Küretaj Ve Bilimsel Kakalaşım
Bu konuda hemen herkes düşüncelerini kaleme döktüğünden sıranın bir gün bana geleceği korkusuyla ve hazırlıksız yakalanmamak gayesi ile aklımın ardında kalan kısımdaki fikriyatımda şekillenen bazı "resmi hizmete mahsus" cümleleri arz ederek sıramı savmayı murat eyledim.
Bildiğiniz gibi son günlerde her ağzı olanın bilir bilmez hakkında konuştuğu, konuşamayan kesimin ise burnunu soktukları gündemin en efektif konusu, küretaj.
Evet, tıbbi olarak “küretaj denilen halk arasında (kahvehanelerde, dolmuşlarda, halk otobüslerinde, komşu ziyaretlerinde) ise “kürtaj” denilen müdahaleden bahsetmenin omuzlarımda tarihi bir vazife olduğuna karar verdim.
Annemin bir ömür boyu ebe olması hasebiyle bu konudaki ihtisasımın çocuk yaşlarda başladığını ve her geçen gün merak ve alaka ile arttığını itiraf etmeliyim.
Bu hususta bir kitap yazacak kadar bilgi ve belge sahibi olduğumu itiraf edeyim. Belge derken “tıbbi belge” den bahsettiğimi anladığınıza olan inancım –ne yalan söyleyeyim- zayıf olduğundan, üstüne basa basa bir daha belirtiyorum ki bu belgeler tamamen “tıbbi” niteliklidir.
“Üstüne basa basa “ dan kasıt ise tamamen dikkatinizi çekmek için kesinlik ifade etmesidir.
Yoksa “kıs kıs” gülmenizi gerektirecek bir sebep yoktur.
Yazının bu bölümünden sonra ben de halkımız gibi kürtaj kavramını kullanacağım. Böylece kendimizi mahalle kahvesinin rahat ortamında hissedebilir, konuya derinlik kazandıracak sorularınızı ve düşüncelerinizi alenen tartışabiliriz.
Burada dikkatinizi başka yere vermeyin. Derinlik derken konunun derinlemesine irdelenmesi ve meselenin bütün çıplaklığıyla ele alınması kastedilmektedir.
Lütfen, değerli okuyucu “bütün çıplaklığıyla ele almak” tan kastımız ise, gizli saklı bilgi ve aklımızda soru kalmamasıdır. Yoksa bahse konu azaları bütün çıplaklığıyla ele almak düşünülmemiştir.
Bu konularda merak ettiğim halk deyimiyle “kürtaj” olayında kadının “Sporogoni” (yani sporlanarak) yöntemiyle hamile kalmış gibi kabul edilmesidir. Bu insanın “küretaj” aşamasına gelmesi sürecine kadar ortada herhangi bir “le puste” denilen erkek yok mudur?
Yani ortada “eşeyli “ üreme mi,”eşeysiz” üreme mi vardır?
Üreme eşeysiz ise bu “ le puste” lere diyecek bişey yoktur.
Ancak durum tamamen “eşeyli üreme “ ise ortada bir "erkekim” ve icrai noktada “erkecimlik “ vardır.
Anne karnındaki bebeğin durumu ve annenin durumu hakkında memleketimizin bütün alakalı kurumlarının görüşü alınmış,en son “Seyir Hidrografi ve Oşinografi” dairesi Başkanlığı “ mız tarafından konu ile alakalı DENİZCİLERE DUYURULUR.
16 HAZ 10 TARİHİNDEN İTİBAREN İKİNCİ BİR DUYURUYA KADAR 41 57.00K, 034 35.40D İLE 41 57.83K, 034 35. 03D MEVKİLERİNİ BİRLEŞTİREN HAT BOYUNCA, DEŞARJ BORU HATTI İNŞAA ÇALIŞMALARI YAPILACAKTIR.” Açıklamasında bulunmuştur.
Bu sebeple ne annelerin ve anne adaylarının ne de bu konuda (eşekli üre… Pardon eşeyli üreme ) baba ve baba adaylarının fikirlerine gerek kalmıştır.
Bu sebeple memleketimiz dâhilinde bir takım bölücü-bülücü ve büzücü mihrakların fişfiklemesiyle bazı rahim sahipleri meydamlara hücum etmiş ve nümayişlerde bulunmuştur.
Bunlardan bir kaçının Taksim’de anıtın kuzey tarafında sallandırması halinde memleketimizin dâhilindeki bu asayiş zafiyeti “berkemal” vazşyete gelecektir.
Daha önce bu sayfalarda yazdığımız ilmi ve fanfinolojik yazılarımızda “kadınların dövülmesinin “ gerekliliği üzerine bizzart yaptığımız deneysel
araştırmalarda elde ettiğimiz kat’i sonuçlar birer “bilimşel yasa” haline getirilmiştir.
Bu bilimsel yasalar “ döv kadını, al tadını”, “döv kızını,al hızını” ve “ fanfinfona evet ,kürtaja hayır” veya "sorma hatır,yatır batır" şeklinde nesmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bir senedir yürürlükten çıkmasını beklediğimiz halde ,orda ne varsa giren çıkmamaktadır. Bu da halkımızı tabiatıyla endişeye sevk etmektedir.
Bir başka husus ise “Kürtaj” sırasında fikri sorulan ceninlerden ve fetuslardan herhangi bir cevap alınmamasıdır. İtirazı olan olsa içerden “ Almayın laa a…nıza k..yiim” demez mi, der:
Aha bu fetuslar demiyor işte. Bir tek Fetus bu konuda fikitlerini söyledi,onu da hepiniz televizyonlarda seyrettiniz zaten,ben şimdi adını verip de g….t altına gitmiyim müsaadenizle .
Evet, bilimsellik böyle bişey değerli okuyucuklarım. Bakın nasıl da “fetus metus, cenin” gidiyorum. Şerefsizim bu konuda bi gaz aldın mı gidiyosun zati. Ondandır bu hararet memlekette.
Değerli hanımlara buradan seslenmek istiyorum. Artık devletimiz “tecavüz” den doğan çocuklara bakacak. Sevinçlerimizin kursaklarımızı depreştirdiği bu haber memura verilen 4+4 den sonra aldığımız en muhteşem haber olduğundan burada hep beraber “ Halllooooo lo lo loooooooo Lalooooo laloooo” diyerek istisnai bir tezahürat yapabiliriz.
Bir düşünün ( sadece bayanlar değil..lütfen erkek okuyumcu sen de zorla gendini ) , akşam eve giderken,asansörde, mezarlıkta ,karada,havada,her zaman ve her yerde size ,kızınıza ,karınıza,ananıza ,bacınıza tecavüz ettiklerinde olur da hamile kalırsa sktret pşikolojisti ni yaa) ve de doğurmak mecburiyetinde kalırsa ,işte doğacak o çocuğa yüce Devletimiz bakacak.
Daha ne istersin bre gafffillll !!!
Daha ne istersin !!!!
Hem düzüleceksin, yani sıraya düzüleceksin, hem de çocuğa devletin bakacak.
İnsan içinden “gel de tecavüz olma” demek geçiyor değil mi?
Her türlü imkân var.
Siz de biliyorsunuz fakat gaflette olduğunuzdan ve bazılarınız da hainliğinden bilmemezlikten geliyor. Neymiş “tecahüli arif” miş. Ben Arif maarif anlamam, devletin imkânları sizin için, bizim için.
Devletimizin kimsesiz çocukları nasıl itina ile baktığına hepiniz şahitsiniz.
Devletimiz o kimsesiz çocuklara cinsel taciz yapıldığında koskocaman “müfettişi” hemen o yetimhaneye göndermiyor mu?
Bir de bakınız o kimsesizlere okul müdürlerinden, güvenlikçilerden, esnaftan yani toplumun her kesiminden pezemenklerimiz cinsiyet farkı gözetmeden tacizde bulunmuyor mu?
Konu açıldıkça açılıyor değerli okumuşlar.
Bu konu ince bir konu olduğundan dikkatli olmamız gerekmektedir.
Devlete güvenin ve her şeysinizi devlete teslim etmeyin.
“Üç çocuk “ yapmaya karar verenlerin de çocukları “eşeyli üreme “ metodu ile yapmalarını tavsiye ederiz.
Aksi halde sporlanma veya mitoz bölünme ile olurlarsa ve ilerde ülkede bakan gibi bir şey olurlarsa ,anamızın kar yağan yerlerine bu sefer Etna yanardağı inşa ederler maazallah.
Saygı ile.
İprahim Teferrika-Tunus
YORUMLAR
bu küretaş meselesi ve devlet babanın babalığı ancak bu kadar güzel anlatılırdı.
Çok bilimsel anlatımdı tebrikler biran düşündüm çocukken annesinin asistanlığını yapmış olabilir mi diye
Tebrikler
Saygılar
erolabi
merak işte .
saygı ile.
gülüm hem güldürdün hem düşündürdün......yüreğinmi okka gibi....saygılar sevgiler
erolabi
Hakikatten çok önemli bir mesele memleket için. Bir yönü ile de hastanelerden sağlıksız kaçak kçek yerlere düşecek bu operaşyonlar.
bir yandan da toplumda giderek artan bir talep var..
Saygı ve selamlarımla.
Ohoo siz halan ordasınızmıdırlar...Hele buna tavvv...o nasi koni ele...heç yakışmış...derdi bizim foter sebo...Bu yazıyı yazmak adamda iki kilo yürek ister oda sende var....selamlar
erolabi
Yürek değil de en azından bir değineyim dedim.
saygı ve selam ile.
erolabi ne diyim biz koca kız olmuştuk hala böyle konuları annemler bizim yanımızda konuşmazdı.
Annemin misafirleri gelirdi, bize bi kaş, göz haydaa... biz doğru kapı dışarı. Meğer içlerinden biri az önceki meseleden müzdaripmiş.
Şimdi ben sana nassıl yorum yazzım ki. Utanırım abi :(
erolabi
Bütün anneler aynı.
Annemin kitapları vardı "Köy Ebesinin El Kitabı" en çok aklımda kalan.İçerisindeki bbek reismlerine bakardın annem hastanede olunca.
Doğarken , anne karnında fotoğraflar ..
haklısın yapma zaten. Selam ve saygı ile.
Biliyorum hiç bir alaka yok ama yine de aklıma aşağıdaki şarkı geldi nedense...
Çok sevdim suç sayıldı
Hiç sevmedim kabahat
Bir his diyorki bana
Öl de kendini arat.
Konuşsan suç, sussan kabahat...Öylesine b..ktan bir konu.
Selam ve saygılar.
erolabi
Konu hakkında konuşmayan kalmadı...Ben bile bişeyler dedim yani...
Saygı ile.
Senin yazılarını okurken gülüyor aynı anda düşüncelere kapılıyorum çoğu kez. Seni Allah için seviyor ve bir okadar saygı duyuyorum.
Bana kardeşim derken, daha yüksek bir derece ile sana abi diyorum ve ellerinden öpüyorum.
Yazdıklarının müsebbibini ve seni .....t altına gönderecek olanı savunmadığımı bilmeni isterim.
ama kendi duygularıma eş olan duyguların kaleme aldığı yazıyı tekrardan sana okutmak ta isterim. Tabi sen bu yazıyı daha evveş okumamışsan.
alıntı..
5 ekim: Bugün var edildim. Buradayım. Varım. Müthiş bir duygu bu. Var olduğumu henüz annem ve babam bilmiyor.
Bir elma çekirdeğinden bile küçüğüm. Ama ne de olsa, ben benim. Varım ya! Bu bana yetiyor. Henüz bedenim belli belirsiz, yüzüm yok ama, varlığımı ve benliğimi hissedebiliyorum. Bir kız olacağım ve bahar...da çiçekleri seveceğim.
19 Ekim: Biraz büyüdüm. Kımıldamam mümkün değil. Annem henüz farkında değil ama onun kanıyla besleniyorum. Kalbini dolaşıp gelen sımsıcak kan bana geliyor. Beni sevecek bir kalbin kıpırtılarını şimdiden hissediyorum. Annem beni çok sevecek. Annem için güzel bir sürpriz olacağım.
23 Ekim: Hiç göremediğim bir el ağzımı biçimlendirmeye başladı. Dudaklarımda onun dokunuşunu hissediyorum. Bu "el"in dokunduğu yerler dudağım damağım oluyor. Düşünün bir yıl sonra bu elin dokunduğu yerde tebessümler açacak, güleceğim. Dudağımdan ve dilimden sözler dökülecek. Herhalde önce "Anne!" diyeceğim. Anne duyuyor musun beni? Seninle konuşacağım. Sana güleceğim. Kimilerine göre hâlâ daha var değilmişim, Nasıl olur? Varım ve gülücükler sunacak dudaklarım da olmak üzere ya, Hem sonra bir ekmek kırıntısı ne kadar küçük olursa olsun yine ekmektir. Öyle değil mi anneciğim? Ah bir konuşabilsem!
27 Ekim: Bugün pek mutluyum. İçimde tatlı bir kıpırtı başladı. Artık bir kalbim var. Kalbim atmaya başladı. Hayatım boyunca böyle atıp duracak. Sevgilerle dolduracağım kalbimi. Tıpkı anneminki gibi... Annem bedeninde iki kalbin birden atmaya başladığını bilseydi ne kadar sevinirdi! Duyuyor musun anne?
2 Kasım: Her gün biraz daha büyüyorum. Kollarım ve bacaklarım da biçimlenmeye başladı. Hele bir büyüsün kollarım bak nasıl kucaklayacağım seni anneciğim. Şu ayaklarım da tamamlansın da, beraber çiçekli bahçemizde yürürüz. Belki birlikte okula gideriz.
12 Kasım: Ah evet, Bunlar, bunlar ne kadar sevimli ve küçük şeyler. Aman Allah'ım parmaklarım da çıkmaya başladı. Bunlarla çiçek toplayacağım, annemin elini tutacağım, kalem tutacağım. Belki de güzel bir şiir yazacağım. Anneciğim, orada mısın? Ellerimi ellerinin arasına koymak için sabırsızlanıyorum.
20 Kasım: Oh, nihayet.. Annem doktora gitti. Burada olduğumu öğrendi.. Yaşasın! Doktor teyze özel bir cihazla gördü beni. Ultrason diyorlarmış. Resmimi bile çekti. Sevinmiyor musun anneciğim? Seneye kalmaz kollarının arasında olacağım,
25 Kasım: Artık babam da burada olduğumu biliyor. Fakat henüz kız olduğumun farkında değiller. Onlara sürpriz yapacağım..
10 Aralık: Bugün yüzüm tamamlandı. Artık iki güzel gözüm, bir küçük burnum, dudaklarım ve yanağım var, Anneme benziyorum galiba,
13 Aralık: Artık çevreme bakabiliyorum. Etrafım çok karanlık ama olsun. Yine de mutluyum. Yaşıyorum ve varım. Kısa bir süre sonra gün ışığını görebileceğim, renkleri ve çiçekleri tanıyacağım. Rüyamda gördüm. Dünyada gökkuşağı diye bir şey varmış.. Onu çok merak ediyorum.. Anneciğim, babacığım sizin yüzünüzü de göreceğim. Tanışacağız,. Mutlu olacağız. Gülüşeceğiz..
24 Aralık: Kulaklarım daha iyi duyuyor artık. Anneciğim, senin kalbinin seslerini duyuyorum. Benim kalbimin atışlarını da sen duyabiliyor musun? Hatta sesini bile tanıyabiliyorum. Sesin ne kadar tatlı, Hiç duymadığım bir şey bu, Güzel ve sağlıklı bir kız olacağım. Kollarında uyuyacağım, yüzüne bakacağım, o tatlı sesini dinleyeceğim. Benim için ninni de söyleyecek misin anneciğim? Sen de beni özlüyorsundur mutlaka, Beni koklayacaksın.. Çok seveceksin, değil mi?
28 Aralık: Anne burada bir şeyler oluyor. Doktor abla neden mutsuz bakıyor böyle... Sen acı çekiyor gibisin. Kalp seslerin değişti... Sustun. Benimle niye konuşmuyorsun anne? Anne, Anne, Anneciğim, Yüzümde soğuk bir şey hissediyorum. Anne, yüzümü parçalıyorlar... Anne bir şeyler yap, Anne, Kolumu çekiyorlar anne, Canım yanıyor anne... Anne, Ayaklarımı parçalıyor bu şey anne... Beni sana bağlayan damarı kopardılar anne, Anne kalbimi parçalıyorlar, Anneciğim, Anne, Anne, An,,
Ah! Kürtajınız tamamlandı hanımefendi. Geçmiş olsun !..
keyfe keder,sezeryanlar, küretejlar ve kıyılan canlara karşıyım.
Son satırlardaki üç çocuk muhabbetine gelirsem ; Sevgili Peygamberimizin (asm) “Kıyamet Günü ben ümmetimin çokluğu ile iftihar ederim.” sözünü dikkate aldığımı bildirir.
ellerinden öperim değerli abim.
erolabi
Sağol değerli kardeşim..
Selam ve sevgi ile.
gülüdürdünüz beni
rabbimde sizi güldürsün
oyy dedim devletin işi bitti sanırım şimdi sezeryan kürtajla upraşıyor bne büyük dert
bakalım nasıl kalkacaklar altından
liseli kızlar evlenirse birde okula emzirme odaları yapılırsa
daha ne istenir ki
saygılarımlasınız
erolabi
Gidişat öyle gösteriyor ki,gelecek daha karmaşık olacak.
Saygı ile.