söyleyemediğimiz şeyler_
Fondan gelen şarkı iyice acıttı canını, oysa idare edebildiğini sanıyordu her şeyi.
Güçlü duruyordu ya dışarı karşı, herkes onu dik görüyordu sonuçta.
Bir şarkı bu kadar mı dağıtır gider bir insanı diye düşündü.
Ve yüksek sesle “benim sana ihtiyacım var dedi” kadın…
Sonra kendisi de şaşırdı buna. Bırak itiraf etmeyi birisine ihtiyaç duymayı, bir de yüksek sesle dile getirmişti. Allahtan kimse yoktu ortalıkta, yine kendi kendineydi, düşünüyordu. Kendine anlatıp, kendiyle konuşuyordu işte…
Gözleri dalıp gitti yine çok uzaklara. İçinde bir yerler kanamaya başladı. Derinlerinde sakladığı, görmek ve duymak istemediği ne varsa canlanıp sardı dört bir yanını. Nefes almak bu kadar mı zorlaşırdı bazen.
“Yapma bunu kendine” dedi “Yapma, yiyip bitirme kendini” …
Bu şarkıların insanı birdenbire depresyona sokmak gibi bir marifeti de var diye düşündü sonra. Tiye almaya çalışıyordu tabii durumu.
Kendi kendine bahaneler bulup, espriler yapıp aklınca dağıtmaya çalışıyordu havayı.
“Geç bunları” diyesim var bugünlerde… “ve evet hem de “fena” halde” diye söylenmeye başladı sonra bağıra-çağıra bir şarkı tutturarak dudaklarında…
Geçmezdi, kadın da biliyordu.
İçini dökmediği sürece.
Konuşup dağılmadığı, başına geçip sessizliğinin ciğerlerini sökmediği sürece.
mayıs2012/dnzc_
YORUMLAR
söylemek istediğimiz insanlara -insana,söyleyemediğimiz hiç bir cümle yoktur aslında hayatta; şey nev'ine giren...
sustum dediğimiz her kelimenin her cümlenin görür görmez sahiplenecek muhatabı vardır. biliriz ve söylenmemiş olsun diye görünüşte, üstünü örtüp söyleriz yine de söyleyeceğimizi. gerçekte sadece muhatap almadıklarımızadır söylenmemiş şeyler. ki zaten onlar bilmese de olur tüm o 'şey'leri.
Gözleri dalıp gitti yine çok uzaklara. İçinde bir yerler kanamaya başladı. Derinlerinde sakladığı, görmek ve duymak istemediği ne varsa canlanıp sardı dört bir yanını. Nefes almak bu kadar mı zorlaşırdı bazen.
“Yapma bunu kendine” dedi “Yapma, yiyip bitirme kendini” …
Bu şarkıların insanı birdenbire depresyona sokmak gibi bir marifeti de var diye düşündü sonra. Tiye almaya çalışıyordu tabii durumu.
Kendi kendine bahaneler bulup, espriler yapıp aklınca dağıtmaya çalışıyordu havayı.
“Geç bunları” diyesim var bugünlerde… “ve evet hem de “fena” halde” diye söylenmeye başladı sonra bağıra-çağıra bir şarkı tutturarak dudaklarında…
Geçmezdi, kadın da biliyordu.
İçini dökmediği sürece.
Konuşup dağılmadığı, başına geçip sessizliğinin ciğerlerini sökmediği sürece.
Yürekten tebrikler ,bu yazı ne kadarda beni anlatıyor okuyunca kendimi gördüm , tşkler paylaşıma sevgiler...
Denizce
beğenmenize ve kendinizden bir parça bulmanıza sevindim...
teşekkürler..:)
hani derlerya insan okuduğu herşeyde kendinden bi parça görür diye... inanın yazdığınızı okuduğum zaman bende aynını his ettim... kaleminize yüreğinize sağlık...
Denizce
farklı zamanlarda, aynı an"larda vuruluyoruz bazen hepimiz, olay bu sanırım :)
teşekkürler...
depresyona giresim var sayın denizce o şarkı hangisi?
anı ne güzel harflendirmişsiniz
belki 3 dakikalık bir yaşayıştı bu yazılanlar
tebrik ediyorum
selamlar
YağMuRun İzİ
beri gel oğlan beri gel
:))
Denizce
şarkı bir tane değil ki meltemecem :)
zaman zaman vuran şarkılar olur ya insanı, işte o an"lardan biriydi bu da...
teşekkür ederim..:)
Aslında söyleyemediğimiz şeylerin oluşturduğu dağdan sorgu bahçesine ekilir adı bilinmeyen şarkılar...
Ve hep en sıkıştığımız an da yağar yüreğimize bizden izin almadan o güzel nakaratlar...
Olduğu gibi, şeffaf ve dünlendiren bu iç seslerini beğeniyorum biliyorsun değil mi...
Sevgimle...
Denizce
ah bu şarkıların gözü kör olsun, yani di mi canım :)
biliyorum, sağol...