- 743 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sevgili'ye Mektup
Sevgili..
Adını yazmak istemedim, bu yüzden boş kaldı sevgili kelimesinin yanı. Sadece sevgili yazdıysam da, cevabım hazır; mektuplara böyle başlanır..
İstersen yanlış anla beni.
İste, anla işte; sevgili..
Sana bu mektubu sadece benim bildiğim ve hep tek başıma geldiğim, benden başka kimsenin anısı, küçük bir izi, belki de parmak izi bile bulunmayan küçük şehir manzaralı bir tepeden yazıyorum. Biraz tozlu burası, bir kadın elinin değmesine ihtiyacı var. ’Ben beceremiyorum temizliği, böyle kalsın, hem ne olacak ki, buna da alışırım’ diyorum..
Bir kadın eli demişken..
Ellerine ihtiyacım var çünkü ellerim buruşuk, çünkü ellerim yorgun ve halsiz.. İşime yaramıyor..
Biliyor musun?
Ağlayınca uyuyor ellerim saçlarımda, gördüğü kabustan olsa gerek saçlarımı yoluyor. Gözyaşlarım yanaklarımda kuruyor, kirpiklerimde de...
Sen çapak sevmezsin biliyorum, beni de sevmez, sevemezsin..
Ama ellerine ihtiyacım var işte, bir kere dokunsan bi daha çabak oluşmaz, yemin ediyorum. Deneyelim istersen, ne bileyim batıl da olsa buna inanıyorum..
Hadi, dokun..
Dokun diyorum..
Neyse..
Burayı görmeni öyle çok isterdim ki, yanımda olmanı hatta. Saçların, oturduğumuz eski bir kanepeye yaslanırken yayılsa mesela, tarifi imkansız gözlerinle beraber gülümsese yüzün yüzüme..
Bembeyaz teninin rengi, yanağından aldığım masum bir buse ile hafiften pembeleşse. Hani küçük ve tatlı kız çocukları gibi..
Gözleri sana benzeyen bir kızım olmayacak değil mi? Ve başkaları sevecek seni. Aklıma geldi de şimdi. Yüreğimde kanayan kırmızı bir şiirle..
Lanet olsun, yaşamak istemiyorum! Yarınlar umrumda değil! Öyle çok canım yanıyor ki.. Ne yazarak ne de susarak anlatabiliyorum, söndürebiliyorum içimi. İçimde sessizce şiirler kırılıyor, duyan yok, okuyan yok..
Dudaklarımı ıslatıyorum ılık bir çayla, çünkü kuruyor dudaklarım, çatlıyor. Hava sıcak, üstelik canım da yanıyor, çabucak terliyorum. Kötü kokuyorum; hüzün, acı, gözyaşlarından ötürü keskin bir tuz kokusu yüzünden belki..
İyi bir duş almaya değil, iyi bir bir düş kurmaya ihtiyacım var. Yıkılsa da, kirlense de..
İhtiyacım var işte..
Yalnızlık bazen çekilmez oluyor bilirsin. Gözyaşların, başını yastığa koyduğun anda hiç çekilmez ya geriye, durmadan akar. İnsana bilinmemek koyar. Ne zordur. ’Neler çektiğimi kimse bilmez’ diye tekrarlarsın içinden. Haykırırsın yine bilmez, hiçkimse hiçbir şekilde hiçbir şeyi hiç bilmez işte..
Çay bardağım soğudu, en kötüsü çayım çoktan bitti, gitti.. Boş bir bardağın sıcaklığı da yok artık, nedense üşümeye başlıyorum şimdi..
Bu mektubu göndermeye cesaretim henüz yok, intihar denemelerinde olduğu gibi..
Üzgünüm..
Yani şimdiye kadar korkak bir adam sevdi seni
Ve korkarım o adam hâlâ seviyor,
Sevgili..
Ahmet Kastancı
YORUMLAR
kurgu mu gerçek mi bilmiyoruz tabi normalde bunun önemi yoktur kurgu yada gerçek mesele duyguların dile getiriliş şekli. Baktığım zaman basit bir yazım var yani mektupsa mektup gibi direk bir kişiye ve onun duygularına hitap edecek şekilde yani normal bir yazım ama bence eğer bu topluma sunulacaksa biraz daha edebiyat yönünden de güzellikler serpiştirilmelidir.
Not: Gerçeklik ifade eden duygularsa, ne yaparsan yap bu duygular ömür boyu seninle gidecek boşuna debelenmeye gerek yok bence bu durumlarda çözüm aramak yerine hayatı akışına bırakmak lazım acı çekmek gerekiyorsa çekilmeli kimse ve hiç birşey engelleyemez bunu, şu da bir gerçektir ki sevgili gelse bile o sevgili artık hiç bir zaman o sevgili olmayacak.
saygı ve sevgilerimle...