Acının Rengi Siyah
(Günlerden siyah acýnýn kronik rengi!)
Biz gülüyorduk ya oysa vakit daha dündü
Ýstanbul salýnýyordu kendi devinimi ile
Boðaz gerdan kýrýyor,
martýlar, albatroslar balýk peþine düþüyorlardý.
Hala Ýstanbul dinleniyordu,
þiirlerde vakitlerden Orhan Veli,
üstelik gözleri kapalý…
Yabancýlar hayrandý
ne de olsa raký, þiþ, kebaba
ve yine geleceklerdi.
Bir de hamamlar vardý günahlarý arýndýran
Günah demiþken bir yanýnda cami
diðer yanýnda kilise ve inancýn temeli insan,
Sultan Ahmet’te yeminle
ben Türküm diye izahat yapýyordu
kýrýk havalý seyyar satýcýya.
Ýstanbul iþte;
daha bize deðmemiþti
yanýk insan kokusu
Bizi acýdan beter edecek þehitler
az evvel gülümsüyor,
maçta bitti, emir gelse de gitsek bi eve.
Yakasýnda iðne ile tutturulmuþ
kaç karanfil soldurdu kim bilir Ýstanbul?
Ve biz resim sergisi geziyor
Ýstanbul’un siluetine benzer bir çalýþmaya
bakýyorduk bir AVM de.
Yazýn diyorduk ne de güzel olur
Ýstanbul boðazý, biraz Pierre Loti
ve elbette kahve keyfi...
Fazla deðil;
Ýstanbul bir tabloda hayalden çýkýp
gerçekliðiyle kanýyor iþte.
Ne kadar acý varsa sarýyor bizi
çocuk, genç, yaþlý demiyor.
Bir kez daha sarýyor acýnýn evrimi.
Kanatýyor ne varsa...
Þimdi “di’li geçmiþ gülüþler býrakýyoruz ortaya!
Açýlýnca ortalýk, inince kalkan toz, duman
Kalanda payýmýz ne?
Hadi bölüþelim nasýl kirlettiysek hayatý
Kir, pas ve çürümüþlük içinde...
Sosyal Medyada Paylaşın:
Kaan ali kolcuoğlu Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.