- 1065 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Din Ve Hukuk
Din Ve Hukuk
Din inancın pratiğidir. Hukuk ise toplumsal hayatın verimli sürdürülmesinde insanların birbirine karşı özgürlük alanlarını korumak içindir. Dinlerin tamamı Orta Çağ’da gelmiş olan peygamberlerin ilahi, kutsal öğretileridir. Kutsal kitaplarla perçinlenmiş olan bu kurallar güncellenemez. İçtihat ile biraz açılmaya çalışılsa da yenilikçileri bidat yapmakla suçlarlar ve yol bu şekilde kapatılır.
Dini esasları hukuka sokmak isteyenler olabilir, hukuk kurallarını dine sokmak isteyenler de olabilir. Dinde reform yapmak veya dini esaslarla(teokratik)yönetim benimseyenler.
Dikkat edilmesi gereken husus dinin inanç boyutunun olmasıdır. İnancın çeşitliliği insanlar adedince olabilir. Hukuk ise güncel ihtiyaca cevap verecek şekilde devamlı yenilenir. İnsanların illa bir dine inanmak zorunluluğu ise zaten yoktur.
İnançlar hukuka sokulur ise Osmanlı’da olduğu gibi yabancılara ayrı hukuk kuralları uygulanmak durumunda kalınır.
Güncel olduğundan bahsedeceğim, kürtaj konusunda herkes bir şeyler söyler ama asıl söz kadınındır. Kürtaj onun bedeniyle alakalıdır çünkü. Kürtaja “Cinayet” denecek ise cinayetin hukuki tanımının içine kürtajın da kanuna konulması gerekir. Cinayet canlı doğmuş bir bedenin katledilmesi çünkü. Hamile anneye yapılan saldırıda ceninin ölümü yine annenin hakkı olarak görülür. Doğmamış olan ceninin akıbetini kimse bilemez. Çocuk canlı doğduğunda tüm haklarını alır. Hangi topraklarda doğmuşsa oranın hukukundan yararlandırılır. Reşit olduğunda dilediği tercihi yapar.
Kadın kendi bedeninden bir canlı çıkarmak isterse veya istemez ise bu onun kendi özgürlük alanıdır. Kutsal inançlarla bu hakkı elinden alınamaz.
Hamile kadın bir kişidir, canlı doğum yaptığında da bir kişidir. Doğan bebek ayrı bir kişidir. Yani doğmadan kişilik ve hukuksal haklar elde edilemiyor. Olacak oğlana don biçilmez yani.
Kadın hamile kalıp kalmamak konusunda nasıl özgür ise bebek doğurup doğurmamak konusunda da özgür olmalıdır. Danışma makamları olan din adamları ya da tıp doktorları sadece görüş bildirebilir. Bebeğini doğurmak istemeyen kadına “Cani”, kürtaja da “Cinayet” denilecek ise bunu da söyleyecek makam kanunlar dahilinde savcıdır. Din adamı veya tıp doktoru yada başkaları değildir.
Orta Çağ engizisyon mahkemelerinde din adamların iddia ve yargı makamında olmasının sonuçlarını herkes bilir!
Son tahlilde; herkes dini inancında özgür olmalıdır. Neye, nasıl inanacağına kendisi karar vermelidir. İnanç esasları konusunda herkes aynı hizada olduğundan kimse kimseye hesap vermek zorunda değildir. Kimse Allah veya kendi inancındaki ilah adına (Sanki vekalet almışçasına) başkasından hesap soramaz! İnanç esaslarıyla hukuk kuralları arasında ne kadar yakınlık olursa toplumda o kadar huzur olur. Ama bu yakınlaştırma hukuktan kısarak ya da dinden azaltarak olmaz. Çünkü insanlar adedince farklı inançlar olacaktır. Bunun önü açıktır. Kimse çoğunluğun inanç anlayışına kurban edilemez.
Saygılar;
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
ceninden söz ediliyor da, sahi nedir o? nereden gelmiştir nereye gitmektedir, doğmasına izin verilirse eğer bir ruh da taşıdığı görülmektedir. Neden? çünkü Rabb'im onu yaratmıştır, ruhu vardır zaten ve zamanı gelince bedenle birleşmektedir. Kürtaj bir cinayettir, yaradılmış canlının yolunu kesmektir, islamiyette bu böyledir, inanmayanların durumunu bilemem ama bize göre katildir o yola meyledenler ve cezasını da görecektir Yaradan'ın emriyle.
Ahmet Bektaş
Ahmet Bektaş
" Kadın kendi bedeninden bir canlı çıkarmak isterse veya istemez ise bu onun kendi özgürlük alanıdır. Kutsal inançlarla bu hakkı elinden alınamaz. "
Eğer bir kişi müslümanım diyorsa bu onun hakkını elinden alır.Dediğiniz gibi dinde zorlama yoktur.Dinde zorlamadan kastedilen din seçme özgürlüğüdür.Bİr kişi İslam'ı seçmişse kısıtlamalar başlar.Eğer derinine inilecekse tefsir kitapları açılır okunur.Söz konusu Türkiye olduğu için yani müslüman bir ülke olduğu için diğer dine ve ya hukuk kurallarına mensup değerler bizleri ilgilendirmez...
karakurt7 tarafından 6/5/2012 6:06:40 PM zamanında düzenlenmiştir.
karakurt7 tarafından 6/5/2012 6:06:49 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ahmet Bektaş
ilişki ile döllenmeyi müteakiben embriyo 6 hafta üzeri bir sürede rahime tutunup/yerleşiyor böylelikle de cenin gelişimi ana rahminde devam ediyor
şahsi fikrim bu aşamadan sonra kürtaj yapılmaması yönündeyse de gerekli hallerde bu aşamadan sonra bile tıbbi biyolojik psikolojik gelişmeler ile zorunluluklar herhangi bir safhasında müdahale ile hamileliği sonlandırabiliyor
anne adayı; özel sıradışı durumlar sebeplerden dolayı gebeliğini sürdürmek istemiyebilir (kaldıki geçerli zorunlu sebepler yoksa normal şartlarda hiçbir anne adayı -hormonlarının da desteği donanımındaki annelik içgüdüsü ile- bebeğine keyfi kıyamaz)
düşüncem gebe kadın; ilk 6 haftalık sürede doğurmama kürtaj hakkına sahip olabilmeli ..halen uygulanan 10 haftalık süreci ise şahsen uzun buluyor sıcak bakmıyorum hamilelik riski varsa ve istenmiyorsa bu durum hasta takibe alınıp 5-6 . haftada tıbbi önlem operasyon ne ise uygulanabilmelidir
ve tabii ki de insanım diyen herkes/ hepimizin önceliği.. istenmeyen gebelik öncesi ilişkide korunma tedbirlerine azami dikkat edilmesi yönündedir ve sağlıklı normal bireyler olarak kürtaja gerekli durumlarda ve süresi içinde sıcak bakan ne anne (baba) adayları, ne bi şekilde kürtaja sıcak bakanlar ne de kürtajı gerçekleştiren doktorlar.. önyargılarla ipi çekilmek istenen dinsiz imansız bebek kasabı cani vb değil
***
tüccar zihniyetlerin çıkar senaryolarınca savaşan bir dünya
ve güç dengelerinin! kefelerinde.. silahla tanıştırılıp..kahramanca kefene sarılan,
hamaset edebiyatıyla şişirilen duyguları tartılan yine bi dünya insan...
ve hep silah sahiplerinin kazandığı genç- masum sessiz bedenlerin ise toprağa karıştığı
sonu gelmez, kirli oyun
uludere faciası.. failleri ile devletin sorumlulukları üzerine tartışmalar sürerken konuyu kaza mı cinayet mi açmazında 'her kürtaj bir uluderedir' polemiğine taşımak ve bunu
(ki sorarlar yetkili mercilere ..kürtaj uygulamaları konusunda samimi rahatsızlık duyuyor idiyseniz yasal gerekli düzenlemeleri neden bu saate kadar yapmadınız,)
kadını -anneyi; bebek katili.. sokağa dökülüp pankart açan azgın bir güruh..
çoğunluk erkeği ve dahi devleti de bu sosyal yaranın dışında hakim savcı rolüne taşıyarak
yapmak (çok şey söylenebilirse de) tek kelime , talihsizliktir.
***
hem anne hem Allaha inancı tam biri olarak bu kürtaj konusunda yazmayacağım daha başka deyip yine de yazmam :/
gösteriyor ki kadınları sokağa döken acımasız ucuz polemiklere daha fazla sabrın kalmayışı :(
paylaşıma ve sağ duyu sahibi incelikle düşünen her insana şahsınızda teşekkürler