- 1064 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
... DEN SONRA
...DEN SONRA
Yana devrildi.
Göğüs boşluğundan çıkan hırıltılı nefesi, soğuk odanın içinde buhar olup terden ıslanmış yüzüne su damlası halindeyken damlayıverdi. Soluklarını yola koymaya çalışırken vücudunun hazdan titremesinden ziyade, tecessüs ile karmakarışık olan beyninin uyuşukluğu olan biteni havada asılı bıraktı. Âdeta az önce filmdeki baş aktör kendisi değil de figüran olup, setin etrafında cılız nağmelerle mırıldanan bir kediden farkı yok gibiydi. Son zamanlarda, bu ezik ve çürük duruşundan nefret eder olmuştu. Cüsseli erkek bedeninin ardına sığınan ikinci bedeni; sürekli kendisini dürtüyor, zaman içerisinde kime olduğunu itiraf edemediği öfkesini kamçılıyordu. Geçmişte yaşadığı o doyuran ve doyan hazzının en tepesinde vakarla dolaşırken, şimdilerde süründüğü tepenin yamacında bir koyundan farkı yok gibiydi. Oysa toyluk günlerinde usunu süsleyen meknuz düşlerinde, bu yaşadıklarını hayal etmemişti.
Terli bedenini uyuşuk devinimlerle sağına döndürdü.
Cavlak bedenini yorganın altında saklamak istercesine…
Haraza nasıl bir duyguydu ki onu bu kadar sessizleştirebiliyordu. Şaşırdı. Öfkesinin sürekli içindeki adamla, savaş halinde olduğunun idrakine varamadan gözlerini yumdu. Savaş meydanına hazırlanan gladyatör gibi hissetti kendini. Bir elinde kalkanı olan... Ne var ki kılıcını kaybetmiş sünepe bir savaşçıydı o.
Islak saçlarına dokunan elin ayası yüzünden irkildi.
Düştüğü kuyunun dibinden çıkarılmaktan bir an korktu. Başını kendi kokusuyla beraber şehvetin bilinmez renginin karıştığı yastığa gömdü. Şu an hiçbir dokunuşa tahammülü yoktu. Evet, bu bir haksızlıktı. Üstelik kocaman bir haksızlık… Onun ne suçu var ki diye üzüldü. Lakin esef etmek son zamanlarda kanıksadığı bir duygu haline gelmişti. Bu onu temize çıkarmıyordu. Üstelik battığı bataklığın içerisinde daha da cebelleşir hale getiriyordu.
Titrek parmaklar saç diplerini okşadı.
Üzüntüsünün yanı sıra kabaran öfkesi ciğerleri delip geçmek üzereyken, şu an olabileceklerden korktu. Çoğu defa içindeki duygularını kontrol edemeyip; sonradan pişmanlık duyacağı hareketlerin, amade beklemekte olduklarını gördü. Kırmızı üniformalı askerler başlarında ki miğferleri yana yatmış halde, çatık kaşlarıyla vur emrini bekliyorlardı.
Eli komodin üzerinde duran abajura yöneldi. Mor ışığın ferini söndürüp, kararan odanın içerisinde koşar adımlarla banyoya yöneldi.
***
Boşlukta sallanan münferit haykırış uzayıp giden gecenin siyahî esrarında kaybolup gitti.
— Hakan!
Cılız parmaklarının bütünlüğünü oluşturan beyaz el, havada bir müddet kalıp yeğni ve bitap şekilde kadının matruş göğsüne düştü.
***
Sessizliğin içerisinde kaybolan haykırış odanın duvarlarında raks etti.
Kadın ağlamamak adına verdiği savaşta kanatırcasına dudaklarını ısırdı.
Su yeşili gözlerinden süzülen gözyaşları kirpiklerinin arasından yol alıp, benzi solmuş yanaklarından inip nemli boğazını öptü. Kâfi gelmeyen busenin ardından gözyaşları minik parçalara ayrılarak, müteselsil şekilde ivedilikle inip kalkan iki göğsünün arasında meçhul bir yolda kayboluverdi. Sonrasında geriye kalan sadece gözyaşının derunî ayak izleriydi.
Lakin.
Savaşı kaybedeceğinin farkında lığıyla beraber, dizlerini karnına doğru çekip yatağın en ücra kısmına doğru sokuldu. Bir an hissettiği saklanma duygusu çocukluğunu anımsattı. Çocukluğu çok uzaklarda kalmış sayılmazdı. Yok, olma duygusu ne vakit içine çöreklense zayıf bedeni bunun ağırlığını daha fazla taşıyamaz hale geliyordu. Çaresizliğin içinde savrulurken ne yapması gerektiğine bir türlü karar veremeyen aklı, kendisiyle sürekli muharebe halindeydi. Doğru olan neydi? Veya yanlış olan neydi? “Ne yapmalıyım?” Diye sesli düşünmeye başlamışken banyodan gelen suyun sesi kulaklarını doldurdu. İçi titredi. Savruk duyguları sırasıyla beynine hücum ederken, kocasının yüzü gözlerinin önünde peyda oldu. Ekseriyetle teessür ile bakan gözlerinin daha ötesinde ağlayan küçük bir çocuk vardı. Esef perdesinin ardında saklı kalmış çocuk, kendince fırsat bulduğu anlarda başını kasvetli perdenin ardından uzatıp ona gülümsüyordu.
Kadın şefkatle karnını okşadı. Tenindeki minik tüyler ürperdi.
Deniz gözlü çocuğun içinde olmasını düşledi. Gözlerini sıkıca yumdu. Kendinden bir parça olan minik ceninin içinde bir yerlerde kök salmış olmasını hissetmek kadını heyecanlandırdı. Saç diplerine kadar titredi. Soğumuş vücudu alev gibi yanmaya başladı. Kısa anlık yaşadığı gerçek dışı hülyası, bilmediği bir duygunun mahremiyetini yaşamasına neden oldu. Açılıp kapanan banyo kapısının ardından, istemeyerek kendi dünyalarının sahiciliğine geri döndü.
***
Yaşanılan onca kasvetli aylardan sonra…
Kaçımsar yaşanmak zorunda kalınan gecelerden sonra.
Avuçlarının içinde kaybolan…
Hakan; kedinin beyaz patilerini avuçlarının içine alıp, sevgiyle dudaklarına götürdü. Bu anı ölümsüzleştirmek isteyen genç kadın; elindeki biberonu kenara koyup, eşiyle beraber henüz bir aylık olan kedilerinin fotoğrafını çekmek için makineyi ayarladı. Acele adımlarla eşinin yanına sokulup bedenine sıkıca sarıldı. Kocaman gülümsemesi yüzünü aydınlatıyordu.
Mutluluk için gereken aşktı.
Olması gereken yüreklerindeki sevgiydi.
Ve…
Sevgilerini verecekleri…
Deniz gözlü bir çocuk…
Veya beyaz bir kedi…
Ne fark ederdi?
SEVİLAY DİLBER
YORUMLAR
Öykünüz sürükletici başarılı bir çizgi beğeni ile okudum kutluyorum.
SEVİLAY DİLBER
öykü diyarı saffama onur verdiniz..
Oldukça ilginç bir yazıydı. Okumaya başlarken sonunda olayın bu şekilde noktalanacağını kesinlikle tahmin edemezdim. Verilen mesaj da oldukça anlamlı.
Kutlarım.
Selam ve saygılarımla.
SEVİLAY DİLBER
gerçek hayattan bir kesitti..
yaşam nasılda biz insanları şaşırtıyor değil mi?
hürmetler..
SEVİLAY DİLBER
sevgilerimle..
NE farkeder demek isterdim ama farkeder sevgili yazarım...
Evlat hiçbirşeye benzemez...
Sevgimle...
SEVİLAY DİLBER
rabbim kimine verirken kimine ise vermiyor...
karalar bağlamaktansa sevgimizi bir varlıkla paylaşmak en güzeli galiba..
sevgilerimle..
(( Seçil Nimet ))
Ah tabiki, karalar bağlamaktansa sevgiyi paylaşmak gibisi yok elbette ki...
sevgilerimle...
SEVİLAY DİLBER
sevgilerimle..
Sirke gibi ağır bir derinliğe sahip. Cümlelerin içinden güneş çıkacak da, yazarı o güneşin de hayattan bulunacağını söyler gibi -kestik- demiş.
Güzeldi...
SEVİLAY DİLBER
sevgilerimle..
SEVİLAY DİLBER
sevgilerimle..