- 1196 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kur-an'ın Toplanması
KUR’AN’IN CEM EDİLMESİ
İslam’a ve Müslümanlara diş bileyenler ve kara çalmak için bir gerekçe/bahane Kur-an’ın bozulduğunu/değiştiğine dair ellerinde en ufak bir belge olsaydı, onu günümüz iletişim ve medya aracılığıyla bütün dünyaya ifşa ederek insanları ayağa kaldırırlardı.
Kur-an’ın benzeri yapılamayacağı süre ve ayetlerini değiştirmek mümkün değildir. Çünkü Kur-an’ın korunması ‘’Şüphesiz Zir’i biz indirdik ve biz onu koruruz’’ (15 Hicr/9) ayetinde olduğu gibi başka ayetlerde de delilleri vardır.
KUR-AN-IN TOPLANMASI
Kur-an’ın toplanıp düzenlemesi ile ilgili hadislere bakıldığında: Kur-an’ın Rasulullah’ın sağlığında kitap haklinde düzenlenip toplandığı bilgilerine karşın, yazılı olduğu deri, taş, kemik, yaprak gibi malzemelerden ancak Hz. Ebu Bekir zamanında derlenip Mushaf/kitap haline getirildiğini belirten çok sayıda rivayet mevcuttur. Kur-an’ın toplanmasını anlatan rivayetler 22 tanesini bir araya getirerek değerlendiren Ebu’l Kasım el-Hüi’nin belirttiği rivayetler şöyledir.( el-Hüi, el-Beyan fi Tefsiri’l-Kur’an, 240-246)
1. ‘’Zeyd b. Sabit söyle der: Yemame savaşı sonrasında Ebu Bekir beni çağırdı. Yanında Ömer b. Hattab’ın olduğunu gördüm. Ebu Bekir, Ömer bana geldi ve Yemame günü kurradan çok kişi öldürüldü, korkarım başka yerlerde de kurra öldürülür ve Kur’an’dan çok şeyler kaybolur, Kur’an’ı toplamanı istiyorum, dedi. Ömer’e Rasulullah’ın yapmadığı bir şeyi sen nasıl yaparsın(?) dedim. Ömer vallahi bu hayırlı iştir, dedi. Bunu bende kabul edinceye kadar Ömer ısrar etti, ben de Ömer gibi düşündüm. Zeyd, Ebu Bekir’in kendisine ‘Sen akıllı, genç bir adamsın, senden şüphemiz yoktur, Rasulullah’ın vahiy kâtipliğini yapıyordun, Kur’an’ı araştır ve topla’ dedi. Allah’a yemin ederim, dağlardan birini taşımayı bana teklif etselerdi Kur’an’ı toplamak kadar bana ağır gelmezdi. Rasulullah’ı yapmadığı bir şeyi siz nasıl yaparsınız(?) dedim. Ebu Bekir, vallahi bu hayırlı bir iştir, dedi ve ikisinin kabul ettiği şeyi bana da kabul ettirinceye kadar ısrar etti. Ben de Kur’an’ı deri parçaları, dallar, ince taşlar ve ezbere bilenlerden toplamaya başladım. Tevbe Süresi’nin son iki ayeti olan ‘’And olsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere çok şefkatlidir, merhametlidir. Yüz çevirirlerse de ki Allah bana yeter. O’dan başka ilah yoktur. Ben sadece O’na güvenip dayanırım. O büyük Arş’ın sahibidir.’’(9 Tevbe/128-129) ayetlerini sadece Ebu Huzeyme el Ensari’de buldum. Yazdığım sayfalar ölünceye kadar Ebu Bekir de, ondan sonra da Ömer de ondan sonrada Ömer’in kızı Hafsa’nın yanında kaldı. (Buhari, Cem’ul-Kur’an, 6/98)
2. İbni Şihab, Enes b. Malik’ten söyle rivayet eder: Huzeyfeb. Yeman Osman’a geldi. Ermenistan ve Azerbaycan fethinde Irak ve Şam bölgesinden askerlerle beraber savaşıyordu. Kur’an’ın kıraat şekillerinden Huzeyfe korkmuş, Osman’a gelerek söyle demişti: Ey mü’minlerin emiri, Yahudiler ve Hıristiyanlar kitapları üzerinde ihtilaf ettikleri gibi ihtilaf etmeden önce bu ümmetin imdadına koş. Osman, Hafsa’ya haber göndererek musaflar yazmak ve iade etmek üzere yanındaki sayfaları göndermesini söyledi. Hafsa sayfaları Osman’a gönderdi. Zeyd b. Sabit, Abdullah b. Zubeyr, Said b. As ve Abdurrahman b. Hars b. Hişam’a görev verdi onlarda sayfaları çoğaltarak musaflar yazdılar. Osman, Kureyş kabilesinden olan üç kişiye, ‘’Kur’an’ın yazımı konusunda Zeyd b. Sabit’le bir şeyde ihtilaf ederseniz, Kureyş lisanı/lehçesi ile yazın, çünkü onların dilinde indi.’’ Dedi. Öyle yaptılar ve sayfalardan Mushaflar çoğalttılar. Osman sayfaları Hafsa’ya geri verdi. Yazılan Mushaflardan her bölgeye bir tane gönderildi ve onun dışındaki sayfaların veya Mushafların yakılmasını emretti.’’
İbni Şihab, Harice b. Zeyd b. Sabit babasından şöyle dediğini işittiğini söyledi: Mushafları çoğaltırken Ahzab Suresi’nden Resulullah’ın okuduğunu işittiğim ‘’Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki Allah’a verdiği sözü yerine getirmiştir.’’ (33 Ahzab/23) ayeti bulunamadı. Onu aradık ve Huzeyme b. Sabit el-Ensari’de bulduk, mushafta Azhab suresine ekledik. . (Buhari, Cem’ul-Kur’an, 6/99 – Bu iki rivayetle beraber 21 rivayete kadar olan rivayetler Ahmed b. Hambel Müsned’inin hamişinde (c.2, s. 43-52) Muntehabu Kenzi’i-Ummal kitabında mevcuttur.)
3. İbni Ebi Şeybe, Ali’den şöyle dediğini rivayet eder: ‘’Mushaflar konusunda en büyük ecir Ebu Bekir’indir. İki kapak arasındakini toplayan ilk kişi Ebu Bekir’dir.’’
4. İbni Şihab, Salim b. Abdullah ve Harice den şöyle rivayet eder: ‘’ Ebu Bekir Kur’an’ı yapraklarda topladı. Bu işi Zeyd b. Sabit’in yapmasını istedi. Zeyd kabul etmeyince Ömer’in yardımı ile ona kabul ettirdi. Yazılan kitaplar ölünceye kadar Ebu Bekir’in yanında, sonra ölünceye kadar Ömer2in yanında kaldı. Ömer’in ölümünden sonra Hafsa da kaldı. Osman sayfaları ondan istedi, vermedi. Geri vereceğine söz verince ona gönderdi. Osman bu musafları yazdırıp çoğalttı, sonra ona geri verdi ve onun yanında kaldı…’’
5. ‘’Yemame halkının işi bitirilince Ebu Bekir, Ömere’e ve Zeyd b. Sabit’e söyle emretti: Mescidin kapısında durunuz ve kim Kur’an’dan kabul etmediğimiz getirirse iki şahit gösterdiği takdirde kabul eydiniz ve yazınız, çünkü Yemame de Rasulullah’ın asabından Kur’an’ı cem’edenlerden kişiler öldürüldü.’’
6. Muhammed b. Sirin, ‘’Kur’an henüz cem edilmeden Ömer öldürüldü.’’ diye rivayet etti.
7. Hasan şöyle rivayet etti: ‘’Ömer b. Hattab Allah’ın kitabından bir ayet sordu. Falan kişi biliyordu, o da Yemane de öldürüldü, denildi. ‘’İnna lillah’’ dedi ve Kur2an’ın cem edilmesini emretti de Kur’an cem edildi. Mushaf olarak toplayan ilk kişi idi.’’
8. Yahya b. Abdurrahman b. Hatıb rivayet ederek söyledi: ‘’Ömer b. Hattab Kur’an’ı cemetmek istedi. Halkın arasında durdu ve ‘Kim Rasulullah’tan Kur’an’dan bir şey öğrenmiş/almışsa getirsin’ dedi. Kur’an’ı sayfalara ve levhalara yazmışlardı. İki kişi şahitlik yapmadıkça kimseden bir şey kabul etmezdi. Kur’an’ı toplamaya devam ederken öldürüldü. Osman kalktı ve Allah2ın kitabından kimin yanında ne varsa getirsin, dedi. O da iki şahit olmadıkça kimseden bir şey kabul etmezdi. Huzeyme b. Sabit ona geldi ve ‘İki ayet yazmadığınızı gördüm’ dedi. Onlarda hangileridir(?) deyince, ‘And olsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir…’ ayetini Resulullah’tan öğrendim, dedi. Osman da ‘ Bunların Allah’tan geldiğine ben şahitlik ederim, nereye yerleştirmemizi istiyorsun?’ dedi. Kur’an’dan en son inenin sonuna koy, dedi. Tevbe Suresi’nin sonuna yerleştirildi.’’
9. Ubeyd b. Umeyr rivayet ederek şöyle bedi: ‘’İki şahit olmadıkça Ömer bir ayeti Kur’an’a almazdı. Ensar’dan bir adam ona ‘’And olsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir…’’ ayetlerini getirdi. Ömer, bunlar için senden şahit istemeyeceğim, çünkü Resulullah böyle yapardı dedi.’’ (Bu rivayet dışında Muntahab’tqn naklettiğimiz rivayetler Kenzu’l-Ummal’ın Cem’u’ı-Kur’an bölümünde mevcuttur. C.2, s.ç 361. Bununla birlikte Yahya b. Cad’a’dan gelen buna benzer bir rivayet bulunmaktadır.)
10. Süleyman b. Erkam, Hasan, İbni Şirin ve İbni Şibah Zuhri’den şöyle rivayet eder: ‘’Yemme günü kurradan 400 kişi öldürüldü. O zaman Zeyd b. Sabit Ömer b. Hattab’la görüşüp şöyle dedi. ‘Bu Kur’an dinimizi içermektedir. Kur’an yok olursa dinimiz yok olur.’ Kur’an’ı bir kitapta toplamaya karar verdim. Ömer ona bekle, Ebu Bekir’e sorayım, dedi. İkisi Ebu Bekir’e gittiler ve bu işi kendisine söylediler. Ebu Bekir ona acele etme, Müslümanlara danışayım dedi, sonra halka bir konuşma yaparak bu durumu onlara açıkladı. Onlarda isabet ettin, dediler. Böylece Kur’an2ı topladılar. Ebu Bekir birini görevlendirdi. Ve kimin yanında Kur2an’dan bir şeyler varsa getirsin, diyerek halka duyuru yaptı.’’
11. Huzeyme b. Sabit rivayet eder: ‘’And olsun size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanınız ona çok ağır gelir…’’ ayetini Ömer b. Hattab’a ve Zeyd b. Sabit’e getirdim. Zeyd şahidin var mı(?) dedi. Hayır, vallahi bilmiyorum dedim. Ömer, onunla beraber buna ben şahitlik ederim, dedi.’’
12. ‘’Ömer b. Hattab mushafı cem edince, kim en güzel irab eder/dikte eder(?) dedi. Said b. As dediler. Kim en güzel yazar (?), dedi. Zeyd b. Sabit, dediler. Said yazdırsın, Zeyd yazsın dedi. Dört Mushaf yazdılar. Onlardan birini Küfe’ye, birini Basra’ya, birini Şam’a, birbirini de Hicaz’a gönderdi.’’
13. Abdullah b. Fudala rivayet ederek şöyle der: ‘’Ömer imam/ana kitabı yazmak isteyince dört kişliyi görevlendirdi ve dilde anlaştırmazlığa düşerseniz onu Mudar dili/lehçesiyle yazın, süphesiz Kur’an Mudar’dan bir adamın üzerine indi, dedi.’’
14. Ebu Kılabe rivayet eder: Osman hilafetinde okumasını bilenlerden biri bir adamın kıraatini/okuyuşunu, diğeri başka bir adamın kıraatini öğretmeye başladı. Çocuklar bazen uyum sağlıyor, bazen ayrılıyordu. Bu durum öğreticilere kadar vardı, onlar da okuma farklılığı yüzünden birbirlerini tekrif ettiler. Bu durumu Osman öğrendi. Kalkıp halka konuşma yaparak şöyle dedi: Sizler yanımda iken ihtilah ediyor ve lahn yapıyorsanız/yanlış telaffuz ediyorsanız, uzak şehirlerde onlar daha çok ihtilaf eder ve yanlış okur. Ey Muhammed’in ashabı bir araya geliniz ve insanlar için imam/ana bir kitap yazınız.’
’Ebu Kılabe, Malik B. Enes’ten rivayet ederek Ebu Bekir b. Ebi Davud’un söyle dediğini belirtir: ‘’Bu Malik b. Enes’in dedesi Malik b. Enes şöyle der: Onlara okuyanlardan biri de bendim. Bir ayet hakkında ihtilaf ettiklerinde onu Resulullah’tan kimin öğrendiğini söylerlerdi. Adam uzaklarda vadilerde olabilirdi. Onun için yazarken o ayetin öncesini ve sonrasını yazarlardı ve adam gelinceye yahut kendisine haber salınıp getirilinceye kadar o ayetin yerini boş bırakırlardı. Mushafın yazımı tamanlanınca Osman şehirlere ‘’ Şöyle şöyle yaptım, şöyle şöyle yok ettim, siz de yanınızdakileri yo edin’’ diye yazdı.’’
15. Mus’ab b. Sa’d rivayet ederek şöyle der: Osman kalkıp halka şöyle dedi: Peygambe2in aramızdan ayrılalı 13 yıl oldu, hala Kur’an’ın kıratı hakkında tartışıyor, Übey’in kıratı, Abdullah’ın kıraati diyorsunuz, adam diğerine vallahi kıraati düzgün değil, diyor. Her birinizin yanında Kur’an’dan ne varsa getirmenizi iştiyoru. Adam yaprağı ve deri parçasını getiriyordu. Böylece çokça toplandı. Sonra Osman girdi ve her birini çağırıp ‘’Allah için söyle , Rasulullah sana böyle mi imla ettirdi/yazdırdı?’’ dedi. Osman bunu bitirince, kim en güzel yazıyor(?) dedi. Rasullulla’ın katibi Zeyd b. Sabit, dediler. Kim güzel okuyor(?), dedi. Said b. As dediler. Osman, Said okusun, Zeyd yazsın, dedi. Zeyd bir kaç Mushaf yazdı. Osman onları halka dağıttı. Muhammed2in ashabından bazılarının Osman iyi yaptı, dediklerini işittim.’’
16. Ebu’l-Melih rivayet eder: ‘’Osman b. Affan Mushaf’ı yazman istediği zaman’’Hüzeyl okusun, Sakif yazsın’’, dedi.
17. Abdul’ala b. Abdullah b. Amir el-Kuraşi rivayet eder: ‘’Mushaf bitince Osman2a getirildi. Ona baktı ve çok güzel yaptınız, Lahn/hatalı şeyler görüyorum, onlarıda Araplar dilleriyle, düzeltirler, dedi’’
18. İkrime riyayet ederek şöyle der: ‘’Mushaf Osman’a getirilince onda biraz lahn/hata gördü. Okuyan Hüzeyl’den, yazan da Sakif’ten olsaydı onda bu şeyler olmazdı, dedi.’’
19. Ata rivayet eder: ‘’Osman b. Affan Kur’an’ı Mushaflar halinde çoğaltmak isteyince Übey b. Ka’b’ı görevlendirdi. Ka’b, Zeyd b. Sabit’e okuyor, o da yazıyordu. Yanında Said b. As irab ediyordu. Mushaf Übey’in ve Zeyd’in kıraatine göredir.’’
20. Mücahid rivayet eder: ‘’Osman, Übey b. Ka’b’ın imla etmesini/okumasını, Zeyd b. Sabit’in de yazmasını emretti. Said b. As ve Abdurrahman b. Hars da irab etti/noktaladı.’’
21. Zeyd b. Sabit rivayet eder: ‘’Mushafları yazarken Rasulullah’tan dinlediğim ‘’Mü’minlerden Allah’a verdikleri sözü yerine getiren adamlar vardır…’’ ayetini ancak Hüzeyme b. Sabit’in yanında buldum. Huzeyme iki şahit olarak anılıyordu. Rasulullah onun şahitliğini iki şahit olarak saymıştı.’’
22. Leys b. Sa’d’dan İbnu Eşte/İşte şöyle rivayet eder: ‘’Kur’an’ı ilk toplayan Ebu Bekir’dir. Onu Zeyd yazdı. Halk Zeyd b. Sabit’e gelirlerdi ama kendisi iki şahit olmadan bir ayeti yazmazdı. Berae/Tevbe Suresi’nin son ayeti yalnız Ebu Huzeyme b. Sabit’in yanında bulundu. Onu yazın, çünkü Rasulullah onun şahitliğini iki şahit yerine saydı, dedi. O da yazdı. Ömer remc ayetini getirdi ama onu yazmadık, çünkü Ömer’in şahidi yoktu.’’ (Suyuti, el-İtkan, bölüm, 18, c.1, s. 101)
Bu rivayetlerin birbiri arasında çeliştiğini görmekteyiz. Bu 22 tane rivayeti karşılaştıran el-Hüi, maddeler halinde şöyle belirtir:
Kur’an ne zaman Mushaf halinde toplanmıştır?
1.3.4. rivayetler açıkça, diğer bazı rivayetler de işaretle toplamanın Ebu Bekir zamanında olduğunu belirtirken, 7. ve 12. rivayetler, bunun Ömer zamanında olduğunu söyler.
Ebu Bekir zamanında Kur’an’ı kim toplamaya kim öncülük etmiştir?
1.7.8.9.12. ve 13. rivayetler bu işi Ömer’in yaptığını şöylerken, 4. rivayet ise bunu Ebu Bekir’in yaptığını, topladığı kitaplara Zeyd’in sadece bakmasını istediğini şöyler. 5. 10. rivayetler ise-ki başka rivayetlerden de bu anlaşılmaktadır- bu işi Zeyd’in ve Ömer’in yaptığını söyler.
Zeyd’e Kur’an toplama işi verilmiş midir?
Birinci ve dördüncü rivayetin açıkça belirttiğine göre bu görevi Ebu Bekir Zeyd’e vermiştir. Zeyd’e Kur’an’ı araştır ve topla.’’ demesi de bunu açıkça gösterir. 5. rivayet ise Ebu Bekir’in bu görevi Zeyd’e ve Ömer’e verdiğini belirtirken başka rivayetler yazmanın iki şahitle yapılacağını ve recm ayetini getiren Ömer’den bunun kabul edilmediğini belirtir.
Osman zamanına kadar tedvin edilmeyen ayet kalmış mıdır?
Bir çok rivayetin belirttiğine göre Osman zamanına kadar tedvin edilmeyen ayet kalmamıştır. Ama 2. rivayetin açıkça belirttiğine göre Ahzab/23. ayet Osman zamanına kadar tedvin edilmemiştir.
Daha önce tedvin edilen ayetlerden Osman zamanında yazılmayan/Kur’an’a alınmayan olmuş mudur?
Bir çok rivayetin açıkça belirttiğine göre Osman, daha önce tedvin edilenlerden hiçbir şey eksiltmemiştir. Ama 14. rivayette anlattığına göre daha önce tedvin edilen bazı ayetler, Rasulullah’tan öğrenen kişi o anda hazır olmadığından ona yazıp veya haber gönderip getirinceye kadar onun duyduğu ayetin yeri boş bırakılmıştır. Osman Mushaf işini bitirince bölge halklarına yaptığı işi ve yanındaki şeyleri imha ettiğini yazarak Müslümanların da ellerindekileri imha etmelerini emretmiştir.
Osman, Mushaf’ı hangi kaynaktan derlemiştir?
2. ve 4. rivayetin açıkça belirttiğine göre Ebu Bekir zamanında toplanan sayfalardan yapmıştır. Ama 8.14. ve 15. rivayetlere göre Osman derlemeyi iki şahidin şahitliğiyle ve ayeti Rasulullah’tan işitenlerin bildirmesiyle yapmıştır.
Kur’an’ın toplanmasını Ebu Bekir’den kim istemiştir?
Birinci rivayete göre ondan isteyen Ömer’dir ve Ebu Bekir ancak muhalefet ettikten bunu kabul etmiş, Zeyd b. Sabit’e haber salarak onu görevlendirmiş, o da ancak muhalefet ettikten sonra bu işi kabul etmiştir. 10. rivayete göre ise, bunu Ebu Bekir’den Zeyd ve Ömer iştemiş o da Müslümanlara danıştıktan sonra bunu kabul etmiştir.
Ana/imam nüshayı kim toplamış ve bölgelere göndermiştir?
İkinci rivayetin açıkça belirttiğine göre bunu Osman yapmış iken, 12. rivayete göre ise bunu Ömer yapmıştır.
İki ayet ne zaman Tevbe Suresi’nin sonuna eklenmiştir. 8. Rivayetin açıkça belirttiğine göre ekleme Ömer zamanında olmuştur.
He iki ayeti kim getirmiştir?
Birinci ve 22. Rivayetin açıkça belirttiğine göre her iki ayeti getiren kişli Ebu Huzeyme’dir. Ama 8. ve 11. rivayetin açıkça belirtmesine göre getiren kişi Huzeyme b. Sabit’tir. İbnu Abdilber’in belirttiğine göre (Tefsiru’l-Ku2anrtubi, 1/56) her iki kişi arasında nesep ilişkisi yoktur.
Her iki ayetin Kur’an’dan olduğu nasıl sabit olmuştur?
Birinci rivayetin açık ifadesine ve 9 ile 22. rivayetten anlaşıldığına göre her iki ayetin Kur’an’dan olduğu, tek kişinin ifadesi ve 8. rivayetin belirttiğine göre Osman’ın şahitliğiyle , 11. rivayetin şöylediğine göre ise Ömer’in şahitliğiyle sabit olmuştur.
Osman, Kur’an’ın dikte etmek ve yazmak için kimleri görevlendirmiştir?
İkinci rivayetin açıkça belirttiğine göre Osman, yazmak için Zeyd’i, İbnu Zubeyr’i, Said’i ve Abdurrahman’ı görevlendirirken, 15 rivayetin belirtmesine göre dikte etmesi için de Zeyd’i görevlendişrmiştir. 16 ncı rivayete göre ise, yazmak için Sakif’i, dikte etmek için de Huzeyl’i görevlendirmiştir. 18nci rivayette ise yazan kişi Sakif’den olmadığı gibi, dikte eden kişi de Huzeyl değildir. 19ncu rivayete ise dikte eden kişi Ubey b. Ka’b olup, Said Zeyd’in yazdığını irab etmiş/noktalamış/düzeltmiştir.( el-Hüi, age 247-249)
Bu rivayetler, kur’an2ın Rasulullah2ın sağlığında toplanıp yazıldığını belirten rivayetlerle çelişmektedir. Ahmet b. Hambel, İbni Ebi Şeybe, Tirmizi, Nesai, İbni Hibban, Hakim, Beyhaki ve ZXiya el Makdisi, İbni Abbas’ın Osman b. Affan’a şöyle dediği rivayet eder:’’Yüz’lü surelerden olan Berae/Tevbe Suresi ile mesani/yüz’den az ayetli surelerden olan Enfal Suresi arasında ‘Bismillahirrahmanirrahim’ koymadan neden ard arda getirdiniz ve uzun yedi sure arasına yerleştirdiniz?’’
Osman şöyle dedi: ‘’Rasulullah’a zaman zaman çok ayetli sureler inerdi, ona öyle indiğinde yanındaki katipleri çağırır ve ‘Bunun içinde şöyle şöyle geçen süreye yerleştirin.’ , bir de üzerine ayetler inerdi, o zaman da ‘Bunlar içinde şöyle şöyle geçen sureye yerleştirin.’, derdi. Enfal Medine de ilk surelerdi. Berae/Tevbe ise, Kur2an’dan son inenlerdendi, iki surede birbirine benziyordu. Berae/Tevbe’nin onun devamı olduğunu sandım, o arada Rasulullah Berae’nin onun devamı olup olmadığını belirtmeden vefat etti; onun için ikisini ard arda yerleştirdim ve aralarında ‘Bismillahirrahmanirrahim’ koymadan ikisini uzun süreler arasına koydum.’’ (Kenzu’l-Ummal, 2/48 , el –Hüi age. 250)
Taberani ve İbnu Asakir, Şa’bi’den şöyle rivayet eder: ‘’Rasulullah zamanında Kur’an’ı altı kişi topladı: Bunlar Zeyd b. Sabit, Muaz b. Cebel, Ebu’d-Derda, Sa’d b. Ubeyd, Ebu Zerd’dir. Mecma b. Cariye, İki veya üç sure dışında toplanmış olan Kur2an’ı almıştı. (Kenzu’l-Ummal, 2/50 , el –Hüi age. 250)
Mesruk, bdullah b. Ömer ve Abdullah b. Mesud’u belirterek şöyle rivayet eder: ‘’ Onu hala seviyorum, Nebi’nin Kur’a’ı şu dört kişden alınız, dediğini işittim: Abdullsah b.Mesud, Salim, Muaz ve Übey b. Ka’b. (Buhari, el-Kurraumin Ashabi’n-Nebi babı, 6/202, el –Hüi age. 251)
Nesai, sahih bir senetle Abdullah b. Ömer’den şöyle rivayet eder: ‘’Kur’an’ı cemettim/topladım ve onu her gece okudum. Rasulullah bunu öğrenince, bir ayda oku, dedi. (el –Hüi age. 250, İtkan, Bölüm, 20, c.1, s.124) Kur’an’ın ana bir sayfada toplanmasına ilişkin İbni Sa’d rivayeti bulunmaktadır.
Rasulullah’ın ve asabın hayatını inceleyenler, Kur’an’ın Rasulullah’ın sağlığında kesin olarak toplandığını ve toplayanların sayısınında azımsanmayacak kadar çok olduğunu görürler.
Buhari’nin , Rasulullah zamanında Kur’an’ı ancak Ensar’danşu dört kişi topladı: ‘’Übey b. Ka’b, Muaz b. Cebel, Zeyd b. Sabit ve Ebu Zeyd (Buhari, Fadailu’l-Kur’an, 8/5) rivayeti, Rasulullah öldüğünde sadece Ebu’d-Derda, Muaz b. Cebel, Zeyds b. Sabit ve Ebu Zeyd dörtlüsü toplamıştı.’’ (Buhari, Fadailu’l-Kur’an, 8/6)
Rasulullahvefat ettiği zaman ashabın sayısı çok olup birçok yerlere dağılmış olduğundan ravinin hepsini tespit ederek Kur’an’ı onlardan sadece bu dört kişinin topladığını söylemesi doğru değildir.O nun için Kur’an’ın Rasulullah’ın vefatından sonra Hz. Ebu Bekir zamanında onun talimatıyla toplandığı iddiası kuru bir iddiadan öteye geçmez.
Sonuç olarak, bu rivayetlere göre halife olduktan sonra Ebu Bekir’in Kur’an’ı toplayan ilk kişi olduğu nasıl doğru olabilir? Böyle bir şeyi doğru kabul etsek bile, niçin Zeyd’e
Ve Ömer4’e Kur’an’ı deri, yaprak, taş, ve kemik parçalarından toplanmasını emretmiştir de, toplama sırasında hayatta olan ve kendilerinden alınması emredilen Abdullah, Muaz, Ubey ve Sali’den almamıştır? Evet, Salim Yemame savaşı’nda şehit olduğu için ondan alınmamıştır. Diğer taraftan, bu rivayetten anlaşıldığı gibi, Kur’an2ı toplayanlardan biri de Zeyd olduğundan, deri, yaprak, taş ve kemik parçalarından toplamak yerine, Ebu Bekir’in dediği gibi akıllı ve saygın bir delikanlı olan Zeyd’ten alınmamıştır? Ayrıca çok sayıda rivayet, Kur’an’ın Rasulullah zamanında toplandığını bildirmektedir.
Bu rivyetler Kur’an’a aykırıdır:
Rasulullah ‘’Size iki şey bırakıyorum, Allah’ın kitabı ve itretim/aile fertlerim’’ demiştir. Bu da Kur’an’ın toplanıp yazıldığını gösterir. Çünkü kalplerde ezber olan olan yahut taş, yaprak, ağaç kabuğu gibi şeyler üzerinde yazılı şeye de mecaz dışında kitap denilmez. Zira kitap, ancak toplu bir varlığı olan şeye denir. Toplu olmayıp dağınık bulunan, bunun da ötesinde, yazılı olmayıp sadece ezberde bulunan şeye de kitap denilmez.
Bu rivayetler akla aykırıdır:
Rasulullah’ın ve ashabın onu ezberleme/koruma ve okumaya özen göstermesi ve bunun sdağladığı sevap, bu rivayetlerde anlatıldığı tarzda Kur’an’ın toplanmış olmasıyla çelişmektedir.
Onuncu rivayetin belirttiği gibi, Yemame Savaşı’nda 400 kurranın şehit düşmesi, 23 yılda parça parça inen kur’an’a Rasulullah’ın ve ashabın ne kadar özen gösterdiğini ortaya koymaktadır. Zaten vahiy katipleride çoktur. Bütün bunlar Rasulullah’ın hayatta iken Kur’an’ın yazılmasını emrettiğini gösterir. Zeyd b. Sabit rivayet eder: ‘’Kur’an’ı rika/üzerine yazıldığı parçalardan telif ederdik’’ , bu rivayet Hakim; Buhari ve Müslim’in şartlarına uygun bir rivayettir, bu da Kur’an’ın Rasulullah tarafından toplandığının kesin delilidir.’’ der. (Müstedrek, 2/611)
Kur’an’ı ezberlemek kadın ve erkekler arasında yayğındı. Hatta evlenmelerde kadın, bir veya birkaç surenin ezbere bilinmesini mehir olarak sayardı. (Buhari, Müslim, Ebu Davut, Tirmizi,Nesai, Tac, 2/332)
Bu rivayetler, Kur’an’ın ancak tevatür yolu ile sabit olduğuna inanan Müslümanların icmaina/sözbirliğine de aykırıdır.
Bu rivayetlere, Kur’an ayetlerinin bir kişinin şahitliğiyle yahut şahitliği iki şahit yerine geçen tek kişinin şahitliğiyle sabit olduğunu söyleri. Kur’an’ın ancak tevatürle sabit olduğu icma ile kabul edilirken, delille/bir-iki kişinin sözü ile sabit olduğunu söyleyen bu rivayetler nasıl sahih olduğunu söyleyebiliriz. Tuhaftır, İbnu Hacer gibi bazıları, rivayetlerdeki iki şahidi, yazmak ve ezberlemek olarak açıklamıştır. (el-İtkan, 18. Nevi, s:100)
Sonuç olarak Kur’an’ın halifeler tarafından toplandığı söylemek kuruntu olup Kitab’a, Sünnet’e, İcma’ya ve akla aykırıdır. Bu rivayetleri doğru kabul etsek bile son tahlilde toplayan kişi tevatüren Müslümanların ezberinde bulunan Kur’an2ı toplamış olur.
Şüphe yok ki Osman zamanında Kur’an’ı toplamıştır. Ama bu toplama, ayetleri ve süreleri bir mushafta toplama şeklinde değil, Müslümanları imam/ana bir nüsha üzerinde toplamak ve ona aykırı olan başka nüshaları yakmak, diğer bölgelerdeki Müslümanların da ellerindeki nüshaları yakmalarını sağlamak şeklinde olmuştur. Sünnet ehli alimlerden meşhur pek çok kişi bunu açıkça belirtmiştir. (el –Hüi age. 250-258)
M. Yaşar Soysal’ın tespiti: Halife Ebu Bekir döneminde Kur’an’ın toplanması gibi bir çalışma yapılmadığı kanaatindeyim. Bu rivayetler, birçok araştırmacının da dikkat çektiği gibi, çok sonraki dönemlerde, büyük ihtimalle de Abbasi hakimiyeti döneminde siyasi kaygılarla, bilinçli bir şekilde üretilmiştir. Toplumun çok önemsediği bir konudaki, yani Kur’an’ın çoğaltılması işindeki prestijin bütünüyle Halife Osman’a/Emevi ailesine bırakılmak istenmemesindenkaynaklanmış olabilir.Bu Abbasiler ve Emeviler arasındaki çatışmasının bir yansımasından başka bir şey olmamalıdır. (Mehmet Yaşar Soysal, Vahiy Savunması, 663)
Rasulullah’ın sağlığında Kur’an’ı kimin topladığı sorusunu Enes şöyle cevaplandırır: ‘’Rasulullah zamanında, hepside Ensar’dan olan dört kişi Kur’an’ı topladı: ‘’Übey b. Ka’b, Muaz b. Cebel, Zeyd b. Sabit ve Ebu Zeyd. (Buhari, Fadailu’l-Kur’an, 8/5)
Kaynaklar, vahyin herhangibi bir parçası indiğinde, Hz Peygamber’in okuma yazma bilen sahabilerinden birini çağıp daha önce inmiş olan ayetler topluluğu içinde nereye yerleştirileceğini bizzat belirttikten sonra inen ayet veya ayetleri ettirdiğini söz birliğiyle belirtirler.(Muhammet Hamidullah, Kur’an2ı Kerim Tarihi, 41)
Kur’an, Rasulullah’ın sağlığında düzenlenip tertip edilmiştir. Çünkü inen her ayetin hangi surede ve nereye yerleştirileceğini Rasulullah söylüyor ve katipler yazıyordu.Böylece kendi emri ile ayetler yerlerine yerleştirilmiş, surelerin sıralanışı tamamlanmış ve isimleri verilmiştir. (Et-Tabesi, Mecmaul-Beyan, 1/15-16’dan naklen Saban Karataş; Muhammet İsmail İbrahim, Me’cemu’l-Elfazi ve’l-A’lami’l-Kur’aniyye, 8-9, Daru’l-Fikri’l-Arabi, Kahire, 2 baskı) Bugün bütün dünya Müslümanlarının elindeki Kur’an, Rasulullah tarafından düzenlenip toplanan/kitap haline getirilen ve hz. Osman zamanında çoğaltılan bu Kur’an’dır.
M. İzzet Derveze tespiti : Kur’an’ı Kerim’in hurma dalları, kemik parçaları, taş ve tahta levhalar büyük, ağır, tasınması, korunması ve tertip edilmesi zor nesnelere yazılmış olması realite ile bağdaştıramıytoruz.Ayrıca komşu ülkelerde, kağıt, ipek, kumaş gibi yazıya elverişli ince yumuşak gereçlerin yayğın olarak kullanıldığı düşünüldüğünde, öteki ilkel gereçlerin kullanılmış olmasının mantıksızlığı ortaya çıkıyor.
Yazılanlar Prof. Dr. İbrahim Sarmış tarafından yazılan Hadisler Kur’an’la eşdeğer midir? Kitabından alıntılanmıştır.
Es Cümle:
Kağıdın tadavülde olduğu ve değişik yerlerde kullanıldığı bilindiği halde, Kur’an’ın üzerinde yazıldığı malzemeler arasında kağıdın belirtilmemesi büyük bir hatadır.
Kur’an henüz toplanmadan önce kendilerine özel nüshalar oluşturması ve yine rivayetlerde anlatıldığı gibi Hz Osman zamanında kıraat ihtilafının önüne geçmek bu nüshaların ortadan kaldırılması da Kur’an’ın daha önce kitap halinde toplanmış olduğunu, o gün kağıdın bulunduğunu ve kullanıldığını gösterir. Kaldı ki Kur’an’ı Kerim birkaç kez ‘kırtas=kağıt’ kelimesini kullanmıştır.(7 Enam /91), ‘rak=ince deri’, ( 52 Tur 3), aynı şekilde birkaç kez de ‘suhuf=sayfalar’ (Abese 13-14, A’la 18-19, Müddessir 52)
Bu taş, yaprak, kemik ,tahta gibi büyük ve ağır nesneler sahabilerin kendilerine kendisinin yazdıkları olmalıdır. Zaten Hz. Ebu Bekir Kur’an’ın tomarlarını bir ip ile bağladığı rivayet de bunları doğrulamaktadır.
YORUMLAR
muhteşemdi
tebriklerimle...
zaaten anlıyamadıklarıda o bu kuran sonradan toplanmış işte beşer adamların elinde eksik gedik diyecekler fakat matematiksel mucizesine
sayısal mucizesine falan akıl erdiremiyorlar bizim onu savunmamızada zaten gerek yok o kendi kendini savunuyor zaaten saygılar hürmetler efendim bir kez daha kutluyorum...
yok,sul tarafından 5/27/2012 9:48:53 AM zamanında düzenlenmiştir.