- 740 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İFFETİN SUSTUĞU YERDE ZAFER İLLETİN OLUR
KAYNAKTAN DERYAYA
LEBİDERYA
İFFETİN SUSTUĞU YERDE ZAFER İLLETİN OLUR
KADİR DURAK
[email protected]
70’li yıllar;
Oluk oluk kan döküldü.
Vatan evlarının kanı sele dönmüştü...
Rüşvet çarkı durdurulmadı.
Sazak rüşveti dondurdu.
Rüşveti donduran; Gün sazak Şehit edildi.
Polis şefine tuzak kurarak kurşunlayan Dev-Sol militanları hastanede bakan Hasan Fehmi Güneş tarafından ziyaret edildi.
Evet yanış duymadınız;
İstanbul Yıldırım Ekipler Amiri Uğur Gür’e tuzak kurup 20 kurşun ile vuran Dev-Sol militanları devletin bakanı tarafından ziyaret edildi...
Bu vatanın evlatlarına akıl almaz işkenceler yapıldı.
Sokaklar; vatanın geleceğinin teminatı olan, vatan evlatlarının kanıyla gül kokusu kan kokusuna dönüştü...
Millet korkuya kapıldı.
Korku imparatorluğu kurulunca; millet susturulmuş oldu.
Hazreti Ali’nin;
"Haklı isen susma, Hak sana sahip çıkar." Sözü unutuldu.
Hazreti Muhammed’in;
"Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır." Hadisi unutuldu.
Ankara Siyasal Bilgilerden bir öğrenciye çok özel bir görev verildi.
Bu öğrenci; Ankara’nın göbeğinde şahsına münhasır ihanet şebekesi kurdu.
Şartlar oluşuyordu.
Yunanistan’ın NATO üyeliği için müracaatına Türkiye muhalefet ediyordu.
Avrupa’nın şımarık çocuğunun NATO’ya alınmaması ABD’nin canını sıkmaya başladı...
Bilinen ve bilinmeyen gizli eller Türkiye’de kan dökülmesine seyirci kalıyordu.
Sıkıyönetimlere rağmen her gün onlarca gencimiz öldürülüyordu....
Cumhuriyet Tarihinde ilk defa;
Komuta kademesinden bir general Zafer Bayramı kutlama merasiminde yoktu...
30 Ağustos 1980 Tarihinde yapılan Zafer Bayramı merasiminde; Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya ABD’deydi...
11 Eylül 1980 Perşembe günü Esenboğa’ya gelen Orgeneral Tahsin Şahinkaya;
"ABD’li dostlarımız; Türkiye’de neler oluyor? Diye soru sordular cevap veremedik..." Diyerek beyanat verdi...
Ve;
Şartlar oluştu....
ABD’li dostlarına cevap verebilmek için;
Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Jnadarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Mehmet Nejat Tümer,Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya
12 Eylül 1980 Cuma günü
Şafak güne selam vermeden....
Sokaklar, caddeler tanklarla doldu...
Güneşe zehir kattılar... Gündüzü kararttılar....
Zulüm vahşete dönmüştü....
Millet tam bir yılgınlık, korku içine girdi.
Nemelazım milletten, nemelazım devletten fikri dalga dalga yayıldı...
Bir yandan vahşet sürüyor, diğer yandan zulmün vahşetine evlat veren yüreği yanmış ana- babalar, evladının birini vahşete veren ebeveynler evde olan yavrularını ulvi sevdalardan uzak tutma gayretine düştüler.
Poşete giren pornografi ile ahlak çökertildi.
Eğitimsizlik; eğitim adı ile millete sunularak cehaletin galebe çalması sağlandı....
80’li yıllarda her kesime zulmü reva görenler;
70’li yıllarda Ankara’da şahsına münhasır ihanet şebekesi oluşturan hainlerin maşasına ve ekibine dokunmadılar...
Bu öğrenci 12 eylül vahşetinin yaşandığı zamanlarda bir gün dahi gözaltına alınmadı.
İhtilalin en ağır şartlarda zulüm yaptığı dönemlerde de; ihanet şebekesini kurdu.
ASALA bitmişti fakat asıl amaca ulaşılmış, ihanet ülkeye taşınmıştı.
Kan aktı- aktı- aktı. Kan durdurulmadı.
Çünkü; rüşvet hız kazanmıştı...
Rüşvet alan kanlı eller, yılandan daha zehirli dilleri ile; süslü sözleri cilaladılar...
Her yerde demokrasi nutku çekmeye başladılar.
Demokrasi cacığına hıyar aradılar...
Bir taraftan da; Vatan sevdalılarına yapılan zulüm tam hız devam ediyordu....
Bu noktada; Vatan sevdalısı, iman sahibi yiğitlerin gölgesine sığınıp okul bitiren yumuşak(!)lar siyaset sahnesinde boy göstermeye başladılar.
"Muhammed’in piçleri buraya giremez."
Pankartlarının altında Allah’sızlarla kol kol gezenler; vatan sevdalılarının o pankartları indirirken "Şehit." olmalarını seyretmişlerdi... Hatta o Şehitlere "Deli." Demişlerdi...
Dört eğilim icat edildi. Dört eğilimcileriyle ilgili; bu bizden, şu bizden haberleri fısıltı gazetesi ile hızla yayıldı.
Öğretmenler ve memurlar katledildi. Bebekler katledildi. Yol kesildi. Haraç alındı. Rüşvet yine tam hız yoluna devam ediyordu...
İdamlara susuldu, vahşete gidenlere susuldu...
Poşete giren pornografi karşısında ahlakın tüketilmesine susuldu...
Eğitimin eğitimsizliğine susuldu. Milli Devlet sözü unutuldu, unutturuldu....
"1987’de bir araya gelelim, otağa buyurunuz, hilalimiz rüzgâr bekliyor." Diye selam yollayan Başbuğ’a;
"Komutan aynı komutan, asker aynı asker fakat asker cepheye gitmiyor, nedenini araştırıyorum." Diye cevabını yollayan kişi; yeni bir oluşum için sessizce çalışmalara başladı.
Birisi de;
"Bu hareketin büyüsü bozuldu." Diye cevap verdi...
90’lı yıllara gelindi....
Bu dönemde hücrelerden çıkan Yusuf yüzlüler; çok değişken ve kaygan bir zemin buldular.
İş ve aş derdine düştüler....
Kimisi kaygan zeminde kayboldu....
Makam bulanların yan masasında kendilerine sandalye bulanlar oldu.
Sonra;
Unutulmuşluklara yeni halkalar eklendi....
1993 Yılında;
Ayrılış gerekçesinin 3. Maddesine hanımefendiyi bahaneye edenler....
1999 Seçimlerinde aynı hanımefendiye adaylık listelerinde yer verdiler...
Hanımefendi yüzünden ayrıldık diyenler Yüce Türk Milletinin Yüce Liderinin vefatından 2 Yıl sonra ayrılışta bahane ettikleri hanımefendiyi aday yapıyorlardı...
Riyakârlık kendine hareket zemini bulmuştu....
1998 Yılında Kenya’dan paket getirilip Ecevit’e verildi....
Paket emanet idi....
"Bir şey değişecek her şey değişecek."
Sloganı ile harekete geçenlerin bu sloganı Milli bir rüzgâr almıştı...
Milli rüzgâra mani olmanın tek bir yolu vardı...
Kenya’daki paket mutlaka sahibine emanet edilecek ve emanet edilen tarafından açıklama yaptırtılacaktı....
Öyle de oldu....
Bir şey değişecek her şey değişecek.... Diye başlayan Milli Rüzgâr yön değişecekti...
Başarılı da olundu.
1974 Karaoğlan’ı...
1999 Yılında Kenya fatihi oldu....
Çok yönlü bir zincir ile çember daraldı....
3 Kasım 2002 .... Malum sonuç....
17 Yaşındaki Vatan Sevdalısı Ülkücü Hüseyin Uçar’ı 15 Aaralık 1977 Tarihinde şehit eden; Mahmut Esat Güven ile; İslâm’a mihmandarız diyenlerle yan yana el ele kol kola TBMM’ne geldi...
Domuz eti Türk Gıda Kodeksi’ne uygunluk belgesi aldı.
Domuz besiciliğine teşvik kararnamesi imzalandı.
Muhammed’i Peygamber, Kur’an-ı kitap kabul etmiyorum. Açıklaması yapan papa kırmızı halılarla karşılandı....
Allah indinde tek din İslâm’dır.. Ayetinin hutbelerden okunuşu sonlandırıldı...
Üç ibadethane kapısı aynı avluya açıldı...
Kesre Özdere arasındaki Yunan Mitolojik çağdan kalma Fal Bili Merkezi restore edilip ziyarete açıldı...
Ecyad kalesi yerle bir edildi...
Agora kilisesi ve etrafı restore edilerek hizmete açıldı.
Akdamar kilisesi açıldı...
Hainler cezaeviden çıktığında kahvaltıya davet edildi...
............Bir avuç çapulcu dediler. Rüşvet çarkını darmadağın etmediler.
O bir avuç çapulcu rüşvet ile her yerde kendine hareket zemini buluyordu.
Millet korkuya mahkum edildi.
Eğitim tamamen ihmal edildi.
Önce öğretmenler susturuldu. Sonra memurlar sustular. Sonra millet kendini sahipsiz hissetti ve tamamen sustu.
Herkes sustu ihanet konuştu.
İhanetin her konuşması moda tabirle kötü ve ahlaksızlığı haber yapmakta maharetli olan ihanetin kiralık kalemleri tarafından da gündeme taşındı.
Bu milletin fertleri ihanete maşalık eden kalemlerin konuştuğu gazeteleri satın aldılar. Televizyonlarını seyrettiler...
Hata kimsede değil...
Hata bizde.. Hata millette....
1912 Yılının Balkan utancında 1.5 Milyon Türk imha edildi...
Vahşetin 100. Yılında; kim nedere, nasıl bir çalışma yaptı???
1915 Çanakkale.. 2015 Çanakkale’nin 100. Yılı ne gibi bir çalışma söz konusu?
Susmaya devam....................
Gayri müslimlerle iftar edildi...
Maneviyatın erozyona uğraması ile; ahlaki çöküntü aynı oranda topluma sirayet etti...
Habur olayına susuldu....
Azarbaycan bayrakları çöpe gitti... Susuldu...
Ne Mutlu Türk’ün Diyene.. Yazısı olan araba için ceza yazıldı.. Susuldu...
Oslo görüşmesine... Susuldu....
İhanet şebekesine lojistik destek olmamış olsa; bu kadar hareket zemini bulabilir miydi?
Bu gerçeğe rağmen rüşvete susuldu.. Rüşvet ahlaksızlıktır.. Ahlaksızlığa susuldu...
Kaçakçı dediklerine 122’şer milyar ödendi .. Buna da susuldu..
Dink şehitlik statüsüne kavuşturuldu.. Buna da susuldu...
Türk -İslam sevdalısı Şehit ve Gazilerimize de; resmiyette "Şehitlik ve Gazilik payesi verildin..." Dedik bu görülmedi bile....
"Vefat etmiş olan insanlarımız için Hatmi Şerif ziyafetinde cüz paylaşımı var.. Cüz almak isteyen var mı ..." Dedik.. Bunu da gören olmadı...
Yerli kayalarla oynandı ..
Unutmayalım ki;
"Nemelazım." Dendiği an devlet çökmüş demektir.
Bu söz benim değil; Kanuni Sultan Süleyman’ın süt kardeşi Yayha Efendi’nin sözüdür.
BU DURUMA ÜÇ- BEŞ YILDA GELİNMEDİ....
İFFETİN SUSTUĞU YERDE ZAFER İLLETİN OLUR....
KADİR DURAK
(LEBİDERYA)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.