Güncelerde Ağlaşan Sensizlik
23. 23. 2011
hayrettin taylan
Cennetler kurmuştum içimde. Kevserleri damlalarındı. Sırat’ını geçmek için Fırat’ımı sevmek gerekiyordu.
-Bir gün , bir güne, bir günden sonra başka bir güne kördüğüm olmuş olagelmişlerin kıyıcısıydım. Yunus olarak kalmıştım sahiline. Yüzsüz yüzemezdi ruhunun denizinde.Algıları açık olmayan dalgaların arasında dolaşmazdı.Şairdim, yazardım ve senli bir yüreğin keşfi için yazılmamış yazgımı yaşıyordum.
-Bir Pazar postası gibi saklı bahçede büyük bir sevdanın tohumları ekildi, ilk bakışın, dokunuşun , öpüşünle.
/Pazartesi/******
-P’azardan kalanları taşır h’afta içine . Bu yüzden affına sığındım.
Ellerim el’lerde b’Aşka sıcakları taşır. Taşınma suyla değirmen dönmezken ben aşkı döndürüyorum.
Dünya hüznün sobelendiği ebenin ebediyet yeridir.
-İnsan bir gariptir. Sevenler daha çok garip.
Gariplerin sıkıntısı garipçe sürer gider.
-Gaipten iç seslerin şarkısını besteledik.Bir pazartesi konuşması uzadı gitti bağlanış mesnevimizde. Şems olmak için kadınlığının şemsi yetiyordu bana.
-Ertesi olanların ertesi sonrasında sonrasızlığımız akardı.Yakılmıştı bir kerenin içinde bir aşka bin kez olmak için.
-“Bir kere bir, sen güzelsin bir
Bir kere bir, sen benimsin bir”
/Salı/İbranice salis (üç)’ten**********************
-Salı ç’alınmış deniz yazgıların sendrom sonrasıdır. Salına salına gelişinin ilk günüydü .Salı demek, s’alına s’alına yanıma gelişin demekti.Ömrüme en güzel güncenin öncesini ve sonrasını yamaladın.
* Salis (üç)’ten, gelme düşlerin var.Ben , sen, aşk işte salıyı tümlerdi.
-
Berrak bir iklim gibiydi Salı. Çünkü bütün üçleri tümleyen gündü.
Aşk, tutku , sevgi. Ayrılık, hüzün, acı. Vuslat, umut,bir gün.
Seni üçlere taşıyordum. Ritüel değildi. Kendine ömürsel gerçekti.
*Yaşamak kadar, yaşanmak.Sevmek kadar sevilmek, tercih edilmek kadar, tercih etmek. Her şey kendine kafiyeli bir son gibi sonumuzu sunuyordu.
-
Uzun yaşamışsın dedi kaderin cilvesi:
Dedim ki:
-Ömrümü uzatan onun sevgisiydi, bende oluşuydu, bende kalışıydı içimdeki bütün ben’leri terbiye etmesiydi.
-Bir ben’e aşina bir ben küresiydim dedim.
Kaderin cilvesi:
Onu uzun beklediğini biliyoruz bir kere ,iki kere geldi. Üç çok zor. İnsan üçe zor ulaşır.
Her şey çift. Her şey ikiye yakın.Ama üç demek, aile demek, çocuk demek, artmak, aşmak, yaralanmak, beklemek ….uzar giderin üçün dipsiz kuyuları ve ipsiz huyları.
Siz ve aşk iki..Siz de tek üç sen, o, aşk acısı.
///Çarşamba./// ***Cehar-şenbe (dördüncü gün, cehar: dört, şenbe:gün)’den ********
Suyun suyau kirlettiği, damlanın demlendiği tanımsız ıslaklıklar dilindeydik. Dört kereye , dört kareye , dört kadere kadar uzanmıştı kaderimiz.
Tepside sunduğum aşktı, baklava değildi. Bütün tatları özetlercesine yaşamıştık .
Belkıs’ın terk ettiği sarayda büyümüş olmalısın ki beni de sulak özlemlerde terk ettin..
- Üstelik sağnak gözyaşlarınla.
*Şimdi dört damlan indi diye bir ömür nasıl kuruyacak sevi vicdanım.
Belkıs’ın mavi ve yırtmaçlı eteğini giymiş etiklerin var. Bir de bana ettiklerini de unutmayalım
Sensizliğimin ressamı bensizliği çizemedi.Çözümsüzlüklerim vardı aramızda kalan çözümsüz sevgilerde, algılarda, sevi derinliğinde.
Endamın tasımları sürer ömrüme.Benliğimi ben’e katlar.
Göğün kaldırımlarında yürüyüşünü taklit eder ay.Şem olarak seni bırakır dünyanın dünlerine. Oysa sen yarimdin, yarınsın. Şimdi yarım kalmış , yarim kalmış yarınlara nasıl Çarşamba olacağım.
//Perşembe:/// Farsça penç-şenbe (beşinci gün, penç: beş, şenbe gün)’den********************
Kafes kafes üstüne nefsimin K’afı kurulu. Yutulmuş mevsimlerin sıcağı gibi kavurma beni.
-Ilık bir rüyanın son görülmüşüydüm.Alaca bir alıvere dalıvere değildi .Daldım dünyanın bütün diplerine. Aşk susamış bir deli gibi şizofrenik bohemlerini taşıdım.
*Zamansız kalmış, zamını kederden almış günlerin çok sonrasına saklama beni.
Bir zekinin gün aşırmış haz gecelerini çok görme.Hor görme gari.
-Meşgul edilmiş çok meşgullerim vardı.Dahası dünyayı kandırıyordum benle yaşamak için. Sığmıyordu içime dünya ile oynuyordum.
Dünya:
- Ben senden büyüğüm seni yutacağım şair derdi
Dedim ki:
-Bu dünya kimseye kalmaz ki.Beni yutabilecek çok cilven var biliyorum. Benimle oynama dünya dedim.
Dünya:
-Burası misafirliğin en güzel yeridir.Yaşamak güzel ;ama bilinçli, kaliteli, ölçülü, dengeli, sahibime bağlı bir yaşam sizi mutlu eder.
-O zaman ben kimseyi yutmam, siz beni yutmuş olursunuz. Dünya sizin içindir, siz dünya için değilsiniz.
-Hadi oradan dünya ne kadar küçükmüş derdim bende. Öyle değil mi bütün bucakların ıcığında seni gördüm, yaşadım günler ardı ardına geldi. Sen perşembelerime perişan düşlere sardın.
-Bu Perşembe gel dedim defalarca. Yok olmaz Perşembe insanı perişan edermiş.
-Yahu ben Perişah’ım kandıramazsın. Perişanlığını yaşamak için dünyana yollanmışım belki. Ne dediysem bir Salı günü, güncelerimi yakarak yaşadığım şehri sormayacak kadar kayboldun. Oysa , aynı şehrin şavkıyız.
-Aynı perişanlığın şanıyız.Aynı şanın şemiyiz, ay ve şem …
//Cuma: //Arapça Cem’den Cuma (toplanma, toplantı anlamında)
En güzellerinin mumyası erir ruhumun derinlerinde.D’ipsiz kuyularda Yusufcuk besler umudum. Yusuf olup kendim olamayışımın mübarekliği uzar.
* B’akışır hayaller sen ben’DEN BİRAZ RÜJSUZ REJİM SUNARKEN DUDAK UÇLARIMA.
*Dudak rejimi uygulama erkeksi düşlerime.Zaten erkek zaaf partisinin genel başkanı olarak sultasını sürer içinde.
*Ucu bitmiş ve geçmesi gereken bir dersin sınavında olan naçar bir öğrenci gibiyim.
-Hocam kaleminiz var mı?
-: Hayır, k’alemlerimi ona hediye ettim.
Peki arkadaşlar sıfır beş ucu olan var mı ?
Arkadaşlar:
-Hayır, biz haftanın yedi günü, yedi asır, yediveren, yedi kıta, yedi renk, yedi katman, yedi ruh, yedi alışım gibiyiz. Bizim sıfır yedi ucumuz var bu dünyayı yazmak için.
Ve sonrasızlığın ıssızlığında dolaşırken kutsi bir duyulsama yaşadım.
-İnanç , insanın içindeki en büyük eylem.Sığındığımız en büyük gerçek,bütün içsel içlerin hazinesi.İnanç demek aslında insan demektir.Bütünlerimizi giydiren iki dünyanın anahtarı.
İnancımı yitirmeyen kendini de yaşar, dünyasını da.
///Cumartesi: //Cuma’nın ertesi günü./****
Sözlerin talihin tarihi gibi gün be gün beni yazar.
*Suskun bir hazın depremini bekler kaçışlar ya da kaçamaklar.
Beni tatiline çağır zevkler. Nefesimin peşinatlarını öder isterik hevesler. T’ene iner içsel ıslaklık.Bir belanın giyotin ağzında dudaklar kimsesiz yalnızlığımı öper.
*Öper ölürüm sana.
Sen kendimi kaybettiğim şehrin mihrisin. Duruşun bir kapı gibi içimde saklı. Tırtıl iklimi yaşayan kelebeklerin kel halini yaşıyor dem be demlerim.
-Oysa kırlangıçların vardı serçelerin gözyaşı dökülmesini engelleyen.
Ki bendim serçe.Biliyorsun serçeler gözyaşı döktüğünde ölürler.
Hadi, yanaşsak biraz. Cumartesi gelmiş.Yarın Pazar. Yarin tatilde kalmasın hayali
Her yer uğurböceği.Uğrumuzu taşır.Her yer uğruna kendi mevsimin sunar. Sana anlatılamayanı anlatan gördüğüm , görmediklerimin kördüğümleri var. Bir bir çözüldüm.
Sarılmalıyız, yarın Pazar.Ömrün belki son aynasında taranacak güncelerimiz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.