- 1156 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
HANGİ DURAKTA BEKLİYORSUNUZ?!
Çok güzel ve çok sevdiğim bir dostumuzun çevresinde bulunan dostlarına her zaman söylediği bir tavsiyesi vardı ve hepimizin çokta hoşuna gitmişti hani!”Durakta beklememek, ilk gelen vasıtaya binip gitmek!” Dostumuz bu sözleri ile: “İki günü bir birine müsavi(eşit) olan mü’mün-i kâmil değildir.” Hadisi şerifini insanımızın hayatına tatbik etmesi, gerçek mümin olması gerektiğini ifade diyordu .
Tabi ki; İnsan durakta vasıta beklemesin ve Mü’min’in iki günü bir birine eşit olmasın ama sırf günlerimizin bir birine eşit olmasını önlemek için her gelen vasıtaya binip gitmeli mi? Belki de gidilmesi gereken yerde değil kalınması gereken yerdeyizdir.
Elbette bir durakta elimizde çanta, cebimizde pasaportumuz, omzumuzda bilgisayarımız bekliyoruz. Bekliyoruz beklemesine de; gelen vasıtaların ya modelini, ya rengini veya markasını beğenmiyoruz ve binmiyoruz. Bütün otobüsler gidiyor ama biz Otobüslerin sefer vakti bittiği halde o durakta vasıta beklemeye devam ediyoruz, tabii olarak yolumuzdan kalmak pahasına!
Elbette gerekirse ve gerçekten gitmemiz gerekiyorsa; bir vasıtaya binmeden de, amiyane tabirle tabanvaylara(!) binerek de olsa yol almanın, yola koyulmanın çaresine bakmamız gerekiyor. İmkânlar nispetinde gerek otobüs, gerek taksi, gerek uçak, gerek tren, vapur daha aklınıza gelen ve gelmeyen ne kadar vasıta varsa…
İyi güzel de insanın aklına üç tane soru geliveriyor düşündüğü zaman!
1.Hedefimiz ne, nereye gitmek istiyoruz, vasıl olmak istediğimiz adres neresi ve ne umuyoruz; vardığımız, vasıl olduğumuz, buluştuğumuz hedefimizde bizi ne bekliyor ve orada ne yapacağız? Neyi değiştireceğiz, ne kazanacağız?
2.Hangi vasıtaya binelim den ziyade bizim durak, yani yolculuğu başlayacağımız durağımız neresi ve neyi temsil ediyor? Bu durağımız neyin ve hangi amelimizin kaynağı, başlangıcı olacak?
3.Elbette durakta beklemeyelim diye oto stop bile yapabiliriz ama gideceğimiz yer neresi ve ne için gidiyoruz. Yani stratejik hedefimiz ne? Umduğumuz fayda ne? Âlemlerin Efendisi Peygamberimiz(SAS) Efendimizin buyurduğu gibi:”Mü’min’in niyeti amelini geçmiştir.”buyuruyor.
Niyetimiz ne? Durağımız neresi? Ümmetin ve milletin birliği mi? Ümmet arasındaki anlaşmazlıkları ve ayrışmayı ortadan kaldırıp kardeşleri bir araya getirmek mi?
Bu yolculuk bir mescidin önünden mi kalkıyor, Bir meyhanenin önünden mi kalkıyor veya bir bankanın önünden mi kalkıyor? Yani yolculuğumuzun anlamı neyin üzerine kurulmalı?
Yolculuğunuza maliye bakanlığının önünden başlamayı düşünüyorsanız sizin millet ve ümmet gibi bir derdinizin olmadığı anlaşılır. Hedefinizde para kazanmak varlıklı olmak ve rahat yaşamak vardır.
Yolculuğunuz bir bankanın önünden başlıyorsa bu durumda siz hem zengin olmayı maddi kazancı hedefliyor, bu hedefe giderken de makyevelist bir anlayışla kazancınızın kaynağı konusunda hassa davranmıyorsunuz demektir.
Yolculuğumuz bir meyhanenin önünden kalkıyorsa ve bu yolculuğun devamını istiyorsak anlaşılan odun ki; bu insan dünya nimetlerinin keyfini yaşamak istiyordur.
Kişinin yiyip içtiği ve kazancın nasıl ve nereden geldiğinin, helal mi haram mı olduğunun, insanların bu günü ve geleceği için çok önemli olduğunun üzerine hassasiyetle eğilmemiz ve geleceğimizin buna bağlı olduğunu bilmemiz gerekir.
Yani yapacağımız yolculuğun hangi otobüs durağından başlayacağı çok önemlidir. Evet, millete ve Ümmete, yani bütün İslam âlemine karşı borcumuz vardır ve bu borcumuzu yani adımıza tahakkuk eden millet ve ümmet vergimizi mutlaka ama mutlaka gerek maddi ve gerekse manevi olsun ödememiz gerekir. Adımıza tahakkuk eden ümmet ve millet vergimizi ödemememiz halinde bu dünyada karşılığını göreceğimiz gibi ahrette de cezasını çekeceğimizi aşikârdır.
Elbette günümüz insan kaçakçılarının yaptığı gibi insanları otobüslere doldurup bir yerlere göndermemiz ancak bu insanların hangi meçhule gittiklerini bilmemeleri kimseye bir fayda sağlamaz, kaldı ki, böyle bir otobüse binip gitmek yerine durakta nereye gideceğine karar vererek ve planlayarak gitmek bin kere evladır.
Evet, millet olarak, ülke insanı olarak, İslam âlemi olarak Müslüman Türk alemi olarak nereye ne için gideceğimize karar vererek duraklarımıza gelecek ama milletin, İslam aleminin iman, ideal hedeflerine varması için gidilecek vasıtanın mutlaka tespit edilmesi ve en uygun vasıtanın temin edilmesi gerekir.
Hedef ve vasıta belli ise yapılacak şey karar verilen hedefe; tespit edilen vasıtaya binip gitmemiz gerekir. Bu yolculuk belli kimselerin değil bütün bir İslam ümmetinin görevidir. Yanlış otobüslere binip gidenlerin ise vay ki vay hallerine… Ama uyarmak görevi de her halde bizlerin görevi, yoksa hem yanlış vasıtaya binenlerin ve hem de yanlış adrese gidenlerin vebali bizimde boynumuzadır.
Bizden söylemesi…
Mustafa Göktekin
YORUMLAR
Mustafa Göktekin
Elbette. Sıratı müstakim yolunda,ya da ehli sünnet yolunda Hakk'ın rızasının durağında bekleyip irşad ve tebliğ araçlarıyla yoculuk yapmamız bizi mü'min ve müslüman kalabilme hedefine ulaştıracaktır.Ancak hayatı topyekün göremeyip ibadetlerde inancımıza göre hareket edip te ekonomik,siyasi ve sosyal alanlarda günceli takip edersek o zaman kul hakkı, zulme ortak olma, nefsimizin esiri olmak,hayırlı çalışmaları zayıflatmak gibi bir sürü veballer boynumuza yüklenir. Böylece hedefe varamadan felaketlere iki dünyada da düçar oluruz.Allah hepimizi sıratı müstakim üzere daim kılsın.Kaleminiz dert görmesin Efendim.