi gözleri dolardý belki de
Baðýþla beni n’olur… o rahatsýzlýk tedavi edilebilir, aranan taze kaný damar bir þarkýnýn kollarýnda bulabiliriz sandým
Sylvia Plath “Ölüm çok güzel görünüyor” derken, yaþamý affetmeye katlanabildi mi sence? Veya kaça katlanabilir bir intihar mektubu? En fazla kaçýncý kattan atlanýlabilir, boþlukta kaldýkça betona dönüþen yalnýzlýða? Hangi din çok görür kürek ucu kadar sevabý, demek istediði birkaç þey daha toprakla kapatýlan Nilgün Marmara’ya? Þu kýt kanaat Türkçemle kadýnlýðýna doðru bir Furuð Ferruhzad þiiri çevirebilecek eðitimim olsaydý keþke Olsun madem öyle sende Didem Madak’ý davet et bir akþam evine “Simli ojeler sür yalnýzlýktan sýkýldýðýnda, þimdi týrnaklarýn müsveddesi gibi yýldýzlý bir gecenin” Sonra kýrmýzý ipler al bir gelincik tarlasý ör kendine Yüreðine ektiklerinin nadasýnda ilmek kaçýr içinin en rüzgarlý yerinde Bölünmek kansere has bir özellik ya, “Giz Dökümcü” bir hýrka birleþtir parmaklarýnýn ucuyla Hem o duayý tekrarladýkça bakarsýn dilin döner bu defa Kim bilir “Z raporlarý” kadar uzun ve maliyetsiz hikayeleriniz olur belki de Bütün g’örgü kurallarýný inkar et Zamaný deðil mi artýk, kendi kimliðinin ölüm namazýný kýlsýn insan inleyerek Zaten zaman dediðin þey ; bir türlü sevgisinden emin olamadýðýn üvey anne O zaman tüm hayatýný kaybetmiþ kadýn þairler adýna, Ana dilinde yazdýðýn þiirde evlatlýk edin bir kýz çocuðunu Kimse saate baktýðý kadar bakmýyor takvime Sen üþüdüðünde ceketimi vermem gereken günün en güzel saatlerini asgari ücrete sattým ben Ama son iþ baþvurumda Özdemir Asaf ve Lavinia yazdým özgeçmiþimin referanslar bölümüne Her an’ý beceriksizce baðlarken diðerine, boðazýmda ki düðümlere üflesen de geçmez daha Ne demiþti Muhammed üçüncü mektubunda ; “Kalbinde ki hüdhüd kuþlarýný benim için öp”
Affet beni n’olur.. seni hep yazabileceðimi, ellerini aruz ölçüsüne göre uzatabileceðini sandým
Bak yemin billah ederim, kafamda ekmek kýrdýklarýndan beri aklýmdan kuþlar çýkmýyor sevgilim Hatýrlarsýn kartal yuvasýnda bir týrtýlýn cenazesindeydik seninle Kurtlanmýþ yalanlarýn býraktýðý tat hala dilimizde Gencecik boynun ipekten örtü, iklimini þaþýrmýþ bir koza yara kabuklarýn Kanatlý Chavrolet’in kelebek camýndan gördüm ben ilk kez denizi Sayýlý nefesimiz kalmýþken geriye, kýyýsýnda bir Yeþilay çadýrýnda tellendirdik ilk cigaramýzý Hay dilim kurusaydý da sana sevdiðimi söylemeseydim derken Çöplü çaylarýmýz ince belli kum saatinde geldi Uçmayý bilmediðim gibi yüzmeyi de bilmiyordum ben, gözlerinin derinliðinde boðulmayalým diye aramýzda idam sehpasý Tabi gerçeklerle yüzleþmek benim de hakkým Gerekirse bardaðýndan taþan son damla yýksýn kumdan kalelerimi Bermuda Þeytan Üçgeninin tam ortasýna demir atalým n’olur Bu manyetik alan, yine mahalle aralarýnda enlemine boylamýna konuþulacak kadar bütün aþk teorileri dedikodularýnýn içine çeksin bizi Henüz gün yüzeye çýkmadan, yine bir þafak söküðünü dikmeye çalýþýrken çaresizce elimizde çýpalarla Ekmek teknelerimiz vursun kýyýya Öyle ya Ruh’un Gemisinde bütün hayvanlýklara yer var nasýl olsa Karasularým hala bembeyaz açýklarýný kapatabilir Hem belki bir deniz yýldýzý kayar dilek tutarsýn Etraf süt liman olur buna en çok kediler sevinir Bu kadarý da avutmaz seni biliyorum Ama sen bilmiyorsun hep yosun kokuyor kirpiklerinin ucu Kaç kurbaða daha öpülebilir ki prense dönüþecek diye Anla iþte Orman Masallarýndan otoban peyzajlarýna uzanan saçma sapan bir hikaye bu Kaldý ki çim kolonyasýyla meþhur bir þehirde umutlar bile ancak bu kadar yeþerebiliyordu Her sapaða sýcak asfalt dökmüþler bu yoldan dönüþümüz kolay olsun diye Yoksulluðumuza betonarme kolaylýðý getirdik sonra Kolon yük analizleri apartman soðukluðundan üþüyen kimseye evini yeniden sevdiremedi Balkon camlarýna demirler ördük Ayný kulvarda yaðmur damlasý yarýþtýramadý çocuklar bir daha Babasý aðlarken öðrendim Mehtap’ýn öldüðünü, ilk defa görmüþtüm tabutlarýn küçüldüðünü Kiralýk daire yazýsýnýn altýnda unutuldu bir kýz çocuðunun günlüðü Hep altýnda oturduðu karadut aðacý kurudu Ve zamanla soldu hep onun istediði yöne döndürdüðümüz rüzgar gülü Yani insan hissettiði deðil yorulduðu yaþtaymýþ sevgilim Ben üzerime geçirirken yokluðunu, herkes bitmek bilmeyen bir mal mülk telaþýna düþtü Bir amca “Ýnsan zaman sonra Noter Huzuru arýyor delikanlý” demiþti Kimse kimseye güvenmiyor tabi haliyle Daha sonra da yapýlan bütün iyilikler vergiden düþüldü Hani artýk Ömür dediðin neredeyse sayfalarý eksik bir ticaret dosyasý Geçmiþ yaþantýlarýmýn mali yükümlülüklerini yerine getiremediðimden bile damgalandýðým oldu Gün geldi sadakati kiralayarak satýn alma opsiyonlu evlilik kontratlarý imzalandý Ölüme davetiye çýkaran bütün matbaa firmalarý kapatýlsýn En kötüsü sýrtýna binen bir kitabýn daha altýnda ezilmezsin Kuþ’e kaðýda eksik renklerle basýyorlar Gökkuþaðýný Özgürlüðü kuþun kanatlarýndan alýp pasaporta iþlediler sevgilim Prosedür gereði bile olsa böyle bir yaþamýn altýna imza atmazsýn biliyorum Zaten yüzüme kendi çizdiðin parmak izlerini inceleyerek en çok seni suçsuz buldum
Özür dilerim “Korkma Ben Varým” kitabý hiç bitmeyecek, biz bu çaðýn hep fiyakalý kaybedenleri kalýcaz sandým
Ve zaman sonra bir Çingene çocuðun keman taksimini yarýda böldü kentselleþme projesi Üstüne üstlük bir çýkmaz sokaða, sokaða çýkma yasaðýna uymadýðý için öldürülen bir çocuðun ismi verildi Arnavut kaldýrýmlarýný özlemen bile belki artýk milliyetçi bir eylem Olsun yazdan kalma heveslerimiz oynuyor hala sývasýz evlerin eskimiþ kapý önlerinde Neyse ki hala elde dikilmiþ soluk perdeler çekili bazý pencerelerde Bugün bile bileklerim sancýrken, kovulduðum yerde koþturuyor ayak seslerim Baksana bütün hayali baþarýlarýmýz baþka kýlýklarda Yeni yeni haklýlýklar buluyorum sana Elimin eriþemediði kambur bir býçaksýrtý oyuyor içimi, öksürdükçe daha derine batýyor Yüzüstü býrakmýþsýn bütün güzelliklerini, baksan da olmuyor Soluk bir ampul altýnda sorguladým kendimi her Perþembe gecesi Tam iki ýþýk yýlý uzaklaþýrken parlak bir gelecekten Karanlýk çaðlara yaklaþtým Odanýn meydanýnda “Cadý Avý” adý altýnda eski bir þarký “Düþmedim Daha” diye baðýrdý Sesin hýzýna yetiþemedi hiçbir yazý Dokunamadýkça artan yazdýkça eksilmeyen bir çaresizlik bu Tam da iyileþme evresine girmiþken, ellerin hala bulaþýcý ve yanaklarýn ateþli bir hastalýðýn baþlangýcý Hani o Þubat’ýn yorgan yaktýran aþký, mumun sadece dibini ýþýtmadýðýnýn da kanýtý Üstelik aramýza bir soðukluk girmesin diye, hala camlarýna macun çekilen bir evde Biliyorum artýk dizlerinde uyumak ; yastýk yüzlerinin asýlýp iç içe gömüldüðü, sabaha az kala üzerinde tütün kýrýlan daðýnýk bir çarþafýn ayazýnda kaldý Kendi diþlerimin gýcýrdamasýna uyanýyorum bu günlerde, illa çocukluðuma dönmek için gereken sebep Bruksizm olmamalýydý Biliyorum onlarýn safa yatarak göz yumduklarý senin uykularýný kaçýrýyor Yine de uyu biraz gözlerin küçülüyor Korkma kendini öldürdüðün her rüya ömrünü uzatýyor Can kulaðýyla dinlediðim bir sela anýnda söyledin öldüðümü Yýllarca kirli bir aynaya bakarak ödedim ben kefaretimi Akþam pazarý þansýmý gün aðarmadan kaybettim Bir saat tamircisinde býraktým þimdiki aklýmý Dua kartý satan bir çocuðun koynuna, en yakýn camii avlusunu býrakýp kaçtým Ýnsan içine çýkamadým uzun bir süre Üzerinde “Hayat Bilgisi” yazan bir kara tahtaya kafamý üç kere vurduðumdan beri Merdiven altýnda üretilen bütün uðursuz teknolojik geliþmeler elimin altýnda Dudaðýnýn kenarýna imanlý bir nazarlýk tak ne olur, gülüþüne hala aklým ermiyor Göðüs boþluðuna düþüyor olmalý üçüncü cemre Aldýrdýðýn saç uçlarýný aþýla topraða, zira bitki örtünde kalan kýrýntýlar her gün birimizi günaha sokuyor Biliyorum kendini insancýl, çaðdaþ ve bilimsel yaklaþýmlara adadýn ama Ki yaþam koçlarýnýn bizi an’ý yaþamamakla yargýladýðý þu günlerde Türkçede ki anlam kaymalarýný da göze alarak, þöyle koyun koyuna uyanamadýk bir kurban bayramý sabahýnda Þimdi yine eteðini toplayarak “biz benzer ayýplardan bile geçmedik, yüzümüz ayný tonda kýzarmýyor” desen Desenleri ayýn sonlarýndan kýsýp, biriktirdiðim bahar günlerinden olan elbisen omuzlarýndan aksýn Yine kalem çek gözlerine, tek kalemde sil gözlerinin altýnda çizdiðim önemli yerleri Sen demiþtin “sarýlmak kalplerin yer deðiþtirmesidir” diye Bakýþlarýnýn kör noktalarýnda kaç çocuða daha kapatabilirsin kollarýný Görmezden geliyorsun belki ama Anneler daha çocuksu artýk ve sen kýz baþýna baba olmaya çalýþýyorsun Ve dünya evinin etrafý yarý günahkar etten duvarlarla örülü Yine de beyaz bir tülün alnýnda toplanmasý görülecek þey deðil
Affet beni… o kýþ hiç bitmeyecek, burnun hep kýzaracak sandým…
Þimdi geçmiþ zaman, þehrin ortasýndan eve gidene kadar eritmek kursaðýnda kalanlarý Ve “öyle kolaysa” eðer makamýný hiç kimseye kaptýrmayacak olan o þarkýyý söyle “Gel baþýmdan kaldýr at sevdaný” Benim için avuç içlerine üflediðin soluðunu sakla Katlanmýþ kýyafet izleri ve siyah bir eldiven býrak ayný durakta ki saçaðýn altýna Saç diplerin hala sýcak, kar topluyordur inþallah Çünkü bu sene bir türlü kýþ gelmedi Ve biz ne yapsak çok üþüyeceðiz belli ki…… Sosyal Medyada Paylaşın:
Beridze Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.