Bir Kedim Bile Yok
Yalnızlıkta kedi ne büyük bir arkadaştır. Sırtını usulca okşarsın, sıcacıktır. Başını kaldırır sana bakar, teşekkkür eder masum bakışlarıyla. Bir şey isteyeceği zaman usulca miyav der.
Yalnız insana pencere kıyısındaki çiçekler de arkadaştır. onların gözleri var mı. görür mü
bilmiyorum.Onların büyümesinden,yeşermesinden,çiçek açmasından anlarsın seni sevdiğini
İnsanın elleriyle ektiği tohumun büyümesini görmek te büyük bir mutluluktur. Soğukta donan bir çiçeğin yerine bir kaç nar çekirdeği gömmüştüm. İki tanesi büyüdü; dizim dizim
yapraklar.Pencereden sızan esintilerle yaprakları kımıldıyor küçük yapraklar. Öyle hoşuma
gidiyor ki. Onlar yaşıyor, oda arkadaşlarım. Neyse ki dışarıya çıkıyorum istediğim zaman..
Silivri’de tecritte yaşıyanları düşünüyorum. O gazeteciyi. Kesilmiş su bidonlarına toprak koymuş, maydonos soğan gibi sebzeler yetiştiriyormuş. Çok iyi arkadaştır bitkiler, yeşil
yeşil gülümserler. Doğanın içinde hissettirirler kişiyi. Bir saksı çiçekte bir koruyu, ormanı
görebilirsiniz.Bir tane açsa bile çiçek, çiçek bahçesinde gezinirsiniz..
Silivri’de bir odada,tecrit edilmiş olarak yaşayan gazeteci çiçek, maydonos ekmiş, ekemez
demişler.Anımsadığım kadar, yapamazsın,yetiştiremezsin diyerek engellemişler. Sanırsınız
bir tarla afyon ekiyor."Hoş o da tartışılması gerek bir konu" Güler misin,ağlar mısın?Tutsak
edildi ya bu kişi her şeyden yoksun bırakılmalı mantığıyla hareket ediliyor. Nefes bile alın
masın diyecekler nerdeyse..
Tutsak birinin yanında kedisi olsa ne güzel olur.Ne tatlı bir arkadaştır.Yumuşacık patilerini
uzatır, sırtını kamburlaştırarak, sevgi ister, insana yaklaşır. Başını kaldırır,miyav der,sevgi
sini söyler.
Ne zamandır evimde yoktum.Siyah kedim pencere önüne gelmiyor artık.Beni unutması bir bakıma iyi oldu. Evden taşınacağım çünkü. Eşyaları kutulara yerleştirmeye başladım bile.
Orada pencere önüne gelen benimle konuşan, yiyecek isteyen bir kedim olmayacak. Artık
yüksek kata çıkıyorum. İnsanlara, hayvanlara yukardan yukardan bakar miyım dersiniz?..
Bu küçük alt kat,sevimli evimi ve kedimi özleyeceğim.Balkonuma kuşlar konuk olur mu?..
31. 5. 2012 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
BANA ÇALINAN ONURUMU GERİ VERİN!
TEĞMENİMİZ KEDİ DEĞİL, ONURUNU GERİ İSTİYOR....!
Beni niye 15.5 ay yatırdıklarını bilmediğim gibi,
Niye tahliye ettiklerini de anlamadım!..
Tahliye olur olmaz Hasdal’a, Yörük Ali Paşa'mı ziyarete gittim.
Kastamonu Jandarma Bölge Komutanı iken tutuklanan Tuğgeneral Ali Aydın… Meğer ziyaret ettiğim gün yeğeni piyade er Mustafa Aydın, Eruh’ta şehit düşmüş. Amca general hapiste, yeğen er toprakta!.. Ne zulüm ya Rab!.. Söylemedi, hissettirmedi!..
Onun yerine Hasdal’da yatan genç bir teğmenin -Üsteğmen Mehmet Deniz Irak’ın- bana yazdığı, ama bir türlü gönderemediği 1 sayfalık bir mektubunu ulaştırdı.
Teğmenim sitem ediyor, isyan ediyor ve benimle dalga geçiyor. Yerden göğe haklı!..
Hakkını teslim etmeden önce Teğmen Irak’ın 'suçu'nu özetleyeyim. Tarihin en büyük "Askeri Casusluk, Şantaj ve Fuhuş" operasyonunun kurbanlarından. Geçenlerde 21 ayın sonunda Savcı, "fuhuş ve casusluk" suçu bulunmadığına dair mütalaa verdi. Ama genç teğmenimiz ve arkadaşları sadece bununla değil, “hayvan ve çocuk pornosu bulundurmak” gibi aşağılayıcı ithamlara da maruz kalmıştı. Malum gazete sayfalarında günlerce "şehvetli" yayınlar yapılmıştı. Peki o iş ne oldu; bilen, duyuran oldu mu?
Ben anlatayım;
Pornodan beraat ettiler!..
Nasıl mı? Davanın bu kısmı özel yetkili mahkemede değil, Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü ve mahkeme, "Bu dijital verilerin, depolama ortamlarının sanıklara ait olduğuna dair kesin delil olmadığı" kanaatiyle beraat karar verdi. Garabete bakın ki, o sözde pornoların da içinde olduğu aynı dijital veriler “Askeri Casusluk ve Şantaj” davasına bakan ÖYM’de halen temel "delil"!.. Bakalım Savcı’nın son mütalaasından sonra Mahkeme ne karar verecek? Bir o kadar önemlisi, gencecik teğmen ve subaylarımızı manşetlerinde ve köşelerinde “sapık” ilân edenler ne diyecek?
Ve geldik Üsteğmen Mehmet Deniz Irak’ın bana yazdığı mektuba… Kedi Göndereyim mi Desen, İstemem başlığını koymuş, şöyle devam ediyor:
Müyesser Yıldız: "Bir kedicik olsa." demiş… "Can yoldaşı olurdu." demiş…
Tuncay Özkan "Kurabiye" istemiş. Ama o sizin bildiğiniz üzümlü kurabiyeden değil, o da bir kedi. Tuncay Özkan’ın kedisi.
İşin içine kedi girince insanlar hassasiyet göstermişler, duyarlılıklarını sergilemişler ve bekir Coşkun’a e-postalar göndermişler. Kedi için. İki yüzden fazla…
Sarman var, benekli var, siyah var, beyaz var, hamilesi bile var. Bir değil, iki gönderelim." demişler.
Sosyal medya ayağa kalkmış, klavye kahramanları coşmuş. Leman kapak yapmış.
Duyarlı toplum(!)" dedim kendimce.
Sonra düşündüm, ben de Hasdal’a kedi istesem?
Burada kedi yok, ama at var(!), eşek var(!), köpek var(!). İnanamadınız değil mi?
İnanması zor çünkü:
Hasdal’da birçok subay var. Özel Yetkili Mahkeme'lerde yargılanıyor. Tabii bir de bunun yanında Asliye Ceza Mahkeme'lerinde yargılananlar var. Neden mi?
İçinde at, eşek ve köpek olan "Hayvan pornografisi" bulundurmaktan. Anladın mı şimdi atı, eşeği, köpeği?
Bu video ve resimler subaylara ait değil tabii. Aynı hain çetenin oyunu işte. Türk Subayı'nı küçük düşürmek için oynanan hain planın bir başka ayağı. Yani hem suikastçisin hem de hayvan pornocusu.
Görev nedeniyle boş olan subayların evlerine yerleştirilen dijitaller işte… Subayların bilgisayarlarına girmemiş ve o bilgisayarlarda izlenmemişler.
Hal böyle olunca subaylar bu davalardan bir bir beraat ediyor.
Asliye Ceza’da beraat ediyorsun, Özel Yetkili’de edemiyorsun işte. Bu dijitaller Asliye Ceza’da delil niteliğinde değil, Özel Yetkili’de delil niteliğinde. Çünkü hukuk henüz Asliye Ceza’da guguk değil.
O yüzden: "Kedi göndereyim mi?" desen, istemem.
Çünkü ben kedi değil, çalınan onurumu geri istiyorum.
Durum bu kadar içler acısıyken, bu memlekette hala benim onurum için e-posta atabilecek duyarlı(!) insanlar var mı?
Teğmenimin siteminden, hesabıma düşen kısmını başım gözüm üstüne aldım, kabul ettim, yüzüm kızardı. Ya toplum, ya sorumlular? Sosyal medyaya uzaktım, 15.5 ayda iyice uzak düştüm. Zaten teğmenimin ve diğerlerinin "onurunu" geri vermeye ne tek başına benim gücüm yeter ne de e-postaların, isterse milyonlarca olsun!..
Hadi hep birlikte düşünelim. Ne yapabiliriz, ne yapmalıyız bu Onur Savaşı’nda? Unutmayalım, o savaş teğmenimin değil, hepimizin onur savaşıdır; insanlık, ahlâk, vicdan sınavıdır…
Bana kediyi vermeyenler, teğmenimin onurunu vermeye yanaşır mı hiç? Ama olsun; zorlayalım, sıkıştıralım. Tarihe dair önlerine ve işlerine gelenden özür dilemeyi biliyorlar ya, asıl teğmenimize borçlu oldukları özrü kopartalım onlardan!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler…
Müyesser Yıldız
Odatv.com
Yeni evin hayırlı olsun canım. Belki bir kedi gelemeyecek pencerene ama bir martı yada güvercin konacak pencerene. Tuzlada oturduğum ev çatı katlıydı. Ufacık penceresine martımız gelir gagasıyla vurur bizi uynadırırdı. Kahvaltıyı hazırlayıp oturduğumuzda oda bizimle birlikte peynirlerimizden nasiplenirdi. Şimdi o evde eşimin teyzesi oturuyor. Aynı martımı bilemem ama pencereye gagasıyla vuran bir martı var yine. Mangal yakmaya gittiğimizde terasta baş köşededir her zaman. Silivriye gelince, insan yeterki istesin yapamayacağı hiç bir şey yok. Bedeni esir edebilirler, düşünceleri asla esir alamazlar. Bir gün özgürlük güneşi doğacak memleketimin üzerine. Çok güzeldi çiğdemim sevgilerimle...
glenay
Serçeler, güvercinler konuğum olabilir,herkes gibi kızmam, sevgiyle bakarım onlara..
Düşünceleri elbette tutsak edemeyecekler, inanıyorum ki, bu günler tersine dönecek..
Selâm ve sevgimle, hoşçakal..
ÇOK İÇLİ, ÇOK DUYGULU, BİR O KADAR DA SOSYALDİ, HEMEN DE KENDİME PAY ÇIKARTIP DEDİM Kİ " KİMİN TOPRAĞI BE, GÜLÜNAY ŞAİREM ", BEN DE AZ ÖNCE KEDİM BEHÇET'İ YAZDIM : )) BENİMKİ GENELDE OLDUĞUNCA RTÜK'LÜK TABİİ Kİ : ))
SAYGı VE SEVGİLERİMLE.
çağatay
glenay
şimdi okuyacağım öykünü,
çok teşekkürler,
selâm ve sevgiler..
glenay
ben de kedimle, kuşlarla konuşurum,onlar sevgiyi hissediyorlar..
güzel yorumuna çok teşekkürler,
sevgimle..
glenay
selâmlar..
Peygamberimizden en fazla hadis rivayet eden sahabesi Ebu Hüreyredir. Müslüman olmadan önceki adı Abdüşşems( Güneşin kulu ) olan bu sahabeye Müslüman olduktan sonra Abdurrahman ( Rahman'ın kulu ) adı Peygamberimiz tarafından verilmiş olmakla birlikte O daha çok yine Peygamberimizin ona verdiği Ebu Hüreyre ( Kedilerin babası ) Lakabıyla tanınır...Çünkü kedileri çok sevmektedir.
Kısacası kedi sevmek, daha doğrusu hayvanları sevmek bir ayrıcalıktır.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları tarafından 6/1/2012 11:13:26 PM zamanında düzenlenmiştir.
glenay
selâm ve sevgiler..
olur merak etmeyin bizim balkonda kuşlardan kuş pisliklerinden bıktım balkon kapısı açık olunca bazen salona giriyor ortalık da dolanıyor sonra geldiği gibi balkon kapısından çıkıp uçuyor sonra balkona çamaşır sediğimde bazen üzerilerine pisliyorlar
kuşlar çok berbatlar
sevgiler
glenay
gülü seven dikenine katlanır, kızımın evinin balkonunun üst köşesine kumrular yuva yapmıştı. Kapalı balkonun penceresini açık tutardık,
kuşlar rahat girip çıksın diye,
teşekkürler,
selâm ve sevgiler..
glenay
iki tane muhabbet kuşumuz vardı, biri kaçtı, biri öldü.
dayanabilirsen al..
çiçek en iyisi, balıklar da ölüyor..
teşekkürler,
sevgiyle..
Esma KAHRAMAN
canım bende dördüncü kattayım
merak etme kuşlar gelir sana gezmeğe benim var çünkü
kumrularım serçelerim
arasıra gargalarda misafir oluyor
güzeldi anlatımın da kediyi evde ben çok sevmiyorum her yer tüğ oluyor diye torunlar var çünkü
saygı sevgimlesin
yeni evinde mutlu günler geçiresin
glenay
Kuşları da balkonu pisletiyor diye sevmiyorlar, ben de temizlerim diyorum
bakalım ne olacak.
Çok teşekkürler Ayşe hanım,
selâmlar, sevgiler..
glenay
selâmlar..
Öncelikle bu yazıyı yazan bir yürek bir gökdelenin tepesinde de otursa insanlara tepeden bakmaz, görüntü olarak kuşbakışı bakar o ayrı:)
Güzel başlayıp önemli bir konuya parmak basan ve güzel biten bir yazıydı.
Dilerim yeni evinizde daha güzel, daha mutlu günler yaşayın, balkonunuza kumrular, güvercinler, serçeler gelsin.
Kutladım bu anlamlı yazıyı.
Selam ve sevgimle.
glenay
çok teşekkürler,
selâm ve sevgiler..
kedi olmazsa kuşlar misafiriniz olacaktır kesin
:))
güzeldi efendim
kutlarım
saygılarımla
glenay
sevgiler..
Kediler öldü kemelere gün düştü ... sözü aklıma geldi yazayım dedim..Sevimli yaratıklardır. Çeviklikleri hep dikatimi çekmiştir kedilerin. Havaya atsanız yine de hep dört ayak üstüne düşerler.
Teşekkürler güzel yazı için...
glenay
çok teşekkürler yoruma,
selâmlar..