önce yorgun düþler göçer dünyadan
pencereden kar getiren yol türküleri
çalýlar
dikenler içinde kaybolan
çiçekli günlerin sýcak ahengi
baba nasihati
kulaklarda uðuldayan
gönlümüzün laf ebesi kýrýlmýþ yýllar
meðer hep içime attýðým gülüþ
yüzümü daðlayan Acem süsüymüþ
aklýmýn tellerine konan kuþlar da kaçar
cebime sýðmayan zamanýn
çok üþümüþ elleri
savaþýp kazanan kazanýp yenilen aþk
ölüler seviþmez ki sevgili
kendi külünü söndüren ateþ
geçti kendinden daha dün
amber ve dal
gül yazmalýdýr annemin duasý
daðýlmýþ tesbih tanesinde
sarý keder
sokaklarý yoklayan sis
yutuyor insanlarý sessiz
kýrk yerini delen kadife uykular
sinmiyor
böldüðüm ekmek içtiðim su
tutamam aldýðým nefes
bir gidimlik uzakta yokluðu
tutamam
en sonunda dilimin ucundan
katran karasý bir intizar geçer.
.