- 1139 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ARUZ
Arapça bir kelime olan “aruz” seslerin uzunluk ve kısalıklarına dayanan bir nazım ölçüsüdür. Deve sırtında seyahat eden Arapların develerin adımlarından çıkan düzenli seslere uygun şiirler okumasının aruza ilham olduğu tahmin edilmekle birlikte bu işin aslı kesin olarak bilinmemektedir. Karahanlı Hükümdarı Saltuk Buğra Han’ın – sonradan Abdülkerim’i de ismine ekliyor- 10. yüzyılda İslamiyet’i kabul etmesiyle Türkler kafileler halinde bu dine akın etmişlerdir. Bu kabul ediş Araplar ve Farslarla bir etkileşimi kaçınılmaz kılmıştır. Bu öyle bir etkileşim olmuştur ki Türklerin sosyal hayatından, ekonomik ve siyasal hayatına; oturuş kalkışından, konuşma adabına; yiyecek içeceklerinden çocuklarına koydukları isimlere kadar etkisini günümüze kadar devam ettirmiştir. Bu etkileşimin edebi anlamda dünyaya hediyesi ise Klasik Türk edebiyatı ve aruz ölçüsü olmuştur.
11. yüzyıldan itibaren ilk defa Kutadgu Bilig’le edebî eserlerimize konuk olan aruz, 20. yüzyıla kadar edebiyatımızdaki hakimiyetini devam ettirmiş hatta 21.yüzyıla kadar da varlığını sürdürmüştür. Yaklaşık dokuz asır bu edebî coğrafyadaki ev sahipliği düşünüldüğünde hiç de küçümsenecek, horlanacak bir durumunun olmadığını görürüz.
Hatta Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı’nın ilk dönemlerinde -Tanzimat, Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati - ezici üstünlüğünü sürdürdüğünü görürüz. Milli Edebiyatla birlikte üstünlüğünü heceye kaptırdığını biliyoruz.
Günümüze kadar etkisini az veya çok devam ettiren ve bir çok modern şairi de etkileyen aruzu kısaca tanıyalım:
Aruz ölçüsü hecelerin kısa ve uzun olma durumuyla ilgilidir. Bundan dolayı önce hecelerin bu değerlerinin belirlenmesi gereklidir.
AÇIK (KISA) HECE:
- “ . ” veya “ v ” işaretiyle gösterilir.
- Ünlüyle biten heceler açık hecedir
KAPALI (UZUN) HECE:
- Kısa çizgi “ - “ işaretiyle gösterilir
- Ünsüz ve uzun ünlüyle biten (â,î,û…) heceler kapalı hecedir.
Örnek:
Beni candan usandırdı cefâdan yar usanmaz mı
. . - - . - - . . - - - . - - - (dize sonları daima kapalıdır)
Felekler yandı âhımdan murâdın şem’i yanmaz mı
. - - - . - - - . - - - . - - -
Aruz ölçüsünü meydana getiren kalıplar vardır ve kalıpların her bir parçasına tef’ile denir.
Başlıca tef’ileler şunlardır:
Fa’ Fe ul Fa’ lün Fe i lün Fâ i lün
(-) (. -) (- -) (. . -) (- . -)
Fe û lün Mef û lü Fe i lâ tün Fâ i lâ tün
(. - -) (- - .) (. . - -) (- . - -)
Fâ i lâ tü Me fâ i lün Me fâ î lün Me fâ î lü
(- . - .) (. - . -) (. - - -) (. - - .)
Müf te i lün Müs tef i lün Mü te fâ i lün
(- . . -) (- - . -) (. . - . -)
Bu tef’illerin birleşmesinden ise kalıplar oluşur. En çok kullanılan sekiz kalıp:
fa’ûlün (fe’ûlün) fâ’ilün (fâ’ilât) mefâ’ilün fâ’ilâtün
( ._ _ ) ( _._ ) ( ._._ ) ( _._ _ )
müstef’ilün mef’ûlâtü müfâ’aletün mütefâ’ilün
( _ _._ ) ( _ _ _ . ) ( ._.._ ) ( .._._ )
Ulama: Vezin gereği ünsüzle biten hecenin son harfini ünlüyle başlayan kelimeyle birlikte okumaktır.
İmale: Kısa seslerin vezin gereği uzun gibi okunmasıdır.
Zihaf: Uzun seslerin vezin gereği kısaymış gibi okunmasıdır.
İmale aruzda olağanken zihafa tevessül etmek aruz kusurudur.
Bir de Farsça terkip(tamlama) eki “-i” ile “ve” anlamındaki “ü, vü” bağlacı vezne göre kapalı da olabilir açık da olabilir.
Türk şiirinde en çok kullanılan dört kalıp:
Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün (-.--/-.--/-.--/-.-)
Feilâtün feilâtün feilâtün feilün (..--/..--/..--/..-)
Mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün (.---/.---/.---/.---)
Mefûlü fâilâtü mefâîlü fâilün (--./-.-.-/.--/-.-)
Örnekler:
Bu harmanın/ gelir sonu/ kapıştırın/ giderayak
Yarın bakar/sınız söner/ bugün çatır/da yan ocak
. - . - / . - . - / . - . - / . - . –
Mefâ’ilün / mefâ’ilin / mefâilün / mefâilün
Cihânda â / şık-ı mehcû / r[ı) sanma râ / hat olur
. _ . _ / . . _ _ / . _ _ _ / _ . _
Neler çeker / bu gönül söy / lesem şikâ / yet olur
. _ . _ / . . _ _ / . _ . _ / _ . _
Mefâilün / Feilâtün / Mefâilün / Feilün
Bu gamze/ değil belâ/dır ey dost
Bu hande/ değil cefâ/dır ey dost
- - . / . - . - / . - -
Mef’ûlü / mefâ’ilün /fa’ûlün
Ağlatma / yacaktın yo / la baktırma / yacaktın
_ _ . / . _ _ . / . _ _ . / . _ _
Ol va’de / -i tekrâr[ı] / -be-tekrârı / unutma
_ _ . / . _ _ . / . _ _ . / . _ _
Mef’ûlü / Mefâîlü / Mefâîlü / Feûlün
Dinle neyden / kim hikâyet / etmede
_ . _ _ / _ . _ _ / _ . _
Ayrılıklar / dan şikâyet / etmede
_ . _ _ / _ . _ _ / _ . _
Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün
Seni görmek/ müteazzir/ görünür böy/le ki eşk
Sana baktı/ta dolar dî/de-i giryâ/nımıza
. . — — /..— — /..— — /..—
Fe i la tün / Fe i la tün / Fe i la tün / Fe i lün
Eğip bükmeye mahal bırakmadan, dallandırıp budaklandırmadan kısaca bu şekilde bir sistemdir aruz. Temel mantığı ise sesler arasındaki açıklık kapalılık uyumudur. Aruzla yazılan şiirlerin ahengini duyamayanlar şairden sayılmaz hatta anne-babalar bu tür insanlara kızlarını vermek istemezdi.Aruzun herhangi ölçüsüyle bir beyit yazarak deneyebilirsiniz bu tarzı. Unutmayın, tüm büyük şairler tüm ölçüleri iyi bilirdi, Orhan Veli dahil.
Kolay gelsin bakalım serbest takılanlar…
araftanseslerkorosu.blogspot.com/2012/03/aruz.html
YORUMLAR
imale falan gibi hususlarıda açıklamanız yerinde olur