- 562 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ZİNDAN, DIŞARININ ÖZ YANSIMASIDIR
Özgürlük ve demokrasi tutkunu insanların zindanlara doldurulması onaylamayacağımız, kabullenemeyeceğimiz bir durum. Cezalı olan özgürlük ve demokrasi tutkunları değil onları bu zindana tıkan sistemin kendisidir.
Yaşadığımız ülkede iktidar, devlet ve sistem yürütücüleri; Kürt ve demokrasi sorununda çözümsüzlüğü, baskıyı adeta bir politika haline getirerek operasyon, gözaltı ve tutuklamalarla topluma göz açtırmıyor. Kendisi gibi düşünmeyeni muhalif bütün etkili sesleri çeşitli gerekçelerle zindanlara atıp dilsizleştirerek, hareket edemez durumuna getirmektedir.
Son günlerde ev baskınları, gözaltı ve tutuklamalar ile yatıp kalkmaktayız.
Özgürlük, barış ve demokrasi tutkunu olan Kürt halkının haklı davasını savunan, bahseden, içinde bulunan, destekleyen, selam veren, yanından geçenlerin yoğun olduğu yerlerde ev baskınları, gözaltı ve tutuklamalara süreklilik kazandırılmıştır.
Zindanlar, özgürlük ve barış sevdalılarının bedelini en ağır şekilde ödetildiği ve yine sevdalarından vazgeçmeyerek direnişlerini devam ettirdikleri yerler oluyor. Bu yerler de keyfi uygulamaların, hak ihlallerinin, işkence ve tecridin odağı haline gelmiş bugün ise eskinin reform geçirmiş farklı yönleriyle önümüzde büyük bir yara olarak duruyor.
Bugün Türkiye’de zindanlar dolup taştığından ötürü ülke resmen bu tarz politikalarla açık bir cezaevi şekline dönüşmüştür diyebiliriz.
Aslında biz dışarıda bulunanlara en iyi mesajları zindanda bulunanlar veriyor. Bize anlatılanları doğru anlamak; özgürlüğün, barışın önünde engel olan emperyalizme ve faşizme karşı duruşu her alanda hayata geçirmek zorundayız. Ancak zindanlarda bulunanlara sahip çıkılmadığı ve onlar için seslerin yükseltilmediği noktada bu gerçekleşmeyecektir.
Bize düşen sistemin gerçek yüzünü deşifre ederken insanlarımızın zindanda içerisine düştüğü gerçekliği ya da sokulduğu durumu bire bir her ortamda, her platformda anlatarak, paylaşmaktır. Belki de her şeyi tersine bile çevirebilir ve ne olursa olsun hangi caydırıcı yöntemlerini uygulamaya sokarlarsa soksunlar zindandan dışarıya, dışarıdan zindana bir bağ oluşturmalıyız ve sistemin korkup parçalamaya çalıştığı birlikteliğimizi, sesimizi daha da sıkıca sarılıp daha gür bir sesle bu ayrımcı baskı politikasını boşa çıkarılmasını sağlamalıyız.
Şüphesiz bütün bunlar çok önemli olaylardır ve çok daha kapsamlı ve derinlikli analiz edilmeyi gerektirir. Nedenselliğin önemine varıp, çözümü doğru saptamamız lazım.
Nerede zulüm varsa, haksızlık varsa teslim almaya çalışma varsa; orada direniş de vardır. Bunu gerek bugünkü gerekse bunlardan önceki egemen güçler de çok iyi bilmektedirler. Gelecek olanlar da öğreneceklerdir. Bu zindana atılan mazlumların durumunu olup bitenlere karşı çıkmamak, sesini kesip de, bir kenara oturmak da, böylesi ortamlarda hiç iyi bir şey değil. AKP’nin kimi akıl hocalarına, yandaşlarına safça inanmak, sadece kendileri için değil, gelecektekiler için de bir ayıp olacaktır. Böylesi saldırıları psikolojik savaşın bir parçasıdır deyip, geçmemek gerekir. Onurlu ve direngen halkımız bu tür yakalanma ve zindan gerçekliğini kavramalı, kararlı, bilinçli bir şekilde bunları sahiplenme olursa mutlaka başarı ile sonuçlanacaktır.
Bu gözaltı ve tutuklamalara süreklilikle devlet ve sistemin neyi hesapladığını tam olarak kavrayamıyoruz lakin bu hesapların tutmayacağı apaçık geçmişte de olduğu gibi bugün de ortadadır. Çünkü özgürlük, barış ve demokrasi tutkunu olan başta Kürt halkı olmak üzere sol, sosyalist ve emek güçleri yapılan baskı, gözaltı ve tutuklamaların en alasını 12 Eylül’de yaşadılar. İktidarda bulunan AKP hükümetinin ‘12 Eylül diktasıyla hesaplaşacağız’ dediğini hepimiz bilmekteyiz. Yahu bırakın hesaplaşmayı bu ülkeyi tekrar 12 Eylül karanlığına sürüklüyorsunuz.
Bu yüzden artık iktidarın, devletin ve sistemin bu politikalarına dur diyerek, reddederek bu şekilde yaşamayı yaşamamış sayıp bu entegre sisteme karşı ancak demokratik güç birliği yaparak kazanımlarımızı koruyabiliriz.
Çünkü zindanda bulunanlar biziz, bizleriz. Geleceğimiz, değerlerimiz ve onurumuzdur.
Bu alanda yaşanan bu süreçteki darlaşmanın ve işi ailelere havale eden bakış açısının kırılması için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Onlar sadece o aile için değil özgürlük ve barış için oraya sokulmuşlardır. Bu gözaltına alınan, tutuklananlar niçin zindanlara konulduğunu ve onları özgürlüğünden alıkoyan, duvarların ardına koyan sistemin neyi amaçladığını, neyi korumak istediğini ve biz dışarıdakilere neyi anlatmaya çalıştığını anlamalıyız ve anladığımızı da yayarak unutmamak gerektiğini hafızamıza kazımalıyız.
Son olarak yüreğimizin derinliğinde sıkışıp kalmış özgür yaşam ateşini gürleştirerek umutlarımızı her diri tutalım ve bu umutların da gereklilikleri göz ardı etmemek lazım. İnsanın vicdanını sızlatan zindanlara karşı mücadelede bulunmak için herkese ve özellikle demokrasi ve barış mücadelesi veren, vermek için yola çıkan tüm kesimlerinde öncelikli bir görevi olarak sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz.
Her şeye rağmen, boyun eğmedik, eğmeyeceğiz fikriyatıyla zindandaki emekçilere mazlumlara sahip çıkarak sisteme karşı baskı ve zindanla, zulmün önünde baş eğmedik, eğmeyeceğiz demeli ve bu ülkeyi karanlığa sürüklemelerine müsaade etmemeliyiz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.