- 785 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Eğitimin makûs tarihi.
Halkın arasında , adı,4+4+4 olarak bilinen ama pek de anlaşılmayan eğitimle ilgili 6287 sayılı yasa 11 Nisan 2012 günü resmi gazetede yayımlanarak,yürürlüğe girdi.
Ülkemiz eğitim tarihine kısaca bakacak olursak,eğitimde her üç askeri darbe ya da müdahalenin belirleyici rol oynadığını görürüz:
222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu bir 27 Mayıs ürünüdür( Ocak/1961); 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu bir 12 Mart ürünüdür( Haziran/1973);" Kesintisiz 8 Yıllık Eğitim"olarak bilinen 4306 sayılı yasa da bir 28 Şubat klasiğidir.( Ağustos/1997 )
Bu anlamda ilk kez sivilllerin bir yasa yapma fırsatını yakalamasına sevinmiştim ama bu biçimde olacağını tahmin etmeden/edemeden...
İktidar ve muhalefete partileri,eğitimin "zorunlu" ve "12 yıl"olmasında hemfikirdiler.Gürültü ve tartışmalar,bunun kesintili mi,kesintisiz mi olmasından çıkmıştı.Herkes "mesaj" ya da "konuyu" baz alıp,maşeri vicdanda karşılık bulmaya çalışmış;ancak bilimsel bir gerçek gözden ırak tutulmaktaydı.Mesaj ya da konu kadar,onu söyleme biçimi önemliydi.Dahası biçim çok daha önemliydi.Son araştırmalarda,"konu",yüzde 7 oranında etken iken,söyleme biçimi yüzde 55 olup,neredeyse sekiz katıdır.Bu anlamda TBMM’si iyi bir görüntü verememiştir.
Ülkemizde eğitim süresinin 12 yıla çıkarılmış olması( kesintili veya değil fark etmez) doğru bir tercih/karar olmamıştır.Çünkü ülkemiz eğitiminin,süreden önce,nitelik,içerik,program kalitesi,bilginin nesnelliği,tarihi gerçekliğe uygunluğu,öğretmen kalitesi gibi sorunları vardır ve maalesef bunlar devam etmektedir.Ortaöğretim yani liseler isteğe bağlı olmalıydı...
İşe "Kemalist Toplum" ya da "Dindar Gençlik" yetiştirme projesi olarak başlarsanız,sonuç ortada."Aynı metodları" kullanarak,farklı sonuçlara ulaşmayı beklemek olur bu.Bunun böyle olmadığını,uzun tarihi tecrübemiz bize hatırlatmaktadır.
Bir yurttaş olarak,bu durumda,benim eğitimi sorgulama ve eleştirme hakkım doğar."Devletin böyle bir proje üretmesi/dayatması hakkı mıdır?" diye sormak isterim.Hele hele "ideolojisiz bir anayasa" fikrinin en yüksek katlarda dahi dillendirildiği dönemde.
Eğitimin bir "devlet" değil,siyasi iktidar işi olduğuna inanır,son sözü de siyasetin söylemesini demokrasinin "olmazsa olmaz şartı" olarak kabul ederim.
Bu anlamda yasa siyasilerce yapılmış-ki olması gerekendir-,ama eksik hatta yanlış yapılmıştır.Konu tartışmaya açılmamış,değerlendirme süresi çok kısa tutulmuş,sık sık "Şura Kararlarına" vurgu yapılmıştır.Oysa eğitim şuraları da bürokratik mekanizmalardır sonuçta.
İş bir oldu bittiye getirilmiş;"devasa" sorunlar zamana yayarak/yayılarak "uykuya yatırılmıştır."Mesela ilköğretimdeki "Öğrenci Andı" konusu hiç denecek kadar az konuşulmuştur.Bu derinlikli olarak tartışılmalıydı.Gerçi Milli Eğitim Bakanı televizyon programlarında bunu doğru bulduğunu söylemekte ve gerekli olduğunu savunmaktadır.
Oysa bu olaya şöyle de bakabiliriz:Bir konunun yasada olması kanunilik ilkesine uygundur yani meşrudur ama her meşru olan şey de hukuka uygun değildir.Tıpkı yüzde 10’luk seçim barajı gibi.Kaldı ki yeni yasayla ilköğretim çağı,6-13 olarak belirlenmiştir,hem de doğru biçimdir bu.( Bence yeterli olan süre budur,sekiz yıl ve kesintili.) Ancak 15 yaş altı çocuklara "yemin verdirilmez" kuralı vardır hukukta.Mesela Ceza Muhakemesi Kanunu 50.maddesi böyledir.Dolayısıyla "Öğrenci Andı" epeyce sorunu yanında,hukuki olarak da problemlidir.Hukuk devleti olmak,evrensel hukuk normlarının hayat bulmasıyla olacaktır diye düşünüyorum.Kaldı ki Cumhuriyet’in ilk on yılında okullarda "Öğrenci Andı" okutulmamıştır/yoktur.
Bu uygulama 10 Mayıs 1933 yılında başlıyor.Talim Terbiye Kurulunun 101 sayılı kararıyla.
"Ana dilinde eğitim" talebi yeni yasada yoktur.Dolayısıyla yeni bir anayasa yapılmadan eğitim sorununun çözülmeye çalışılması zamanlama açısından doğru olmamıştır.
Yeni eğitim yasasında beş yaşını eylül ayı itibarıyla dolduranlar 6(Altı) yaşında sayılmaktadır.
Bu yaş hesabı kesinlikle yanlıştır.
60 aylık çocuk 6 yaşında olursa/sayılırsa,
48 aylık çocuk 5 yaşında,
36 aylık çocuk 4 yaşında,
24 aylık çocuk 3 yaşında,
12 aylık çocuk 2 yaşında,
0 aylık çocuk 1 yaşında demektir.Yani doğduğu günde!
Yasada 6-13 yaş aralığı doğru,tabloda anlatmaya çalıştığım gibi yaş hesabı kesinlikle yanlıştır.Bu kabul edilebilir mi hiç?" Girilen değil,bitirilen yaş " esas alınsaydı sorun yoktu.72 ayı dolduran ifadesi yeterdi/yeterliydi.Bakanlığın "yaş sınırını" şimdilerde 66 ay olarak açıklaması bence inandırıcılıktan uzaktır ve "kendisiyle çelişmedir."Bu konuya "hazırlıksızdır" ve "göç yolda düzülür "mantığıdır!(Bu kadar tecrübeden sonra daha sağlıklı hesap yapacak kapasitesi vardır bu toplumun.)
Madem bunu böyle yapacaktınız da daha yasa çıkarken neden 60 aya çektiniz ki ilkokula başlama yaşını diye sormak gerekir!
Ayrıca yasada,ortaokul kavramının yanına,"imam hatip ortaokullları" ifadesi konulması doğru olmamıştır.Ortaokul kavramı açıklardı/açıklıyor her şeyi.
"Eğitim" kavramının kendisi de sorunlu bir kavramdır.Esas konuşulması gereken,öğretim olmalıydı ya da öğrenim hakkı!Ayrıca ülkemizde sık sık referans yapılan 3 Mart 1924 tarihli "Tevhid-i Tedrisat Kanunu" dahi "öğretim birliği"nden bahseder;eğitim birliğinden değil.
Zamanın ruhunu yakalamaya çalışan bir insan olarak Federal Almanya Anayasasını da okumak istedim.Yasanın 2.ve 19.maddeler arasındaki 18 madde,insanın temel hak ve özgürlüklerine aittir ve vurgusu da esasen şudur: Öğretim özgürlüğü...
Yakın zamanda 2012 yılı YGS sonuçları açıklandı.(Nisan ayında.)
50.805 aday "0"çekti üniversiteye girişteki ilk sınavda.
Eğitim/öğretimin "makûs tarihini"nden bahsedip de Sakallı Celal’i anmamak olmaz.Sakallı Celal,1925’lerde Ankara’da lise müdürüdür ve dilimize pelesenk olmuş epeyce sözü vardır.
Eğitimin bu "yalnız" adamı,soyadı kanunuyla birlikte,"Yalınız" soyadını almış,tahsil-cehalet paradoksunu da şu veciz cümlesiyle açıklamıştır:
-Bu kadar cehalet,ancak tahsille mümkündür.
Korkarım ki,zorunlu 12 yıllık eğitim modeli Sakallı Celal’i bir kez daha doğrulayıcı sonuç/sonuçlar doğuracaktır.
Ve ilk sınavlara girildiğinde,50 bin sayısının 100 binlere ve daha yukarılara çıkması işten bile değildir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.