ÇANAKKALE HARBİ ÜZERİNE - 1
Yıl 1915..günlerden 17 Mart..Düşman tarafından Bozcaada da son bir durum değerlendirmesi yapılır.General Hamilton un da katıldığı bu toplantıda son sözleri Donanma komutanı Amiral De Robeck söyler,ağzından dökülen sözcükler şöyledir : ’Baylar,yarın akşam Marmara dayız..’
Zannetmişlerdi ki Osmanlı kolay lokmadır.bir çıpıda yenilir yutulur..Öyle mi dersiniz..Savaş daha başlamadan ingiliz gazeteci Bartlett’Bu haçlının Osmanlı Türklerine karşı düzenlediği son saldırıdır’diye haber geçiyordu.Başka bir haberin de de ’İtilaf askerleri 462 yıllık kötü Osmanlı idaresinden sonra Haç ı bir kez daha muzaffaren Bizans önlerine götürecektir.’diye nağmeler savuruyordu.Bir küçümsemedir alıp gitmişti başını..İngiliz Donanma Bakanı Winston Churchill Gelibolu dan bahsederken ’şu birkaç millik bayır ve fundalık’diye bahsediyordu tam beşyüzbin askerini süreceği o ufak ve kutsal kara parçamız için...
18 ana savaş gemileri vardı düşmanın.bu gemilerden dakikada 1320 atabilen 240 ağır topları vardı.Bizim ise sadece 78 topumuz vardır.Biz bir top mermisi atana kadar ,Queen Elizabeth zırhlısı 6 top mermisi birden atabiliyordu.Uçak gemileri vardı.Uçakları vardı.Gözetleme amaçlı uçan balonları vardı.Güç vardı,ihtiras vardı,Türk e karşı kin vardı.Damarlarında bitmek tükenmek bilmeyen sömürme hücreleri vardı.Ya bizde ne vardı? Mangal gibi iman dolu bir yürek,bir kaç tane Alman hibesi uçak,Alman hibesi Krupp marka toplar,O zamanlar İttihatçılarca göz hapsinde tutulan Büyük Sultan Abdülhamid Han ın önceden inşa ettirdiği Hamidiye tabyaları,Mecidiye tabyaları,Namazgah tabyaları vardı.Çimenlik kalemiz ile Kilitbahir kalemiz vardı.Bir de Anadolu dan,Şam dan,Halep ten gelen yanık tenli karayağız delikanlılarımız vardı.Onlar ki ölmeye, ölmeye, ölmeye geldik,bedenlerimizi Vatan a kurban etmeye geldik derlerdi sanki cephe yollarında heyacanla giderken..
18 Mart sabahı düşman filoları elini kolunu sallayarak geçeceklerine inandıkları Marmaraya doğru yol alırken,Mecidiye tabyasında ki,Hamidiye tabyasında ki kahraman neferlerimiz buz gibi sularla abdest alıp sabah namazını eda etmiş düşman gözlüyorlardı..Gelin,gelin ki dünyanın kaç bucak olduğunu bir görün derler gibiydiler..Bu bekleyenlerden biriside Havranlı Kahraman seyit onbaşıdır.Balkan harbinde çarpışmış yetmemiş,bu defa da Çanakkale ye koşturmuş Seyit onbaşım.Vatanın her karış toprağı can vermeye bedeldir demiş yüreğince..Tabya kumandanı Hilmi bey maiyetine şöyle seslenir sabahın alaca karanlığında ’Kimse yaralı ve şehidlerle uğraşmayacak.Ben ölürsem üzerime basıp geçin..Yaralanırsam yine önem vermeyin.Şehid ve yaralıların yerine geçecekler tayin edilmiştir.Savaşta hiçbir ödül beklemeyin.Bunu vaat etmem,edemem.’..evet böyle diyordu Heyacanlı bekleyişle saat 12:30 sularına gelmiştir. Quenn Elizabeth gemisinden Mecidiye tabyalarına yollanan 490 kiloluk bir top mermisi Seyit onbaşı ile Niğdeli Ali ve tabya kumandanı Manastırlı Yzb.Hilmi Beyi topraklar içine gömer.Topun vinci ağır hasar görür.Şöyle bir silkinip kalkar Kahraman Seyit efendi,üzerindeki toprakları silkeler,sanki vız gelir bana Queen lerin mermileri,vız gelir tırıs gider der.Niğdeli Ali efendinin yardımı ile 275 kiloluk mermiyi yüklendiği gibi ’Ya Allah’ deyip 3 basamaklı topun haznesine kadar çıkar ve mermiyi ’bismillah’ deyip hazneye yerleştirir.Yaradana bir iki dua mırıldanır.Mermi inşallah hedefini bulsun diye.Kendisine az evvel 495 kiloluk mermi yollayan Queen gemisine misilleme olarak daha ufak çapta bir hediye yollar.hediyesi 275 kiloluk bir mermidir.O topun muhteşem gürlemesi ile yerinden fırlayıp Queen zırhlısının dümen tertibatına düşmesini sanki melekler koordine etmiştir.Afallayan Queen akıntı içine bırakır kendini bir sarhoş gibi.Ve devamında Nusrat gemimizin döktüğü mayınlardan birine çarparak ebediyyen istirahate çelileceği Çanakkale sularına gömülüp az sonra tamamıyla gözden kaybolup gider.Tıpkı Queen in batması ile itilafçıların umutlarının batıp gitmesi gibi..Koca Seyit daha ilk günden savaşın seyrini değiştirmiş tek atımlık top mermisi ile yüzbinlerin yüreğine korku salmıştır.Bu büyük kahramanımız Çanakkale harbinden yaklaşık 24 yıl sonra merkeple odunculuk yaparken zatürreye yakalalnmış ve rahmetli olmuştur.Mezarı Balıkesir/Havran/çamlık(Seyitçavuş)köyündedir.Kendsini buarada rahmetle anıyor,tüm şehitlerimiz gibi nurlar içinde yatsın diyoruz..
Bir de Dardanos bataryası vardır 18 Mart ın şiddetli harbinin eşiğinde.Düşman gemilerinden kıyıdaki tabyalarımıza öyle şiddetli mermiler,toplar savrulur ki göz gözü görmez olur çoğu zaman.O gün tüm kıyı batrayalrımızdan düşmana toplan 1900 mermi atılırken sadece Dardanos tabyasını maruz kaldığı mermi sayısı 4000 dir.Düşünsenize siz 10 mermi atıyorsunuz,onlar size 20 mermi ile karşılık veriyorlar.Kıran kırana bir milli mücadeledir bunu adı...Batarya komutanı Kilitbahir li Yzb.Hasan Hulusi efendinin bir gün önce 17 Mart ta bir kızı dünya gelir.Kızı ana kucağında,babası cephelerdedir.’Adı Didar ,olsun der.’kızımın..Daha bir günlük kızı Didar ı bir kez dahi koklayamadan o gün yoğun düşman ateşi altında gözlem subayı Libyalı teğmen Mevsuf efendi ile birlikte aynı kaderi paylaşırlar ve birlikte Hakk a yürürler..Tabyanın Dardanos olan ismi bu iki kahramanın şehadet şerbetini içmesinden sonra ’Hasan-Mevsuf Tabyası’olarak değiştirilir..Allah cümlesine rahmet eylesin bu vatan için kanını akıtanların... (Talip KAZGI-16 Mart 2010)
YORUMLAR
Talibi
Değerli kardeşim Çanakkale savaşı adeta et ile çeliğin savaşıdır desek yalan olmaz. Ama şu varki etin içinde iman vardır, çelikteyse kibir ve firavunluk. o yüzden hala kitaplara konu olacak bir savaştır, o yüzden hala dünya askeri ders kitaplarında hala işleniyor. tebrikler, güne uygun harika bir yazıydı. Saygı ve selamlarımla kardeşim...