- 1337 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞAİR HALİT MACİT’İN “ARZUHAL”İNİN TEMATİK İNCELEMESİ
M.NİHAT MALKOÇ
Arapça bir tamlama olan arzuhal(arz-ı hâl); “bir iş için bir makam veya resmi daireye bir iş sahibinin verdiği dilekçe” anlamına gelmektedir. Bu kelimenin diğer karşılığı “istidanâme” dir. Trabzonlu değerli şair Halit Macit de son kitabına “Arzuhal” ismini vermiş.
Trabzon’un nazik ve beyefendi insanlarından biri olan Halit Macit, uzun yıllardan beri şiir yazmaktadır. Emekli bir İnşaat Mühendisi olan Macit, fırsat buldukça kaleme sarılarak duygu ve düşüncelerini şiir formatında dile getirmekte ve okurlarıyla paylaşmaktadır. İlerleyen yaşına rağmen, onun duyguları genç ve dinamik bir insanınkilerden farksızdır.
1939 yılında Trabzon’a bağlı Yeşilova köyünde dünyaya gelen Şair Halit Macit, bugüne kadar üç şiir kitabı yayımlamıştı. Eski şiirlerinden seçmelerin yeni şiirlerle bir araya getirildiği eser olan “Arzuhal” onun dördüncü şiir kitabı oluyor. Kitabın ilk sayfasındaki “Şiir, gören bir göz, duyan bir kulak ve haykıran bir dilin mahsulüdür.” sözü şiir türünü çok güzel anlatıyor. Gerçekten de öyle değil midir şiir? Herkes görür ama şair bir başka görür. O, ayrıntılarda nice güzellikleri yakalayarak okuyucusuna sunar. Herkes duyar ama şair en düşük tondaki sesleri de duyar. Şair toplumun temsilcisi olarak toplum adına konuşur, konuşmakla da kalmaz, adeta haykırır. Sözün bu noktasında şair Mehmet Emin Yurdakul’un, şairin misyonuyla ilgili şu dizelerini hatırlıyorum: “Bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et; /Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet,/Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir”
Kıymetli şair Halit Macit’in son kitabı olan “Arzuhal” “İçindekiler” bölümüyle başlıyor. Daha sonra Mustafa Yazıcı’nın “Sunuş” yazısını görüyoruz. Onu Araştırmacı-Yazar Murat Yüksel’in “Bir Ömür Bir Şiir” yazısı izliyor. “Kısa Özgeçmişim” adlı yazıda şair hakkındaki bilgilere birinci ağızdan ulaşabiliyoruz. Macit’in son eseri olan “Arzuhal” kitabı beş bölümden oluşuyor. Kitabın birinci bölümü “Yazar Hakkında Görüşler”e ayrılmış. Bu kısımda Dr. Sami Ateş’in “Kemalist Atılım Birliği”, Necip Saraçoğlu’nun “Sunuş”, M. Nihat Malkoç’un “Bir Beyefendi Şair: Halit Macit”, Hüseyin Albayrak’ın “Bir Gönül Dostu Şair Halit Macit” isimli yazıları ve Murat Yüksel’in “Trabzon’a Mektup-5”, Ali Rıza Yıldız’ın “Şair Halit Macit Bey’e” , Av. Aydın Kahraman’ın “Halit Macit” adlı şiirleri takip ediyor.
“Arzuhal” in ikinci bölümünde Macit’in eski kitaplarından en beğendiği şiirlere ve yeni kaleme aldığı şiirlere yer veriliyor. Kitabın ikinci bölümünde 51, üçüncü bölümünde 44, dördüncü bölümünde 62, beşinci bölümünde ise 74 şiir bulunmaktadır. Bölümlerdeki şiirleri topladığımızda söz konusu eserde 231 tane şiirin yer aldığını görüyoruz. Bu arada kitabın değişik yerlerinde olmak üzere 56 tam sayfa resme yer verilmiş. Bu resimlerin bir kısmı manzara, bir kısmı şairin gezip gördüğü yerler, bir kısmı da kendi resimlerinden oluşmaktadır.
Trabzonlu Halit Macit, şiirlerini halk şiirimizin vazgeçilmez ölçüsü olan hece ölçüsüyle ve dörtlük nazım birimiyle yazmaktadır. Fakat yazdıklarını incelediğimizde bir kısım şiirlerinde ölçü, durak ve kafiye kusurlarının olduğunu görüyoruz. 231 şiirin çoğunda dörtlük nazım birimine yer verilmiştir. Şiirlerini halk şiiri tarzında yazan Halit Macit tapşırma(takma ad, mahlas) kullanmamaktadır. Koşma(güzelleme, taşlama, koçaklama) nazım şekliyle yazdığı şiirleri çoğunlukta olsa da semai türünde yazdığı şiirlere de rastlanmaktadır.
Halit Macit’in şiirlerinde “aşk, bayrak, akşam, deniz, sıla, hazan, kadın, sonbahar, zaman, gönül, toprak, arkadaş, gençlik, dağ, tarihî şahsiyetler, memleket, gurbet, anne, asker, gece, hüzün, ayrılık, vuslat, tabiat, çocuk...vb.” birçok temanın işlendiğini görürüz.
Halit Macit, zaman zaman toplumun kötü gidişatını eleştiren taşlamalar da yazmıştır: “Bozulmuştur şu dünyanın düzeni/Belli değil çirkin ile güzeli/Neler olmuş devir bizden geçeli/Eyvah beni, eyvah beni, vah beni!...// Bulut oldu, yağmur oldu, sel oldu/Evlat oldu, yavru oldu, el oldu/Ateş oldu, duman oldu/kül oldu/ Eyvah beni, eyvah beni, vah beni!...”
Halit Macit, bazı şiirlerini geleceğimizin teminatı olan çocuklar için yazmış, onlara mutlu ve müreffeh bir dünyanın yolunu göstermeye çalışmıştır: “Toplan, kaynaş, ol kardeş/Huzurlu dünyayı seç/İlmin, irfanın yolu/Bundan geçer bil kardeş// Çayır çimen, dağ bayır/Eğlenelim, gezelim/Huzurlu dünya için/El eleyiz güzelim.”
Karadeniz’in, özellikle Trabzon’un yaylaları dillere destan güzellikleri bağrındakilere doyasıya yaşatır. Şair Halit Macit “Yaylalar” adlı şiirinde bu güzelliklere değinir: “Yine yeşillendi bizim yaylalar/Ana ceylan yavrusunu arıyor/Koyun kuzu meler durur bir yanda/Bir yanda dilberler saçın tarıyor//Kara kaş altında ahudur gözler/Güneşten kavrulmuş ay gibi yüzler/Koyunlar meliyor, kuşlar yol gözler/Yavrum sen gideli geçmiyor günler”
Halk şiiri tarzında eser veren şairlerin hemen hepsi de doğup büyüdükleri memleketlere duydukları özlemi şiirlerinde dile getirmişlerdir. Çünkü çoğu ya okumak için, ya askerlik için, ya da para kazanıp ailesine bakmak için çok sevdikleri memleketlerinden, köylerinden göç etmek, büyük şehirlerin kalabalığına karışmak zorunda kalmışlardır. Şair Halit Macit de doğup büyüdüğü topraklar olan Yeşilova’dan ayrılmış, şehre göç etmiştir. Fakat çok sevdiği Yeşilova’yı bir türlü unutamamıştır. Şu dörtlük bunun kanıtıdır: “Ateş yakar, su söndürür bilinsin/Yanar söner sen ne biçim kömürsün?/Bırak aşkın bu sinemde gömülsün/ Yine özüm sözüm sardı Yeşilova’yı //Kader bize aldan kaftan biçeli/Çaresizim aşktan şerbet içeli/Hayli zaman oldu köyden göçeli/Yine özüm sözüm sardı Yeşilova’yı”
Zaman kavramı şairlerin en çok değindikleri temalardan biridir. Hemen her şair zamanın hızlı geçişinden ve içinin doldurulamayışından şikayet eder. Zira ömür sayılı günlerden ibarettir. İnançlı bir insan olan Halit Macit “Ezanlar” adlı şiirinde “Ezanlar okunup geçiyor bir bir/Sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı derken/Zaman akıp gidiyor ellerimden…/Bir şeyler alıp götürüyor benden…” diyerek zamanın akıp gitmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirmektedir. O, zamanla ölüm arasında da bağlantı kurarak dünya hayatını da şöyle sorgulamaktadır: “Hırs ve arzular üstüne kurulan dünya/ Her dönüşte bir bir yükünü atar/Ummana açılan sessiz gemiler/Yeni yüklerini almaya döner” Buradaki “liman” imgesi bize Yahya Kemal Beyatlı’nın “Sessiz Gemi” şiirini hatırlatmaktadır. Zira Beyatlı “Artık demir almak günü gelmişse zamandan/Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan” demişti.
Ölüm konusunu şiirinin başköşesini buyur eden Halit Macit, her şair gibi bu konuya birçok şiirinde değinmiştir. “Bir Ses” de bunlardan biridir: “Bir ses duyuyordum beni çağıran/Ağaran saçlarımın ak tellerinden/Uyandım sonuna gelmişiz baharın/İstasyon görünüyordu birkaç kilometreden/Artık çok geç kendimi buldum, kaybederken...”
Belli bir yaşa gelen kişiler, geçmişe ve ellerinden uçup giden gençliğe özlem duyarlar. Şairlerin kaleme aldıkları şiirlerin çoğu, geçmişe ve kaybettiklerine dairdir. Cahit Sıtkı’nın “Otuz Beş Yaş” şiiri varsa Halit Macit’in de “On Sekiz Yaş” şiiri vardır. O, bu şiirinde on sekizli yaşlarına özlem duyar: “Âh on sekiz yaş âh!/Oturup ağlamak istiyorum âh!/Hani nerdesin, kimin kanında? Âh on sekiz yaş âh!//Soğukta üşüdüm, sıcakta yandım/Yaşarım sanmıştım, amma aldandım/Bir anlamsız hırsla dağa tırmandım/ Âh on sekiz yaş âh!/”
İnsanı ayakta tutan en büyük güç, yarınlara dair besleyip büyüttüğü ümitlerdir. Hiçbir şeyimiz olmasa da ümitlerimiz her dem taze ve genceciktir. Zaten kişinin ümidi tükenmişse yaşama gücü de tükenmiş demektir. Zira ümidi tükenen kişi, benzini tükenen araba gibidir. Araba nasıl yakıtsız yürümezse, ümitsiz insan da yığılıp kalır. Halit Macit “Ümit” adlı şiirinde bu güzel duyguyu şöyle dile getiriyor: “Bitmez tükenmez yarıştır ümit;/Menzile kısadan varıştır ümit;/Bazen savaş, bazen barıştır ümit;/Çalışmak ağaçsa, talaştır ümit…”
Tarihte yaşanmış belli dönemler vardır ki asla unutulmazlar. Çanakkale de o müstesna dönemlerden biridir. Çanakkale’yi şiirlerine konu edinen şairler, o büyük savaşı anlatırken sanki o günleri bizzat yaşamışlardır. Halit Macit de şiirlerinde bu büyük zafere yer vermiştir: “Ufukta göründü bir kızıl güneş,/Denizler kor oldu, yükseldi ateş/Mevziler savruldu, tabyalar düştü/Süngünün ucunda sönerken ateş// Hücum emri geldi, koltukta kelle/Mevziler çanaktır boğazlar kale/Şahlandı Mehmed’im coştu bir kere/Namerdin kabridir dağ, bayır, dere...”
Halit Macit, şiirlerinde sade bir dil kullanmıştır. Şiirlerinde açık anlatımı tercih etmiş, imgelere pek başvurmamıştır. Onun şiirleri büyük küçük, herkesin anlayacağı düzeydedir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.