Ah kafam ah!
İnsan son derece karmaşık bir varlık.Bunu kendimi gözlemleyerek daha iyi anladım. En çok
yapılması gereken bazen en arka sıraya düşebiliyor. Pişmanlıklar içinde kalıyorsunuz.
Bu ben miyim, ben miydim diye sorguluyorsunuz kendinizi.
Sabah ekmek almaya gittim. Artık ekmeği manzarası daha iç açıcı olduğu için köprünün
ordaki ekmekçiden alıyorum çünkü parktan geçiyorum,kocaman çınar ağaçlarının altından
Çiçeklerin olduğu, yaşlıların oturup dinlendiği gönlümü açan parktan.
Parktan geçerken çelenk var mı diye Atatürk büstünün önüne özellikle eğilerek baktım. Bir
tane çelenk bile yoktu İçimden şöyle geçti.Gece buraya bir çelenk bıraksaydım acaba gündüz alırlar mıydı? Kim alırdı? Polisler mi?
Bayram kutlanmadı ki burada.19 Mayıs sabahı da geçtim bu parktan. Mehter takımı yüksel
tinin üstünde marş söylüyor. Bir kaç oradan geçen, sesi duyan da gelmiş ağızları açık seyr
ediyor. Bu ağzını açarak seyredenlerden biri de teyzemin oğlu Mehmet. Ben ona doğru
yaklaşırken o uzaklaşıyor. Beni görmedi. Sonunda kolundan yapıştım,Nasılsın diye sordum.
Mehterleri çok severim de bakıyordum dedi.
Bayram değildi kutlanan bir iki göstermelik mehteran, bir iki de spor etkinliği ve folklorcu.
Belediye binasına iyiki asmışlar Atatürk resmini ve bayrağımızı. Asmasalar da bilmiyorum
bu sesi soluğu kesik ilçede neden asmadınız diye karşı çıkan olur mu? Belki kalan sayılı ülkücü biraz ses çıkarabilirdi.
Konumdan hayli uzaklaştım parka girince 19 mayıs gününü hatırladım. O bastırılmak istenen coşkuyu. O statlardan taşan Çubuk halkı geldi gözlerimin önüne. O güzel günler..
Parktaki yaşlıların görüş alanından çıkıp çarşının an yolunun kaldırımına geldim. Karşıdan
usul ve ölgün adımlarla gelen, evlilik dönemlerimdeki komşumla karşılaştım.Zayıf,bakımsız
ve kısaydı. Kısa boyu iyice kısalmış,çökmüştü.Merhaba diyecekken iki elini uzattı,ellerimizi
birleştirip Allahümme sali alâ seyyidina Muhammet yapıp ellerimizi yüzümüze sürdük alel acele. Nasılsın , iyi misin diye hal hatır sorduk. Şöyle böyle idare ediyom gibi bir şeyler söyledi. Ben de Alla’a şükür iyiyim dedim.Nereye diye sordum, ekmek param yok ta ekmek
parası istiyecem birinden dedi. Aksilik ya cebime ekmek paramdan başka para almamıştım
Üzülerek gür sesimle:
"Tüh ya, ben de aksi gibi cüzdanımı almamıştım,"dedim.
Yanımızda bir adam geçiyormuş,konuşmalarımızı duymuş,komşumun avcuna bir lira bıraktı
Onun adına çok sevindim.
Sanki acelem vardı.Evden çıkarken neyi plânlamışsam o olacaktı. Çaydanlığı ocağa koymuş
ocağın altını da kısmıştım. Ben eve gidinceye dek çaydanlıktaki su kaynayacak ben de çayı
demleyecektim. Annem şeker hastasıydı ve kahvaltısı gecikmişti. O hesaplarla komşumla
fazla konuşamadım o yoluna devam ederken güle güle dedim.
Kahvaltı masasında anneme komşumu anlattım.Ne hale geldiğini. Önceki durumunu.Kocası
üstüne kuma getirmişti. Benim elti şakayla karışık ’ Sen de gel bizim evde otur’ demişti. O
zaman sesi kalın ve gürdü. Niye sizin evde oturayım, ’Benim evim barkım yok mu?’ demişti.
Anneme:
" Acaba ne halde bu kadın, dilenerek yaşadığı belli."
Annem:
"Niye sormadın, n’apıyo, ne ediyo" dedi.
Gerçekten neden sormadım. Sanki bir yerlere yetişeceğim. Arkamda beni geçmeye çalışan
var da son hız yoluma devam ediyorum. Pişmanlık içindeyim. Onun nerede oturduğunu, nasıl yaşadığını sormadığım için. Bin de bir karşılaşmak umudum var yine de. Belki daha da
çabuk karşılaşırız.
Kendimi çözemiyorum. herkesin iyi ve mutlu olmasını rahat yaşamasını savunan, gönülden
isteyen ben, bir insanı sanki çiğneyip geçmiş gibiyim. O yardıma muhtaçtı. Bizlerin tuzları
kuru sayılır böyle yoksul insanların yanında. Ah kafam ahh!..
21. 5. 2012 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
Zaten kalburu delik dünyada birde sen böle ince eler sık dokursan naapsın şairler. şiirler öksüz kalır kalem kusmaz. dili, nutku tutulmaz mı bu duyarsızlık karşısında dost.
saygılar
glenay
Bundan sonra önceliklerimi belirleyeceğim,
biraz düzenim bozuluversin, ne çıkar..
Selâmlar..
İçim burkularak okuduğum bir yazı oldu...Bilmem sizi teslli edermi ama şunu söylemeden geçemeyeceğim: Hiç merak etmeyin ve de fazla üzülmeyin ben dahil pek çoğumuz sizin durumunuzdayız.
''Komşusu açken tok yatan bizden değildir'' diye bir hadis-i şerif olduğunu hepimiz biliyor, bunun ne kadar önemli olduğunu kendi dışımızdakilere her fırsatta söylüyoruz ama sıra kendimize gelince sanki o hadis bize hitaben söylenmemiş gibi davranıyoruz.
Aynı pişmanlıkları ve üzüntüleri pek çoğumuz yaşıuyoruz maalesef ya , yaşam savaşı içinde unutulup gidiyor kısa zamanda.
Selam ve saygılarımla.
glenay
Kendimi gerçekten hâlâ kadıncağızı düşününce çok kötü hissediyorum.
Herkes bizim gibidir diye düşünüyoruz, şimdi fakir yok.
Öyle çok ki. Kardeşimin bir komşusu da bu kadına yakın bir durumda.
Kardeşim çok samimi konuşur herkesle o da ona açar aile durumunu.
Duyunca elinden geldiğince bir şeyler alır kardeşim, annem de verir..
Yorumunuza çok teşekkürler,
selâm ve saygılar..