Yedi Yıldızlı Sensizliğimin Sen ve Son Katı
hayrettin taylan
23.23.2012
-Gidişler dizilmiş bağrım üstüne. Sensizliğin son katında son nefesim kadar yıldızların var kavuşma avuçlarımda.
En bilindik öykümde haykırıyorum sana. Hani, sen salına salına geliyorsun dergi toplantısına. Ben derginin yazıları içinde kaybetmişim kendimi.Ayak seslerin aşka çağırıyor, sen yürüdükçe içimdeki aşka aç çocuk haydi şair, kaldır artık şu başını, şimdi başını döndürecek senden bir ömür çalacak şu güzel bak diyor.
-Başımı kaldırıyorum, göz göze geliyoruz. Gözler görülmüş bütün bakışları yüklüyor, içimizde sevdaya dair ne varsa orada daire çizip duruyor. D
-Duruyoruz, duruşumuz aşka duruyor.İlk bakışın volkanları fay kırıklarından aşka püskürtüyor tutkuları.
-Yazılarımın müdavimi, aynı derginin yazar kadrosunda olmanın mutluluğu dışında ilk kez seni görmenin helecanları içimde can atıyordu.
-Bakışmanın verdiği içsel çoşku tümceleri içimizde cilt cilt kitap oluyoruz, içten içten karşılıklı kitaplarımızı okuyoruz.
Şair:
-Bu şiirler senin devletin mi?
Hemen sana cevaben:
Göz bebeklerimde gökdelenin yücelirken şiir devletimde kraliçe gibi yürümenin sonsuz sesindeyim.
-Seni saklamış kader dizelerimde.İmgeler aşçı, ben simgelerinin tuvalcisi. Gözlerine metelik atan bir başlangıcın ilençlerinde bileniyorum sana.
-Şimdi suskunlarımı çağır.Şimdi içimde bir ömürdür bekleşen tutkunun kadimlerini ağırlar.
Diyorsun ki hani son şiirindeki gibi:
kimdi bu aşkı kimliğe şiirleştiren
gülüşüyor sürekliliğin kozmosları sevi magmamda
cilveleşiyor gerçeğin özleri ruhsal ummanımda
uğultunun iç eli açıyor meramlarımın kapısının sözlerinde
…: kim bu kimin içindeki kim?
-ne kaldı arkamızda biz nedenleri eğerken
şimdi hangi sorunun sonunda işaretsiz seveceğiz
hangi gölgesi olmayan gerçeğin aynasında taranacağız
yüreğim senin içinde bir iç okyanus sunarken
şimdi bu sevdanın papatyasını kim dalgalara alıştıracak
şimdi ne zaman ıslanacak seviler aşk- alanın dilinde
Susup kalıyorum şiirlerimi ezberleyen ruhumu ezberleyen içsel meftunluğumun gülüne.
Şimdi söyle bu çağın aşk açılarını kim hesaplayacak.Tanjantını bir tan vaktinde çözümsüzlüğe bırakan aramızdaki uzaklığın Pisagor’u benim .
-Bir öpücük muammasında döneceğim sana ummanlarımla, ummadıklarımla, en çok da umduklarımla.
Ufkumun ordusu var, gönlümün devleti, seni sevmenin varları var, çok vardan, az çoktan .
-Hani beni benle vurdun ya şiirimi ezberden.Bu bir aşka sır vermekti.Aşkın kulaklarından seni seviyorum demekti.
-Benim içimde yerin vardı, yarin olmak için yarküremizdeki küresel ısınmaları bekliyordum.
Yürek uçlarımla yazılacak marşlarım var .
Söyleyeceğim çok söylemeyeceklerim var bu aşkta.Ruhuna
Esrarlarımı bırakacağım. Biraz geç kalmış hayallerimle geleceğim sana.Bir süreliğini süreli baharlarımı sunacağım.
-Çıldırmış bir kalışın tazısı gibi peşinde koşacağım. Sen salına salına gitmeleri sularken, ben kalmaların bendeyim.
-Aşkını bir türlü unutamayanların psikoloğuyum.
Terapi seansı:
…: Onu unutmak istiyor musun?
Hayır;ama o yokken çareler çaresiz, duygular duygusuz, hayaller halsiz, aşklar aşksız, yetimler yetimi olan bir dünyam var.Onun çırası yanarken yüreğimde, içim onla aydınlanırken nasıl gideyim ondan.
Psikolog:
-Psiko-sosyal katmalarınızı irdelemek lazım. Sosyo- kültüren bağından bilinç değinilerinize inmek lazım.
-Bu ilk aşkınız mıydı?
Hayır, ilk aşkım değildi;ama ilklerimin aşkıydı.Uğruna uğurlarını sunduğum Suna gözlüm, Leyla vuslatlım, Şirin yüzlüm,ceylan gözlümdü.
-Onu unutmak , kendimi unutmak gibi. Bilinçaltımdaki algılar temiz, aslında ona yazarak terapi oluyorum.
-Onun umursamaz tavırları, benden nefreti çözemedim.Psikolog hanımefendi söyler misin bir kadın sevdiği erkeği neden terk eder ve neden büyük nefretle besler.
Psikolog:
-Çok farklı katmanları vardır. Her kişi bireysel bir kutup.Çocukluk döneminde kazanımları onu tekil pin kodları sunmuş olabilir. Onun bilinçaltını kirleten olayın özüyle çocukluğunda yaşadığı, kazandığı, onda bir model olarak kalan algılar, tavırlarını etkiler.
-Bir de karakter haritası, ait olduğu burç. Kinci ve nefreti psiko-sosyal karakterinde taşıyanlar.
-Kinleri sönmeyenler var.Onu etkileyen olayın şiddeti, onun çocukluk döneminde tekil olan kendine ait modele sığınmasında yardımcı olur. Bilindik ezberleri onun sevgisini köreltir, sevdiği, hayatında yer aldığı insana karşı nefretleri başlar.
-Aslında aşırı nefret , aşırı sevginin, bir şeyleri kaybetmenin
Habercisi. Tek müjdeli haber bu. Hala bu nefretteyse, çok güzel bir yaşamın bağından kurtulamamış olmasıdır belki.
Peki onu beklemek gerekir mi bu durumda.
-Ruhsal ipini kesme, kendine yeni yaşam haritası yap.Güzel şeylerle, güzel şehir kur. Zaman her şeyin ilacıdır deriz, belki ilaç olmaz;ama seni mecralarında eğitir.
-Farklı açılımlara açılman lazım, aynı odakta kalma. Hep o olmasın hayatında, onsuzluğu ekmek yapmak. O,hayatının çekmecisinde dursun, yazılarının, algılarının, sevgilerinin gıdası olsun, zaman kendi denklemini sunar.
İşte sevgilim, senin ipinden yürek cambazlığı yapmanın zor virajlarındayım.
-Sen ile sensizlik diplerinde Yusuf kalmak,sevgiler ulaşmak ve imkansız sızılarda Züleyha olarak seni görmek, yaşamak.
Ağlaşan trapezin gölgesinde kalmak ve alışmak hayatın tinlerine, derinlerine.
-Suskun volkanik özleyişe diyaframlarımı bağlayarak bekleyerek sevmek telindeyim.Ç’alıyorum seni.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.