- 4194 Okunma
- 20 Yorum
- 0 Beğeni
KEL MAHMUT, AFET VE HAYAT ÖĞRETMENLER ÖLÜNCE...
Bir zamanlar televizyonlarımızda iki güzel dizi vardı: Hayat Türküsü ve Hayat Bilgisi…Hayat Türküsü adlı dizide Hayat Öğretmen Doğu Anadolu’da cehaletle mücadele ederken Hayat Bilgisinde ise Tarih Öğretmeni Afet Hoca ( Aman Hoca dediğimi duymasın hemen ‘’Hoca Camide ‘’ diye azarı yapıştırır. ) İstanbul’un göbeğinde bir lisede haylaz öğrencilerini adam etmeye uğraşır dururdu.
Bu dizileri izlerken Hayat Öğretmeni sık sık kara tahtasının ( Ki rengi kara olmasa da o tahtanın adı hep kara tahtadır ) başında görürdük. Aynı Şekilde Afet Hanım da sık sık öğrencilerine hem Tarih bilinci ve şuuru vermeye uğraşır hem de onların her türlü sorunlarında çare ve çözüm üretmek için kolları sıvardı.
Özellikle Afet Hanım’ın okulu olan Rıdvan Kanat Lisesinde yaşananlar bizi zaman zaman çok güldürürdü. Ama gülerken de bir şeyler öğrenirdik. Mesela bu yaşıma rağmen ben bile Afet Hanımdan çok önemli bir şey öğrenmiştim o dizide: ‘’ Gerçek dost hiç bir zaman sizin arkanızdan kuyunuzu kazmaz…Eğer biri sizin arkanızdan kötülük yapıyorsa o dostunuz değildir. Dolayısıyla da niçin böyle yapıyor diye üzülmenize değmez…Dost ve tanıdık arasında çok büyük bir fark vardır’’ Afet Güçverir gerçekten de güç veriyordu öğrencilerine.
Hayat Bilgisi gerçekten de hayat için gerekli bilgileri veren bir okuldu. O okulda öğretmenler vardı…Sınıflar vardı..Sınıflarda ders işleniyordu. Hayat Türküsü de öyle…Orada bir okul görüyorduk. Bir okulda olabilecekleri, olması gerekenleri görüyorduk.
Hayat Öğretmen de Afet Öğretmen de öldü sanırım.
Şimdi yine bir okul görüyoruz. Müdiresi sapık, öğretmenleri manyak, eğitim sistemi tamamen aşk-meşk ve öğrencilerin birbirlerine yaptığı entrikalar üzerine kurulu. Gerçi şimdi de gülüyoruz ama sadece ve sadece gülüyoruz. Artık alıştık ya ota bota her şeye gülmeye buna da gülüyoruz...Bir okulun içindeyiz lakin yaptığımız şey sadece gülmek...Eğitim, öğretim hak getire.
Sınıflarda ders namına bir şey işlenmiyor. En önemli öğrenci problemi kimin kime aşık olduğu, kimin bir diğerinin eski kız ya da erkek arkadaşıyla fingirdeşeceğinin saptanması. Aşkları en büyük zenginlikleri olan fakir varoş çocuklarıyla , zenginlikleri en büyük aşkları olan yüksek sosyete çocukları arasındaki kıyasıya mücadeleden başka bir şey yok.
‘’Pis Yedili’’ dizinin adı . Hayatın ne Türküsü var ve de Bilgisi.
‘’Bu bir komedi dizisi. Ciddiye almamak lazım ‘’ diyen varsa şöyle bir liseleri ziyaret etsinler…Pek çoğunda manzara bundan farklı mı değil mi görsünler.
Aşağıda Milli Eğitim bakanlığı Kılık- Kıyafet yönetmeliğini n ilgili maddesini yayınlıyorum. Balığın nasıl baştan koktuğunun delili. Çocuklarımız yasa ve yönetmelikleri delmeyi daha okul sıralarına öğreniyorlar.
ORTA ÖĞRETİM KILIK-KIYAFET YÖNETMELİĞİ
Madde 12 - Lise ve dengi okullarda
a. Kız Öğrenciler:
Okulca seçilen bir renkte vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde, yırtmaçsız, kolsuz ve diz kapağını örtecek boyda bir forma giyerler. Bu forma içine, mevsimin özelliklerine göre formayla uyum sağlayacak şekilde, kapalı yakalı uzun veya yarım kollu bluz veya kazak giyerler. Okul içinde baş açık, saçlar temiz ve düzgün taranmış olup uzun olması halinde örülür veya arkaya toplanarak bağlanır. Makyaj yapılmaz, kaşlar alınmaz, tırnak uzatılmaz ve cilalanmaz. Yüzük, küpe, kolye, iğne ve bilezik gibi süs ve ziynet eşyası takılmaz.
Çorap, ayakkabı gibi diğer giyim eşyası 14. ve 15. maddeye uygun olarak düzenlenir.
b. Erkek öğrenciler:
Ceket, gömlek ve pantolon giyerler; kravat takarlar. Okul yönetimince uygun görülmesi halinde, sıcak mevsimde sadece gömlek ve soğuk mevsimde ceket altına kapalı yakalı kazak giyilebilir.
Okul içinde baş açık, saçlar kısa ve temiz olur. Ense düz ve açık olup favori, sakal ve bıyık bırakılmaz. Zincir, kolye, yüzük vb. ziynet eşyası takılmaz. c. Kız ve Erkek Öğrenciler;
(1) Atelye, işlik, laboratuvar ve iş yerlerinde önlük veya tulum giyerler.
(2) Beden eğitimi dersleriyle, spor faaliyetlerinde okul yönetiminin uygun göreceği kıyafeti giyerler.
(3) İmam-Hatip liselerinde kız öğrenciler yalnız Kuran-ı Kerim ders saatlerinde başlarını örtebilirler.
Bir liseye gidiniz. Diyelim ki o lisede 1000 öğrenci olsun. Bana 100 tane bu yönetmeliğe uyan öğrenci ve bu yönetmeliği uygulayabilen bir tane okul idarecisi gösterebilirseniz ellerinizi öpüp özür dileyeceğim.
Evet…Maalesef Kel Mahmutları, Afet Öğretmenleri, Hayat Öğretmenleri öldürüp yerine Esma Sultanları, Halil Sezaileri, Hasan Paşa’ları getirdiğimizden beri artık öğrencilerimiz sınıfa girdiğimizde ayağa da kalkmıyor.
Ben pek anlamıyorum ya denilene göre bütün bunlar birey olmanın, özgürlüğün, kendine güvenin ,modern ve çağdaş eğitimin dış vurumsal bir şeysiymiş… Biz artık fosilleşmeye başladığımız için pek anlamıyoruz bu işerden gayrı.
Okul mu? Onu hiç sormayın…Okul dediğin hoşça ve de boşça vakit geçirilen bir yer. Orada her bi halt var…Aşk var, meşk var, kantin muhabbetleri var, öğretmenlere ‘’Hocişkom’’ diye hitap etme var, her türlü gırgır, şamata var…Sadece ve sadece ders kitabı denen şey yok. İçinde Fizik, Kimya, Matematik, Tarih, Coğrafya, Edebiyat ve benzeri derslerin işlendiği ve adına sınıf denilen dershaneler yok. Hababam sınıfının Mahmut Hocasını, Hayat Türküsünün Hayat Öğretmenini, Hayat Bilgisinin Afet Öğretmenini öldürdüğümüzden beri durum bu maalesef.
Üniversite sınavlarında 50.000 öğrencinin sıfır puanda kalması boşuna değil.
Velhasılı kelam: Kimseye etmem şikayet/ Ağlarım ben halime/ Titrerim mücrim gibi/ Baktıkça istikbalime.
YORUMLAR
Bizim zamanımızda tv deki diziler yada programlar izleyice birşeyler verme amacını taşırdı. Şimdi ise sadece insanların düşünmemesi istendiği için yapılan diziler, programlar ön planda. Uzun zaman oldu tv izlemiyorum. izlediğim iki dizim var. Onlarda bitince tv le tamamen küseceğiz.
Çok doğru sözlerinize ne diyebilirim ki...
Saygılarımla...
sami biberoğulları
Komplo teorilerine pak inanmam ama bu sefer ben de inanmaya başladım arık kasıtlı ve bilinçli bir şekilde yanlış bir yarlara doğru itilmeye başlandığımıza.
Selam ve sevgiler.
“Üniversite sınavlarında 50.000 öğrencinin sıfır puanda kalması boşuna değil.”
Aslında bu bile başlı başına büyük bir başarı. Hem de “sıfır çekmek” dile kolay. İşte bu işte bu, mühim olan zoru başarmak değil mi zaten? Yalnız benim kafama takılan bu başarı öğrencilerin mi, öğretmenlerin mi, velilerin mi yoksa milli eğitimin mi?
Bir kurumun bir kuruluşun eğer başında “milli” ibaresi varsa hep huylanmışımdır hocam.
Fazla öteye gitmeyelim Mehmet Orello, Kolins Kazım isimleri size bir şeyler çağrıştırıyordur muhakkak.
Benim anladığım adamlar(hangi adamlarsa artıkın) önce al kalemi ver cetveli ölçmüşler biçmişler metrekare hesabı yapmışlar sonra bir güzel sürmüşler, üstüne de ekmişler (nasıl olsa toprak zengin ve sulak) şimdi de “biçiyorlar(!)
O değil de tesadüfün iğne deliği diyeceğim; romanlarda, hikâyelerde, filmlerde niye hep imamlar yobaz din öğretmenleri sinsidir. Sanki ekerken de kimyasal gübre mi ne karıştırmışlar ne?
Gerçi konumuzla alakası yok ama biliyor musunuz hocam bizim oralarda malta eriğine hala “frenk muşmulu” derler :-)
Selamlar, saygılar
sami biberoğulları
O kadar güzel tespitler yapmışsın ki söylenecek söz kalmamış. Bu güzel yorum için çok çok teşekkür ediyorum.
Selam ve sevgilerimle.
hocam bu gençlerimize vatanı emanet edeceğiz bu kadarda karamsar olmayalımmı diyeceğim ama diyemiyorum bir sade vatandaş olarak duyarlılığınıza çok teşekkür ederimemeğinize sağlık saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Ülmemiz gençlerinden elbette ümidi kesmiş değiliz. Ama artık bizi teftişe gelenler bile '' yüz kişiden beş tane adam gibi adam yetiştirebiliyorsanız yeter de artar '' diyorlar...İşin korkunç olan tarafı bu..Biz oran daha fazla olsunun gayretindeyiz.
Selam ve sevgiler.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Kızım gizeme lise araştırırken bir liseye gittik üniversiteye öğrenci verme yetiştirme oranınız ne diye sormuştum yüze sekiz veya on demişti şok olmuştum peki geri kalan 92 kiliye ne oluyor dedim onlar birkaç sene dersaneye gidiyorlar iyi kötü bir yerleri kazanıyorlar kazanamayan da tezgahtar oluyor demişti ve hayta neden az diye sordum cevap aynen şu ve bunu diyen müdür yardımcısıydı
Hanım efendi burası Anadolu lisesi veya Fen lisesi değil düz lise ne bekliyorsunuz ki
o zaman vay benim okullarım daki eğitime demek ki düz liseleri gözden çıkartmışlar dedim
Dudağımda buruk bir gülümseme ile okudum yazınızı...
İçinizin acıdığını duydum satırlar boyu...Ben bir meslek lisesi öğretmeniyim. Dizilerde anlatılanlar her ne kadar kurgu da olsa elbette genel bir eğilimi ve kısmi bir gözlemi yansıtıyor. Çocuklar artık ne ailelerinin, ne de okulun eğittiği çocuklar ne yazık ki...Onları medya eğitiyor ve şekillendiriyor. Daha bebekliğinden itibaren TV karşısında vakit geçirmeye alışıyor çocuk. Diziler ve filmler farklı hayatlara özendiriyor. Tüketimci bir nesli hedeliyor doğal olarak. Ben öğrenci velileri ile konuştuğumda onların da dizi müptelası olduğunu farkediyorum. Ben kendi hesabıma televizyonu kaldırıp attım evden. Altı yıldır televizyon izlemiyorum.Çocuklara anlatırım sık sık ; akılları almıyor fakat...Hatta velilerim de soruyor : Siz nasıl vakit öldürüyorsunuz peki ? Vakit öldürülecek kadar kıymetsiz mi acaba? Peki ya bu çocuklar kimi örnek alacaklar ilkin? Evde televizyon izleyen anne babanın" oğlum, kızım ders çalış " demesi ne derece etkili olabilir? Ha bir de internet bağımlılığı diye bir şey var. Ama benim yarama dokundunuz, üç gün konuşurum ben şimdi...İyisi mi, burada keseyim sözü...Duyarlılığınıza teşekkürlerimle...İyi ki yazıyorsunuz...
sami biberoğulları
Öncelikle sayfama teşrifiniz ve güzel yorumunuz için çok çok teşekkür ederim.
Ülkemizde en zor gerçekleşebilecek bir şeyi gerçekleştirerek televizyonu evinizden atmış olmanız takdire şayan. Ama o etrafımızdaki bubi tuzaklarından sadece biri ve artık pek de rağbet görmüyor. Özellikle gençler tarafından...Onların cep telefonlarında televizyton, internet, radyo ne ararsanız var. Çocuklarımız artık sokaklarda uzaylı yaratıklar gibi kablolarla dolaşıyorlar.
Ha bu arada üç gün değil otuz üç gün konuşsanız da bir meslektaşımı dinlemekten zevk duyarım.
Selam ve sevgilerimle.
Yazıdan sonra yorumları da okudum, çocukları yetiştirenler biz değil miyiz?
Öyleyse çocuklarımıza sahip çıkalım, başı boş bırakmayalım.
Su gideceği yönü bulur ama önünü de açmak gerekli.
Çocuklarımızdan umudu kesmeyelim,onlar çocuktur, gençtir bizim gibi olmalarını
bekleyemeyiz. Onlar da bir kaç yıl sonra suskun insanlar olup, kaşlarını çatarak
otururlar başköşede..
tebrikler,
selâm ve sevgilerimle..
sami biberoğulları
Bizler, mesela ben bu dünyaya elli sekiz yaşında olarak gelmedik elbette...Biz de kendi çağımızın modasını takip ettik zamanında. Uzun saçlarımız, İspanyol paça pantolonlarımız, Elvisvari tavırlarımız olduğu dönemler yaşadık. Dolayısıyla onlar da yapacaklar çağlarının icabını. Zaten sorun onların bozulması değil ki...Onları yetiştirmekle mükellef olanların bozulması...''Kurt ulusundan gördüğünü işler'' diye bir atasözümüz var..Ya da Victor Hugo'nun dediği gibi '' Bir insanı eğitmek istiyorsanız işe büyük annesinden başlayınız '' Her halde işe yanlış yerden başlıyoruz..
Selam ve sevgilerimle.
Tebrik ederim hocam. Çok güzel yorumlamışsınız. Acaba öğrencilerin böyle olmalarının suçlusu kimdir? Bana soracak olursanız eğer o suçlu veya suçlular işlerini ihmal eden idareciler ve hocalardır.
sami biberoğulları
Bu işte en az suçu olanlar maalesef o hep şikayetçi olduğumuz gençler.
Selam ve sevgilerimle.
Sami hocam,,kutladım sizi...çok güzel bir konuya değinmişsiniz...durum içler acısı maalesef...daha anasınıflarında başlıyor sevgili muhabbetleri...ve aileler de gülerek karşılıyor bu durumu...evlilikte serbest bırakıldı liselerde,,dizilerde hamile öğrencileri de görürüz bundan böyle,,hayır merak ediyorum, öğrenciler doğum izni kullanabilsin diye mi devamsızlıklar kırkbeş güne çıkarıldı...sonumuz hayır ola...
selam ve sevgilerimle
sami biberoğulları
Dediğiniz gibi Allah sonumuzu hayr eylesin.
Gençliğin nereye gittiğini pek güzel özetlemisiniz Sami Hocam, bu tür bir eğitim- öğretimle yetişen gençlik; ne öğreniyor ki, öğretecek?
Gelecek nesli düşünmek bile istemiyorum. Yazılması gereken bir konydu teşekkürler.
sami biberoğulları
Gençlik iyi bir yöne doğru gitmiyor maalesef ama bunda en az suçu olan yine gençlik maalesef.
De doğrarsan aşına, o çıkar kaşığına misali...
Selam ve sevgiler.
Güne gelen güzel yazınızı tebrik ederim değerli öğretmenim.Saygı ve selamlarımı sunuyorum.
sami biberoğulları
Uzunca bir aradan sonra sizi sayfamda görmüş olmaktan son derece mutlu oldum.
Selam ve saygılarımla.
Sami Hocam, durum gerçekten felaket. Hatta rezillik diz boyu. Şuçlusu kimler, uzun uzun tartışılır. Ama gençlik o kadar asi ki, artık ne okul, ne aileler başedebiliyor. Kendi hallerine terkedilmiş ergenler yalnızca içgüdülerine göre hareket ediyor artık. Bunun böyle olacağı zaten on yıllar önce planlanmıştı. İşte o bütün dejenerasyonun meyvelerinden biri bu gençlik. Korkarım otuz yıllık dev bir deneyin mahsulü olan bu çocukların yetiştirdiği nesil kendilerinden beter olacak.
Kindar nesil/ dindar nesil tartışmalarının sürdüğü şu zamanımızda herkes şapkasını önüne alıp düşünmeli. -Özür diliyorum- bekaretin her hakkı kadının kendi tasarrufundadır diye bas bas bağırdı feministler. Şimdi ilköğretim öğrencileri kürtaj masalarında. Liselilere değinmek bile istemiyorum. Artık o kadar sıradanlaştı ki bu durum, sevdiği tarafından lekelendiği için kendini asan kızlar çoktan tarih oldu. Utanma duygusu bildiğim kadarıyla hayvanlarda bile var. Ar! Gitti bitti, yok artık. Ar gidince namus durur mu? Hoş, artık namus kavramının da içini samanla doldurdular ya.
Bunlara şahit oluyoruz ne yazık ki. Artık öğretmenlerden hiçbir şey beklemiyorum. Benim çocuklarımın her türlü eğitimi benim elimde. Öğretimi okullara bıraktım. Bütün anne babalara da bilinçli davranmalarını ve çocuklarını günde hiç değilse bir saat dinlemelerini ve onların manevi yanlarını beslemelerini tavsiye ediyorum.
Uzattım, kusura bakmayın. Saygılar hocam.
sami biberoğulları
Aslında yazılacak, anlatılacak o kadar çok şey var ki. Zaten ikinci paragrafta siz belirtmişsiniz en önemli konulardan birisini. ..Çözümü de ç.ok güzel bir şekilde ortaya koymuşsunuz da...Bizler ne kadar evimizde iyi bir terbiye ile yetiştirmeye çalışırsak çalışalım çocuklarımızı maalesef sokaklar eğitiyor. Sokakları temizlemek lazımm pisliklerden...O basettiğiniz sokaktakiler içerisinde maalesef pek çok meslektaşım demeye utandığım meslektaşım da var. Hatta bu konuları dile getirdiğimiz zaman adımızı sapığa çıkaran ve bize '' Siz o çocukların eteklerinin boyuna bakacağınıza gözlerindeki pırıl pırıl bakışlara bakın '' diyen pek çok meslektaşımız var. O yüzden ağzımızı da açamıyoruz..Çünkü ağzımız açtığımız zaman ''Aklını cinsel organının ucunda gezdiren sapıklar '' oluyoruz.
Velhasılı dert ve yara oldukça büyük. Ozon tabakasındaki delik gibi tabakası gibi ha bire büyümekte.
Selam ve sygılarımla.
Gerçekleri yazan kalem yine güncel bir konuyu işlemiş.
'Herkes kendi evinin önünü süpürürse bütün mahalle temiz olur'
Bizler kendi çocuklarımıza çeki düzen verirsek, toplum düzelir.
Severek okuduğum değerli yazarı kutluyorum, bu sıralar çok okuyamasam da !
Selam ve saygılarımla...Tebrikler...
sami biberoğulları
Ne ekersen onu biçersin... Gidişatla ilgili olarak en masum varlıklar yine de bu gençler.
Selam ve sevgiler.
eğitimci bir ana babanın çocuğu olarak, söylediklerinize katılıyorum
yıllarca bu sorunlar konuşuldu evimizde
lisede okuyan 2 tane kızım var ve hala bu konu devam ediyor
yazılması gereken bir konuydu
paylaşıma teşekkür ediyorum
saygılar sunuyorum hocam
sami biberoğulları
Dilerim evlatlarınız öncelilkle kendilerine, topluma ve insanlığa faydalı birer fert olarak en iyi şekilde yetiştirirsiniz.
Selam ve sevgilerimle.
Sami öğretmenim, bu yazınız bir çogumuzun aklındakileri dile getirişiniz olmuş. size binlerce teşekkürler. Ben o dediğiniz "pis yedili" diziyi izlediğimde çok üzülmüştüm. Müdürenin kıytırık tutumu ve kendisini bir halt sanması çok gıcıktı. Amaçları ne acaba, sonunda bu eğriler hep düzelecek mi diye merakla bekliyorum. ders verecekler ya bir 180 derce açı yapıp kötülükleri tepe taklak yaparlar mı, ne dersiniz?. saygılar.
sami biberoğulları
Dilekleriniz için inşallah diyorum ama pek de umudum yok..Bu haliyle reyting alıyorsa asla değiştirmezler.
Selam ve sevgilerimle.
Değerli Hocam,
Yazınızı beğendim , fakat katılmadığım konular oldu.
Afet öğretmen modeli sonrasında öğrenciler mintanlarını bellerinden sarkıtmaya başladı.
Afet öğretmen modelinde öğrencilere verilen taviz ve serbestlik okullarda yozlaşmaya sebep oldu.
Ben o diziyi özellikle izlerdim.
Hiç beğenmedim.
Diziler kültürel operasyonlar için hazırlanıyor ve yayınlanıyor.
Afet öğretmenler ölse de öğrencilerini ve memleketini seven çok öğretmen var.
"Hoca Camide " derken kastettiği nedir sizce?
Öğrencileri iyi yetişsin diye çok çalışan öğretmenler var.
Ya aileler?
Çocuklarından bihaber ana -babalar?
Selam ve saygı ile.
sami biberoğulları
Afet haımın '' Hoca camide''si kulakları tırmalasa da kadını sınıfında ders anlatırken görürdük...Biraz ezik ve silik de olsa bir dindersi öğretmeni, Devrimci de olsa bir edebiyat öğretmeni, Pek çok dersin öğretmeni vardı o okulda...Öğretmen sınıfa girince ayağa kalkma vardı...Şimdiki okulda bunlar da yok...
Selam ve sevgiler.
Maalesef ve ne yazık ki öğrencilerimiz ve okullarımız aynen böyle. Çünkü bu diziler rol model
oluyorlar. Evimizin başköşesini TV ye ayırmış tüm aile güleceğiz diye böyle dizileri izliyoruz.
Sonuç malum. Bu arada Öğretmen olarak ne kadar "Kel Mahmut" olmaya çalışırsan o kadar
sevilmeyen, istenmeyen hoca oluyorsun.
"Alo 147" Öğretmen şikayet hattı da cabası. "Ödevini neden yapmadın" demek bile şikayete
konu oluyor. Böyle olunca da öğretmenler sinmiş.
Sayın Üstad Abdurrahim Karakoç böyle meseleler adına "Ben bilmem Begim, Böyyükler bilir..." diye uzunca şiir yazmış. Söz üstüne söz olmaz diyerek selamlarımı sunarım....
sami biberoğulları
Demek sonunda o da oldu ha? Alo 147 Öğretmen şikayet hattı...Bunu ilk kez duyuyorum...Biz özel okulda olduğumuz için bu muaazzam (!) gelişmeden haberimiz olmamış ya da benim haberim olmamış demek ki. Bravo doğrusu... Eğitim- öğretim adına mükemmel bir gelişme. Daha ne denilebilir ki
Selam ve sevgiler.
Halil Manuş
Memurlar.net yayınlamış. Ben kendi sitemde yayınlamıştım.
İlginizi çekerse buyurun efendim:
http://www.edebiyatdefteri.com/siir/586446/alo-147
güzel bir yazıydı
afet öğretmen severek izlediğimiz bir diziydi hala izleniyor bazı kanallarda bıkılmıyor
diğer diziyi izleme imkanım olmadı ne yazıkki ve şimdikini çocuklar gülmek için izliyor
öyle üzülüyorum ki okumanın tadı yok
şimdide lisede evlenecekler ve okullara çocuk emzirme daları yapılacak mış
ah rabbim dedim okulmu burası
ne yapsın öğretmenlerde boş verdi okuyan okusun nasılsa desaneye gidiyor dyip geçiyor
yok hocam yok saygı yok korku yok insanlık ölmüş durumda
sonumuzu hak getire
saygılar benden efendim.
sami biberoğulları
Bol bol dua edin..Allah yardımcımız olsun.
Selşam ve saygılarımla.
sen hep doğruları yazdın.....ben inanıyorumki senin öğrencilerin seni hiç ama hiç unutmamışlardır....sağol hocam saygılar
sami biberoğulları
Allah eksikliklerini ve acılarını göstermesin evet öğrencilerim beni unutmuyorlar da ahhh şu yaşlılık ve giderek baş gösteren bunama...Ben bazılarını unutuyorum maalesef...
Selam ve sevgilerimle.
Sevgili Hocam
O yönetmeliğe en son uyanlar benim nesil her halde yönetmeliği okuyunca lise kıyafetim aklıma geldi ve yanaklarımız al al gözüksün diye allık yerine(yasaktı)yanaklarımıza çimdik atmam aklıma geldi.
Şimdi okula düğüne gider gibi makyajlı gidiyorlar üstelik 7 ve 8 sınıf öğrencileri.
Aşka gelince lisede olsa kurban olun ilk okulda başlıyorlar kızlarla çıkmaya kızlarda erkeklerin elini tutmaya liseye gelince aşkın da cinselliğinde profesyoneli oluyorlar.
Hocalarına kanka, kanki, pampa gibi hitap şekilleri. Öğretmenleri saymamaları, öğretmenlerinin öğrencilerine çocuklarıymış gibi görüp sevmemeleri de var. Sadece dersimi anlatır çeker giderim ama devlet az maaş veriyor diye (sanki bir şey öğretiyorlarmış gibi hepsi değil ama birçoğu) greve gidip yürüyüşlere katılıyorlar.
Öğrenciler öğretmenlerini bıcaklıyor öğretmen öğrencisini hastanelik edene kadar dövüyor veya kızlara taciz ve tecavüzde bulunuyor ve sadece görev yerinin değiştirmesi ile cezalandırılıyorlar eğer suçlu bulunursa.
En önemlisi okulların kapanmasına iki hafta kala okulun kapılarını kitleyip eğitime son vermeleri devamsızlık yok değip okula gelen öğrencileri okula almıyorlar.
Lise sona giden öğrencilere sınava hazırlanacak diye raporları kabul ediyorlar raporlarda özel hastanelerden 400-500 liraya alınıyor
Sonra Atatürk'ün sözü aklıma geliyor
Öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır
Böyle işte hocam
sevgiler Selamlar
buyrun eser ortada
sami biberoğulları
Her ne kadar yorumunun her noktasına katılmasam da ( Çünkü genellemelri biraz fazla ve de abartılı yapmışsın ) Genelde haklısın.
Selam ve sevgilerimle.