KIRIK KALPLER MÜZESİ
KIRIK KALPLER MÜZESİ
NOBEL ÖDÜLLÜ yazar Orhan Pamuk, “MASUMİYET MÜZESİ” kitabını çıkardı ve ardından aynı isimli müzeyi hazırladı ,kurdu ve açtı. Romanda geçenlerin bir belgeliği niteliğinde olan bu müze ilgi ve takdirle karşılandı. Bir ilk olması ,romanlara geçen bir düşüncenin, yaşam öyküsünün gerçeğe dönüşerek objelerle ,görsel malzemelerle ve görüntülerle birlikte bir dönemi müze anlayışı içerisinde anlatması insanları sardı ,büyüledi. İstanbul’a ayak basan yerli ve yabancı herkes bu müzeyi gezmek, görmek ve etkilenerek duygularını etrafıyla paylaşmak isteyecek. Örnek bir kültür ve sanat etkinliği olarak ülkemizin imajına katkı sağlayacak.
Yıllar önce HIRVATİSTAN’IN ZAGREB kentinde kurulan “KIRIK KALPLER müzesi de dünyada bir ilk olması ve tüm insanlığı ilgilendirmesi nedeniyle anlamlı bulunmakta ve ilgiyle karşılanmakta.
Hırvatlar anneler, eşler, sevgililer savaşlara giden çocuklarının ve yakınlarının boyunlarına ,başlarından çıkararak bir hatıra olsun diye bağladıkları ve üzerine nazar değmesin- bir anı olsun anlamında bir düğüm attıkları boyun bağları Tarihte kravatın 1635’lerde ilk kez ortaya çıkmasına vesile yarattı. Kravat Hırvat sözcüğünden oluştu. Bu da bir ilkti.
Tarihte müzeleri, konserleri, katedrali, heykelleri, parkları, meydanları, başında tepsi ile Pazar meydanını süsleyen kadın heykelleri, ünlü fizikçi TESLA’nın anlamlı anıtı, dantelleri, kravatları ve KIRIK KALPLER MÜZESİ ile ünlü Hırvatistan’ın ZAGREB kenti 2000 yılı aşan tarihi geçmişi ve görkemi ile Tuna Nehri’nin gür akışlı SAVA kolu üzerinde gururla , bir kartal heybetiyle ziyaretçilerini selamlamakta. Eski Yugoslavya ve Arnavutluk hattında yıllar önce yaptığım araştırma gezilerimde Balkanların insana heyecan veren tarih, kültür ve sanat zenginliğini yakından inceledim ve gördüm.
MÜZELER, geçmiş tarihi ve kültür değerlerini anlatan, tanıtan ve günümüze ve geleceğe taşıyan en önemli insanlık mirası tarih ve kültür evleri olarak hep korunmalı ve geliştirilmelidir.
Ne yazık ki acımasız savaşlarda ilk yok olan ve yağmalanan müzeler olmakta böylece insanlığın ortak değerleri ve kültür mirası kişisel çıkarlar için alet edilmekte, kapışılarak yağmalanmaktadır. Bunun en yakın örnekleri Irak savaşında ve orta doğu savaşlarında açıkça ortaya çıkmıştır.
Yedi milyardan fazla insan kalbinin yaşadığı yer kürede bir adet KIRIK KALPLER MÜZESİ ne denli yeterli olur bilinmez. Kırık kalp gerçeğini “ KIRMA İNSAN KALBİNİ YAPACAK USTASI YOK “ dizesiyle en güzel anlatan YUNUS EMRE olmuştur. Bu sözü bu müze girişine asmakta yarar vardır.
Kırık kalbe çare bulunmasa da yaralı kalpleri onarmak için çalışan DUKE ÜNİVERSİTESİ bilim adamları 10 yıl içerisinde geliştirecekleri yöntemle bir çok genin faaliyetini kontrol ederek yaralı kalplerde oluşan hasarı iyileştireceklerini söylemekteler.
KIRIK KALPLER MÜZESİNİ dünyaya tanıtmak yazarların, şairlerin, sanatçıları, bilim adamlarının ve düşünürlerin en önemli görevi olmalı ve dünyada bu ses yankılanarak karşılık bulmalıdır. Kırık ve yaralı kalpler azaldıkça dünya daha sağlıklı, verimli ve mutlu olacak.
YAHYA AKSOY
YORUMLAR
çok anlamlı ve çok güzel bir yazı idi. oldukça bilgilendiren,tarihten kesitler veren anlatılanların okuyucu gözünde canlanması da oldukça yazıyı taktire şayan bir hale getirmiş. keşke daha uzun bir yazı olsaydı dedim okurken.
gönülden tebriklerimle
saygılarımla
ipekyolu
selam ve saygılar sunarım.