Leyla'ya Veda
sanki ölüm dinliyormuþ gibi
geometrik doðrularý kýskandýracak bir açýyla
yukarý kalkmasýn tek kaþýn
susuþmamýz gereken baþka þeyler var
baþka türlü bir siyahý süzelim gözlerinden
duymadýðýn dillerde papatya eskizi þiirlerim
son yaprak müspet kopsun diye
falý açanýn parmaklarý doðranýr
susuþmamýz gereken baþka þeyler var
bembeyaz bir ay düþürelim müþ’aþa teninden
evreni susturalým
yörüngenin karnýna býçak gibi saplansýn
sessizlik. biz susalým
güneþi öreyim sarýyan saçlarýna
çok sýcak bir öðlen ellerinde misafir
ellerimi tut biz susalým
kelimeler jilet gibi dönsün söylencelerin kursaðýnda
afrikalý bir çocuk kadar aç ölsün gözlerimiz
çenelerini ekvatorla baðlayalým
bir þair tanýrdým
-ismi lazým deðil-
siyahi bir afetin dolgun dudaklarýný öpmeyi
sayfalarca anlatmaya muktedir...
falanca zaman ona senden bahsettim
dili bükülmüþtü aðzýnda
eksilmiþti hasbihalden birkaç desibel
kadim bir sessizlik tutuklarken yarýgeceyi
bir sokak lambasýnýn omuzlarýndan inen
sütyen askýsýydý ýþýk
istese düþürebilirdi eþgalini bütün þiirlerine
istesem
kýrabilirdim burnunu vedat’ýn
sýrf bunu istedi diye
çünkü senin dudaklarýn
henüz yatmadýðým çok yorgun bir akþam
saçlarýn mukaddes bir nota güruhu
yazgýsýna türkü olmak saplanan
en güzel cenazemi yumunca gözlerine
bu hüzün
omurgasýný kýrar fal çiçeklerinin
ben ilkbahara taziye düðümlerim
sen siyah çelenkler býrakýrsýn hatýrasýna
baþý da saðolur muhakkak
ezilmiþ dileklerden tanýrsýn her birini
eðip baþýmýzý usulca sýðarýz selamýna,
gideriz
gitmeyi niteleyen bir küfür gibi gideriz
erilmeyen murada, çýkýlmayan kerevete...
baþrol olmadan
sonu yavan masalýna ümidin
baðýþla lütfen, seni anmasam
çok kalabalýk þeyler düþünüyorum
vasily zaytsev’in üþümüþ avurtlarý
výzýldayan mermiler,
vurulan nazi subaylarý...
fena halde ikinci cihan harbi baþým
ne kadar güzel seviþirse bir rus kýzý
o kadar güzel çocuklarý mý olurdu almanlarýn
ya da ben aramýza devrimci bir çað býraksam
o bolþevik renklere dolaþýr mýydý saçlarýn?
stalin bunlarý biliyor olabilir miydi...
-bilmiyorum
seni anmasam, mihver sancýlarý
kasýklarýnda avrupanýn
sýrf polonya düþmesin diye seni seviyorum
çok eskiden bir kadýn düþlerdim
sana korkunç benzerdi
kalem eteði ve kemik gözlükleriyle o kadýn
tuhaf þekilde edebiyat öðretmeni...
fevkalade güzeldi
kendini sicilya kýyýlarýna vuran
bezgin bir adriyatik dalgasý kadar ötenazi
ýþýklarý garbý delen bir italyan akþamýna benzerdi gülünce
aðlar diye korkardým
aðlardý kadýn
gülsün diye
dante’nin inferno’su bizzat tutuþurdu kulaðýna
cehennemi sevdiðini ellerinden bilirdim
yanaðýnda bir iltifatýn uçuk pembesi
hafif mahçup bakýþlarý pisa kadar italik
sivri topuklarý yere batardý
uzun frapan bacaklarý fena halde rönesans
ve yakardý
sistina þapelinde yaslanýp göðsüme öpse dudaklarýmý
öpmese umursamazdým, uyanýþý bilirdim
uyanýþ bir uçurum
dipsiz aðrýlar gibi rüyalarýn karnýnda
rüyalar çok kýrýlgan þeylerdi
uyuyor deðilsen gel
bütün dünyanýn sesini kýsalým
benim adým düþbaz
incecik hayallerim var, incecik iplerim
ninniler düþürürüm gecenin sýrrýna
ve sabaha kadar uyumam
neresinden tutsan kýrýlýrsýn
beni anla demiyorum, uyuma yeter
dudaklarým gölge eder dudaklarýna
yüz yýl uyursun
sevilebilir deðilim
sustuðun her sese korkak sesim
umudun bileklerine ustura meraký düþürüyorum
hayli cazip ölümler var;
aðýr bir kýrmýzýyý bembeyaz anlatan
hazin intihar senaryolarý...
susma artýk
dudaklarýnda mühür, aþktýr müþahhas
insan sevmese bu denli susmaz
üç adým yukarý gittim, bir adým solu ölçtüm
dokuz tahtam vardý
derince bir çukura bir çocuðu gömdüm
çok sigara içmekten bayrak yapýp
perdelerimi sarýya indirdim
bil bakalým;
herkes görür kimse anlamaz
tanrý iþitir de, kul duymaz
-matemdir.
insan sevmese böylesini tutmaz
gözyaþým sekaret, tesellisi mukadderat
mimiklerimi tahrip ediyor o yoðun ve ýslak taarruz
yine de aðlamýyorum
çehremden riyakar bir iskelet yok
her repliðim ölümle muvazaalý
tevazu sahibi deðilim
baþka bir yalancý tanýmadým
aðlamaklýðýný tebessümle sýnayan
ne zaman gülsem üstüne geldin
cennetin trabzanlarýndan aþaðý sarkan
meraklý bir melek gibiydin
sevgilim,
miracý kalbimin; senin güldüðün vahiydir
eskisi gibi gülüyor deðilim
bu kitaba farklý bir ayet indir
topraðýn altýnda hala diri bedenler duyuyorum
yeteri kadar ölmemiþ kimisi
ederi kadar gömdüðüme takýlýyor usum
eskisi gibi gülüyor deðilim
aðlak deðil belki
ama sarsak
uzun yürüyüþlerimi güç bela taþýyan sokaklar
beni tanýmamýþ gibiler
-sakallarýmdan olacak...
vefa köprüsünün altýnda durup soluklanýyorum
-dudaklarýmýn hira maðarasýdýr
burada, arabanýn koltuðuna yatýrýp seni,
öptüðümü hatýrlýyorum
sen yoksun diye parka giyiyorum
soðuk deðil belki
ama soðuyacak
hava muhalefetiyle ilgisiz bu dediðim
yalnýzca içim..
yýkmam gereken duvarlar var
evinin duvarlarý- kudüs’ün aðlayanlarý
tuz sýzýntýlarý, minvali çarpýk dualar yontar birileri
taþ oluklarýndan eski ahitin-
gökte yýldýz avlar dilek perileri
gözlerimi yumarým
o düþte, veda anýlarý mütekeddir
en uzun gecenin tükenen karanlýðý
güneþin havarisidir
þark telaþýdýr sisli gözlerinin
þavký vurur yüzüme rüya biter
gözlerin aslýnda birer düþ tecavüzcüsüdür
emreyýlmaz/2016
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.