“korkuyorum, ne yazýk ki bir gün öleceðim
yüreðime aðrýlar saplanacak inan hiç hissetmeyeceðim…”
ve asýl korkum sen kentlerin arka sokaklarýndayken,
ben hiç kimsenin bilmediði sonsuz gerçeðe yöneleceðim…
sen bunu bilmeyeceksin/ belki “kendini yaþayacaksýn”
sadece biraz “ben” olabilseydin, elimde ellerin terlerdi…
(ne tuhaf deðil mi/ þimdi sana dualardayken suskun kalýþým…)
biliyor musun, bazen-biraz yaz aþklarýný düþlerdim, gelip-geçer diye,
bir gonca gül gibi çingene elinde satýlmayý beklerken…
ne çok yabancýlaþýrdým kendime/ ne çok vicdansýzmýþým…
oysa bende biraz “sen” olabilseydim, elim ellerinde terlerdi…
(ne tuhaf deðil mi/ þimdi sadece dualarda yaþamak aþkýmýzý)
“ben çoðu aþkýn dualarda yaþadýðýna inanýrým ve bu yüzdendir ki asla ah etmem!..”